Karabük Üniversitesi (KÜ) Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Toprak İlmi ve Ekoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cumhur Güngöroğlu, AA muhabirine, yaz aylarında çıkan orman yangınlarının sıcaklık ortalamalarına ve rüzgar hareketlerine bağlı olarak arttığını belirtti.
Libya ve Basra’dan gelen sıcak hava dalgasının Türkiye’ye yaklaşma ve aynı anda etkili olma durumunda çok büyük yangınların çıkma ihtimalinin artacağını dile getiren Güngöroğlu, “Çünkü iki basınç merkezinden gelen kurutucu havalar Türkiye’deki ormanların yanıcı madde nemini aniden düşürüyor ve aynı anda birkaç yerde yangın çıkma olasılığını artırıyor. Bu, aynı anda farklı bölgelerde çıkan yangınların söndürülmesinin güçleşmesi anlamına geliyor.” dedi.
Güngöroğlu, Türkiye’de orman yangınlarının daha çok Akdeniz iklimine sahip bölgelerde çıktığını, yazın sıcak ve kurak olan Akdeniz ve Ege bölgelerinin kıyı kesimlerinin yangın riski bakımından çok yüksek özelliğe sahip olduğunu belirtti.
Karabük’te orman yangını riski bakımından Araç ve Soğanlı çayları havzalarının en hassas bölgeler olduğunu ifade eden Güngöroğlu, “Bu havzanın 500-600 metre yüksekliğe kadarki kısmında Akdeniz iklimi hakim. Burada kızılçam ormanları bulunuyor. Kızılçam tipik yangın ekolojisine sahip ağaç türümüz. Orman yangınları açısından kızılçam alanlarının bulunduğu 200 ile 600 metre yükseklik arası riskli bölge. Karabük’te haziranın sonlarından ekime kadar yangın çıkma riski yüksek. Kurutucu rüzgarları da alırsa yangının genişleme ihtimali ve kontrol altına alma zorluğu da ortaya çıkıyor. O yüzden özellikle haziran ortasından ekime kadar ormanlık alanlara giriş çıkışların kontrol edilmesi veya yasaklanması çok önemli.” değerlendirmesinde bulundu.
“Ormancıların bakımları, budamaları, ormanın aralamasını zamanında yapması gerekiyor”
Rüzgarın etkisiyle yangınların geniş alanlara yayılabildiğini değerlendiren Güngöroğlu, orman içerisindeki köyler, mahalleler ya da tesislerin yangın tehdidi altında kalabildiğini söyledi. Güngöroğlu, şöyle konuştu:
“Orman içi veya civarı dediğimiz bitişik köylerin yangına dirençli hale getirilmesi gerekiyor. Bunun da iki önemli ayağı var; köylülerin bilinçlendirilmesi ve farkındalığının artırılması. Kendi faaliyetlerinden çıkabilecek yangınları, rüzgar durumunu, alevin yanıcı maddeden çıkma olasılığının yüksek olduğu zamanları belirtmek gerekiyor. Köylerin etrafındaki alanların fiziksel olarak yangına dirençli hale getirilmesi gerekiyor. Bu şu demek; köylerle orman ara kesitlerindeki bakımı yapılmamış alanları veya meraların bakımlarının yapılarak, köyden ormana, ormandan köye gelecek yangının da bu hatta, orman yerleşim ara kesitinde durdurulmasını sağlamak, bu şekilde köyleri orman yangınına karşı dirençli hale getirmek gerekiyor.”
Doç. Dr. Cumhur Güngöroğlu, orman yerleşim ara kesitlerinde özellikle ince yanıcı madde bakımından riskli alanların ortadan kaldırılması gerektiğinin altını çizdi.
Ormancıların da köyün etrafındaki alanlarda büyük yangın çıkmasına yol açacak şartları engellemesi gerektiğine değinen Güngöroğlu, “Yani bakımları, budamaları, ormanın aralamasını zamanında yapması gerekiyor. Büyük şiddetli tepe yangınlarının oluşmasını engellemek, atma yangınlarının oluşmasını sağlayacak tepe şartlarının azaltılmasını sağlamak. Bu şekilde köylülerin binalarını korumak önemli.” ifadelerini kullandı.