Küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararını merakla beklerken, ABD’de enflasyonun 41 yılın zirvesine çıkmasının ardından para politikalarının daha da “şahinleşeceği” beklentileri, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) tahvil piyasası üzerinde uygulamaya çalıştığı kontrol mekanizmasının baskılanmasına neden oluyor.
BoJ, yükselen küresel faiz oranları ve tahvil getirilerinin yeniden baskılanması sonrası getiri eğrisini kontrol altında tutmak için tahvil alımlarını genişlettiğini duyurdu.
Banka, Japonya’nın 10 yıllık tahvil getirisinin tolerans bandının en üstünde olan yüzde 0,25’in üzerine yükselmesinin ardından daha önce açıklanan 500 milyar yenden 5-10 yıllık tahvil alımlarını 800 milyar yene çıkardı.
BoJ’un açıklamasında, “Piyasa koşullarını dikkate alarak ihale programında ve Japonya Hükümet Tahvilleri (JGB) alım miktarlarında gerektiğinde değişiklikler yapılacak.” denildi.
Tahvil alım programının başlamasından bu yana en büyük miktar
BoJ, 2,2 trilyon yen değerinde devlet tahvili satın alırken, bu, tahvil satın alma programının 2016’da başlamasından bu yana kaydedilen en büyük miktar oldu.
Uzun vadeli tahvil alımları için daha önce açıklanmayan satın alma operasyonu, 30 yıllık Japon tahvil getirisinin 2016’dan bu yana en yüksek seviye olan yüzde 1,26’ya çıkmasının ardından geldi.
BoJ’un söz konusu getirileri düşük tutma kararlılığı, “güvercin” duruşu, büyük merkez bankalarının faiz artırımı politikalarını izlememesi ve yatırımcıların Japonya’nın aşırı düşük faiz oranları ile Fed’in agresif faiz artırabileceği beklentilerine odaklanması, yenin dolar karşısında 24 yılın en düşük seviyelerine inmesine neden oldu.
Yen, dolar karşısında Japon ve ABD tahvil getirileri arasındaki farkın genişlemesiyle tarihi düşük seviyesine geriledi. Dolar/yen paritesi, 135,6’yı görmesinin ardından 135 seviyesinde dengelendi.
Yenin zayıflığı Japon politika yapıcılar için bir baş ağrısı haline geldi
BoJ, şimdiye kadar para politikasını sıkılaştırma baskısına direnerek ülkenin para biriminin zayıflamasına izin verirken, yen, dolar karşısında mart ayından beri yüzde 20’ye yakın değer kaybetti.
Yenin zayıflığı, Japon politika yapıcılar için bir “baş ağrısı” haline gelirken, yüksek ithal yakıt ve ham madde fiyatlarının şirketleri zorladığı, daha yüksek yaşam maliyetlerine yol açtığı belirtildi.
“Son zamanlarda döviz piyasasında hızlı bir yen zayıflaması görüldü ve endişeliyim”
Japonya Maliye Bakanı Shunichi Suzuki, yenin son zamanlarda hızlı değer kaybetmesiyle ilgili endişelerini yineledi ve ülkenin para birimi dolar karşısında 24 yılın en düşük seviyelerine gerilerken, hükümetin Japonya Merkez Bankası ile uygun adımları koordine edeceğini söyledi.
Suzuki, aşırı oynaklığın ekonomik ve finansal istikrara zarar verme ihtimalinden dolayı döviz kurlarının ekonomik temelleri yansıtan istikrarlı bir şekilde hareket etmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Son zamanlarda döviz piyasasında hızlı bir yen zayıflaması görüldüğünü ifade eden Suzuki, “Para piyasası hareketlerini ve bunların ekonomi ile fiyatlar üzerindeki etkisini daha da aciliyet duygusuyla dikkatle izleyeceğiz.” ifadesini kullandı.
“Japon ekonomisi halen Kovid-19 salgınından kurtulmaya çalışıyor”
BoJ Başkanı Haruhiko Kuroda da 13 Haziran’da, Banka’nın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının verdiği zarardan henüz tam olarak kurtulamadığını, ekonomiyi desteklemek için faiz oranlarını ultra düşük tutma kararlılığını tekrarladı.
Kuroda, Japon ekonomisinin halen Kovid-19 salgınından kurtulmaya çalıştığını ifade ederek, Ukrayna krizinin Japon ekonomisine ve fiyatlara etkisi konusunda belirsizlik olduğunu kaydetti.
Son dönemlerde yendeki keskin düşüşlerin istenmediğine işaret eden Kuroda, bunun ekonomi için iyi olmadığını vurguladı.
Öte yandan, BoJ’un, faiz artırımlarının kırılgan bir ekonomiyi soğutmanın yarardan çok zarar getireceğini düşünerek ultra düşük faiz oranlarını sürdürmesinin muhtemel olduğunu belirtti.
Analistler, BoJ’un, para politikasına rehberlik ederken döviz kurlarını hedef almadığını ve ekonomiyi ultra gevşek politikalarla desteklemeye devam ettiğini vurguluyor.
Enflasyon hedefinden hala çok uzaktayken BoJ’un, para politikasından vazgeçecek durumda olmadığını belirten analistler, ancak getiri hedefi korunurken yenin zayıflığının körüklendiğine ve bunun da hanehalkının yaşam maliyetini artırdığına işaret ediyor.
“Japonya’nın ABD ile arasındaki faiz farkı açılıyor”
Asya Piyasaları Uzmanı Süleyman Mete Özbalaban, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Japonya’nın kısa ve uzun vadeli toplam tahvil borcunun 1,2 katrilyon yen olduğunu bildirdi.
Bu tahvillerin yüzde 43,4’ünün Japon Merkez Bankası tarafından alındığını belirten Özbalaban, yüzde 18,1’inin büyük sigorta ve emekli fonları, yüzde 16’sının ise bankalar tarafından alındığını kaydetti.
Özbalaban, tahvil piyasasındaki yabancı oranının ise yüzde 14,3 olduğuna işaret ederek, “Ülkede faizler çok düşük olduğu için Japonya’dan borçlanıp ABD tahvillerine yatırım yapıyorlar. Bu durum Japon yeninin değerini düşürüyor.” dedi.
BoJ’un niyetinin piyasaya bolca likidite sağlamak ve faiz oranlarını düşük tutmak olduğunu vurgulayan Özbalaban, ABD başta olmak birçok ülkenin faiz artırımına giderken Japonya’nın faiz oranlarında değişikliğe gitmediğini anlattı.
Özbalaban, “Japonya faiz oranlarını düşük tuttuğu için ABD ile arasındaki faiz farkı açılıyor. Döviz kurlarını belirleyen unsurlardan bir tanesi ülkeler arasındaki faiz farkıdır. Faiz farkı büyüdükçe satış baskısı oluyor ve Japon yeni tarihi düşük seviyelere geriliyor. 24 yılın en düşük seviyesine kadar geriledi.” şeklinde konuştu.
“Şu an dünyadaki politik kriz Pasifik bölgesine doğru kaymış durumda”
Asya piyasalarında 1990’lardaki gibi bir dalgalanmanın Türkiye’ye olası etkilerini de değerlendiren Özbalaban, “Finansal piyasaları etkiler ama bizim ihracat, ithalat, dış ticaretimizi etkileyen faktörlerden bir tanesi olamaz. Türkiye’nin ihracatına baktığınız zaman Asya’nın payı çok düşük.” dedi.
Özbalaban, Asya’nın finansal bir krizden ziyade siyasi bir krize doğru gittiğini aktararak, Çin ile ABD arasında artan gerileme işaret etti. Özbalaban, “Şu an dünyadaki politik kriz Pasifik bölgesine doğru kaymış durumda.” değerlendirmesinde bulundu.
Faizlerde değişiklik beklenmiyor
BoJ’un cuma günü sona erecek 2 günlük para politikası toplantısı sonucu faizlerde ve para politikasında değişikliğe gitmesi beklenmiyor.
Japonya’da çekirdek Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), 7 yıl aradan sonra ilk kez nisan ayında yüzde 2’lik hedefi aşmıştı. Nisanda yaşanan artış, büyük ölçüde akaryakıt ve gıda maliyetlerinden kaynaklanmıştı.
Ülkede enflasyon, nisanda yüzde 2,5 ile Aralık 1991’den bu yana en yüksek seviyeye çıkmıştı.
Maliyet baskılı enflasyonun tüketime zarar verebileceği düşüncesiyle temkinli olan BoJ, ücret artışı yoğunlaşana kadar para politikasını aşırı gevşek tutma kararlılığını defalarca vurgulamıştı.
BoJ’un bilanço büyüklüğü 10 Haziran itibarıyla 738 trilyon yen (5,48 trilyon dolar) seviyesinde bulunuyor. Japonya’nın toplam kamu borcu 12 trilyon dolar üzerinde seyrederken, bu tutar ülkenin GSYH’sinin yüzde 250’sinin üzerine denk geliyor.