Başta ABD ve Çin olmak üzere bazı ülkeler, ekonomik üstünlük için tekel olan büyük şirketleri destekliyor. Küreselleşme ile birlikte veri, finans ve ham madde alanında büyüyen ve tekelleşen şirketler, rekabeti ortadan kaldırırken, fırsat eşitliği ve tüketicilere de zarar veriyor.
Ekonomik krizler, neredeyse herkesin kaybettiği, çok az kişinin kazandığı dönemler olurken, küresel ekonomiyi etkileyen Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna savaşı, yüksek enflasyon ve Avrupa’daki enerji kıtlığı gibi 4 dünya krizi arasındaki benzerlikler dikkati çekiyor. Tüketiciler, bu krizlerde kaybederken kazanan birkaç şirket oluyor.
Tüketicilerin, son aylarda yüksek enerji fiyatlarının da etkisiyle çift haneli enflasyondan muzdarip olmasına karşın Exxon, Chevron, Total, Shell ve BP gibi petrol sektörünün 5 büyüğü, geçen yılın ikinci çeyreğinde toplam 62 milyar dolar kar açıkladı.
Rus enerji şirketi Gazprom, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle uygulanan ciddi yaptırımlara ve Avrupa’daki tüm kazançlı pazarlara erişiminin kısıtlanmasına karşın 2022’nin ilk yarısında 42 milyar avroluk rekor kar elde ettiğini duyurdu.
Tedarik zinciri sıkıntısının kazananları
Kovid-19 salgınıyla küresel ticarette arz-talep dengesinin bozulması deniz taşımacılığında lojistik sıkıntıları beraberinde getirirken, konteyner dar boğazıyla başlayan sorunlar navlun fiyatlarındaki artışlarla devam etti.
Uzak Doğu, Amerika ve Avrupa pazarında başlayan navlun fiyatlarındaki (geminin yük taşıma ücreti) artışlar, dünyanın hemen her yerinde hissedildi. Navlun fiyatları 10’a katlanırken, konteyner bulmak zorlaştı. Uzak Doğu-Avrupa hattında Kovid-19 öncesi 2 bin dolar seviyesinde olan fiyatlar, 20 bin dolara dayandı.
Tedarik zinciri sıkıntısının kazananları da oldu. Dünyanın en büyük konteyner nakliye şirketi Maersk, 2022’nin ilk yarısında karını ikiye katlayarak 15 milyar avroya çıkardı.
Tekelleşen büyük şirketler, birkaç sağlayıcının devasa hacimleri kontrol ettiği pazarlarda faaliyet gösteriyor. Bu nedenle tekelleşen şirketlerin “fiyatlandırma güçleri” yüksek oluyor.
Uzmanlar, tekelleşmeye karşı “daha fazla startup, güçlü rekabet yasası ve çeşitli şekillerde yapılandırılmış sektörler” öneriyor.
Fazla kar fiyatların yükselmesine neden oluyor
Piyasa güçlerinin ortaya çıkan “fazla karları”, yaşam maliyetlerini artırarak tüketicileri olumsuz etkiliyor. Bu durumun 40 yıl önce başlayan ekonomik bir dönüm noktasının sonucu olduğu aktarılırken, “yeni dünyanın”, sadece mevcut kriz vurguncuları tarafından değil, aynı zamanda sanal ticarete hakim olan, aynı zamanda ABD hükümetine bulut hizmetlerinde yardımcı olan Amazon gibi şirketler, Wechat, Tencent gibi devler tarafından şekillendirildiği ifade ediliyor. 2021’de 10 trilyon dolarlık varlığı yöneten New York’lu Blackrock gibi bir finans devinin de oyunun içinde olduğu belirtiliyor.
Son yıllarda ekonomilerdeki düşük faiz oranlarından dolayı daha fazla birleşme ve satın alma gerçekleşti. 2021’de birleşme ve satın almaların işlem hacmi 5,9 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdı.
Dijital dünya ABD’li şirketlerin elinde
Google, Amazon, (Meta) Facebook, Apple ve Microsoft toplamda 2021’de 1,4 trilyon dolarlık satış ve yaklaşık 300 milyar dolar kar elde etti. Güç ve üstünlük tartışmasında “Gafam” olarak tanıtılan bu 5 büyük şirket, son 10 yılda toplam 1.000 civarında şirket satın aldı.
Finansal olarak devletler kadar büyük ve güçlü olan “5 büyükleri” AB, “geçmişte nadiren olduğu gibi toplum üzerinde çok büyük bir etkiye sahip olan güçlü aktörler” olarak tanımlıyor.
Arama motoruyla Google (Türkiye gibi ülkelerde pazar payı yüzde 90’dan fazla), e-ticareti kontrol eden Amazon (birçok ülkede yüzde 50 pazar payına sahip), iPhone’u ile Apple, ofis iletişimine hakim olan Microsoft veya 3 milyar kullanıcısıyla Facebook küresel karın yüzde 75’ini elde ediyor.
Dijital yaşam denetleyicileri kendileriyle sanal reklam ve bulut işinde rekabet ederken, bazı düzenleyici kurumlar, ABD internet devlerini tekeller olarak görerek, “büyük teknoloji sistemik bir risk” haline geldiği uyarısı yapıyor.
Finans: şirketlerin arkasındaki güç
Dünyada 2021’de 424,5 trilyon dolarlık finansal varlığa karşın sadece 96,3 trilyon dolarlık reel ekonomi bulunuyordu.
Vanguard, State Street ve piyasa lideri Blackrock gibi dünyanın 3 büyük varlık yönetimi şirketi, halihazırda ABD’de halka açık şirketlerin hisselerinin yüzde 20’sini kontrol ediyor. Bu şirketlerin, borsa yatırım fonlarındaki (ETF) pazar payı ise yüzde 80 seviyesinde.
Blackrock, yönetimi altındaki 10 trilyon doların üzerindeki varlıklarla dünyanın en büyük servet yöneticisi konumunda.
Sadece 23 trilyon dolarlık ABD ve 16,9 trilyon dolarlık Çin ekonomileri fonun yönetimi altındaki varlıklardan daha büyük. Aynı zamanda çok sayıda gayrimenkule sahip olan Blackrock, hükümetlere ve merkez bankalarına danışmanlık yapıyor. Blackrock’un varlık yönetimi sektöründe kuralları ve standartları belirlemede büyük bir güce sahip olduğu biliniyor.
Ham maddelerde tekelleşme küresel iş modelini de tehdit ediyor
Tekellerin neden “zararlı” olduğunun dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi Gazprom örneğinden geçen yıl görülebileceği belirtilirken, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle katlanarak artan gaz fiyatları ve teslimat sorunları Avrupa’yı enerji krizine soktu.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin merkezli şirketlerin ham madde konusunda son yıllardaki tekelleşmesi de dikkati çekiyor. Elektrikli otomobillerin bataryaları için önemli yer tutan lityum ve kobaltta önemli oyuncu olan Çin, önemli nadir toprak elementlerin de neredeyse yüzde 60’ına hakim. Çin, 2021’de magnezyum ve silikonun tedarikini geçici olarak durdurduğunda küresel ekonomi sarsılmıştı.
Ham maddelerdeki tekelleşme küresel iş modelini de tehdit ediyor.
Tekelleşmenin, sadece fiyat, maliyet veya pazar payı gibi ekonomik faktörlerle ilgili olmadığı, çok büyüyüp güçlenen şirketlerin tüm lobicilik mekanizmalarını kullanarak siyasi güç de elde ettiği belirtiliyor.