Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan sağlık çalışanı anneler, zorlu Kovid-19 sürecinde hem hastaları hayata bağlayabilmek hem de virüsü ailelerine bulaştırmamak için büyük fedakarlık gösteriyor.
Koroner Yoğun Bakım Servisi hemşiresi Nil Soğukpınar, AA muhabirine, 10 yıllık mesleğinin en zorlu sürecini yaşadığını söyledi.
Hemşireliği, Kovid-19 sürecinde tek kelimeyle “fedakarlık” olarak tanımlayan Soğukpınar, bu dönemde ailelerinden, sosyal hayatlarından ve her şeyden fedakarlık yaptıklarını anlattı.
Soğukpınar, sürecin ilk başında hastalığı ailesine bulaştırmamak adına 3 ay boyunca hastanede kendileri için ayrılan bölümde kaldığını belirtti.
Biri 9 diğeri 2 yaşındaki evlatlarından ayrı kaldığı dönemde, onlarla görüntülü konuşarak hasret gidermeye çalıştıklarını aktaran Soğukpınar, “Çok korkunçtu çünkü onlarla görüntülü konuşuyorsunuz, yapabileceğiniz en iyi şey bu. Çocuk süreci bilmiyor ve sizin onu terk ettiğinizi falan düşünüyor. Bunu açıklamaya, anlatmaya çalışıyorsunuz, bu o kadar zor ki anlayacak yaşta çocuklar da değil. Size küsüyorlar, sanki siz onu bırakmışsınız gibi.” diye konuştu.
“Maskelerle evde geziyoruz”
Üç aylık ayrılığın ardından eve döndüğünde de evlatlarını doyasıya öpüp koklayamadığını dile getiren Soğukpınar, şöyle devam etti:
“İnsan kendi çocuğunu öperken ya da sarılırken korkar mı, biz korkuyoruz. Maskelerle evde geziyoruz. Bazen eve döndüğünüz zamanlar oluyor, onlar koşuyorlar, sarılacaklar, ‘Bir saniye bir müsaade et.’ deyip direkt banyoya koşuyorsun. Çocuk böyle kalıyor o çok kötü bir şey. Kovid-19 korkusuyla eskisi gibi sarılamıyoruz, öpemiyoruz. Hepimizin, bütün hemşirelerin bildiği ne yazık ki herkesin yaşadığı sıkıntı bunlar, çok zor bir süreç. Sarılmayı, beraber bir şeyler yapmayı çok özlüyorsunuz.”
“Çaresiz gözlerle bizlere bakan hastalarımızı düşünmek daha elzem geldi”
Acil servis sorumlu hemşiresi Rukiye Demirci de virüs nedeniyle mart ayında 14 yaşındaki ikiz çocuklarını Konya’daki ailesinin yanına göndermek zorunda kaldığını ifade etti.
Çocuklarından iki ay ayrı kaldığını aktaran Demirci, “Mesai saatlerimiz bile belli olmuyordu, ailemi telefonla arayıp, ‘Başınızın çaresine bakın.’ diyordum. Bu nedenle çocuklarımı Konya’ya göndermek zorunda kaldım. Ülke zor bir süreçten geçiyordu, burada öncelikli düşünmem gereken sanırım mesleğim oldu. Bir de tabii ki unvanım daha çok fedakarlık gerektiriyordu. Çocuklarımı çok düşünmedim o aşamada, daha çok o nefes alamayan, çaresiz gözlerle bizlere bakan hastalarımızı düşünmek daha elzem geldi. Onlar daha öncelikliydi o an benim için.” diye konuştu.
Çocuklarından uzun süre ayrı kaldılar
Reanimasyon Yoğun Bakım sorumlu hemşiresi 3 çocuk annesi Ganime Yalap da sürecin başında 3 ay ailesinden ayrı şekilde hastanede kaldığını kaydetti.
Aynı şehirde çocuklarından uzakta çalıştığı o dönemi hatırlamak dahi istemediğini dile getiren Yalap, yoğun tempoda hastaları hayata bağlayabilmek için mücadele ettiklerini vurguladı.
Yalap, kendisinin de bu süreçte Kovid-19’a yakalandığını, sırt ağrısı ve nefes darlığı yaşadığını, hastalığı da 15 günlük evde tedaviyle atlattığı belirtti.
Genel Cerrahi Bölümü ameliyathane hemşiresi Emsal Polat ise 14 yıllık meslek hayatının en zorlu, üzücü ve yorucu dönemini yaşadığını bildirdi. Kovid-19 nedeniyle hastanede yoğunluğun yaşandığını ve bu tempoda 12 ve 8 yaşındaki çocuklarından ayrı kalarak hastalar için özveriyle ayakta durmaya devam ettiğini anlattı.
Ameliyathane sorumlu hemşiresi Selda Balcılar da bu süreçte hem ameliyathanede hem de Kovid-19 servisinde çalıştığını belirterek, “Hastalar ve sağlık çalışanları açısından zor olan bu dönemde 14 ve 16 yaşındaki çocuklarıma doyasıya sarılamadım. Bu durum, psikolojilerimizi de kötü etkiledi.” diye konuştu.
“Hastalarımızın elimizin altından kayıp gitmesi bizi çok üzdü”
Göğüs Hastalıkları Servisi sorumlu hemşiresi Arzu Çağlayan da bir yıldan bu yana hastanenin Kovid-19 servisinde görev yaptığını belirtti.
Hastalara şifa verebilmek, evde de çocuklarının yanında olabilmek için büyük çaba gösterdiklerini aktaran Çağlayan, şöyle devam etti:
“Bu süreçte çok büyük zorluklar yaşadık. İki çocuk annesiyim, bakıcı olmadığı için 12 ve 8 yaşındaki evlatlarımı tek başına bırakmak zorunda kaldım. Yeri geldi eşim destek olmaya çalıştı ama çok zorluk yaşadık. Hem ev ortamı hem hastane ortamında çocuklarımızı, hastalarımızı, onların da yakınlarını da düşünerek yeri geldi telefon görüşmeleri sağladık, yeri geldi onları ev ortamındaymış gibi hissettirmeye çalıştık. Onlara psikolojik anlamda çok büyük destek sağlamaya çalıştık. Hastalarımızın elimizin altından kayıp gitmesi bizi çok üzdü, bunun yanında onları taburcu etmek, servise yönlendirmek çok mutluluk verdi.”
İki çocuk ve 3 torun sahibi 22 yıllık hemşire Nahide Karadut, bu süreçte sevgiye, ilgiye muhtaç olan hastalarının yanında olabilmek için çaba gösterdiğini belirterek, “Hastalarla kendi çocuğum, annem, babam, kardeşim gibi ilgilenmeye çalışıyorum. Senin vereceğin sevgiye, ilgiye psikolojik desteğe ihtiyaçları oluyor. Bunları sağlamaya çalışıyoruz. Onları kızın oğlun yerine koyuyorsun.” diye konuştu.
Ameliyathane hemşiresi Aslıhan Tanrıverdi de bu zorlu süreçte iki çocuğunu annesine bırakmak ve onlardan ayrı yaşamak zorunda kaldığını dile getirdi.