Yüksek enflasyon karşısında önemli merkez bankalarının, ülkelerin resesyona girmesi olasılığına rağmen ne gerekiyorsa yapılacağına yönelik tutumu pay piyasalarında risk iştahını törpülemeye devam ediyor.
Dün açıklamalarda bulunan ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell, sıkılaştırıcı politikaların ülke ekonomisi için beraberinde sıkıntılar getirebileceğini ancak ekonomideki dinamiklerin söz konusu politikalarla başa çıkabilecek durumda olduğunu dile getirdi.
Cleveland Fed Başkanı Loretta Mester de uzun dönem enflasyon beklentileri konusunda endişeli olmaları gerektiğini vurgulayarak, fiyatlardaki yükseliş eğilimini tersine çevirmek için hızlı hareket etmeleri gerektiğini bildirdi.
Öte yandan ABD ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,6’lık daralarak beklentilerden fazla küçülürken, ilk çeyrekte kişisel harcamalar yüzde 1,8 artsa da öngörülerin oldukça altında kaldı.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda ise temmuz toplantısında 75 baz puanlık faiz artışına kesin gözüyle bakılırken, eylül toplantısında 50 baz puan faiz artırılacağına ilişkin beklentiler de güçlenmeye devam ediyor.
Söz konusu gelişmeler resesyon korkusunun güçlenmesine sebep olurken, ikinci çeyrek sonu olması nedeniyle fonların portföy ayarlamalarına devam etmesi de New York borsasının yön bulmasını zorlaştırdı.
Tahvil piyasalarındaki alış ağırlıklı seyirle ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi düşüş eğilimini ikinci güne taşırken, artan dolar talebiyle dolar endeksi 16 Haziran’dan bu yana en yüksek seviye olan 105,2’ye çıktı.
Brent petrolün varil fiyatı küresel ekonomik aktiviteye ilişkin olumsuz beklentilerle üç günlük yükseliş eğilimine son verirken, dün yüzde 1,7 azalışla 111,8 dolara geriledi.
Bu gelişmelerle dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 0,07 ve Nasdaq endeksi yüzde 0,03 değer kaybederken, Dow Jones endeksi yüzde 0,27 değer kazandı. ABD’de endeks vadeli işlem kontratları yeni güne düşüşle başladı.
Avrupa’da dün Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın açıklamaları ve enflasyon verileri takip edilirken, gözler bugün İngiltere’de açıklanacak 1. çeyrek Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) verilerine çevrildi.
Lagarde, dün ECB’nin yapması gerekeni yapacağını yineleyerek enflasyonu yüzde 2 seviyesine indireceklerini söyledi.
Bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre Almanya’da Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 7,6 artışla beklentilerin altında kalırken, İspanya’da TÜFE yüzde 10’la rekor seviyeye çıktı.
Öte yandan, ECB üyeleri arasında 50 baz puanlık faiz artışının masada olması gerektiğini belirtenlerin arasına ECB üyesi Gediminas Simkus da katıldı. Bir diğer ECB üyesi Pierre Wunsch ise 25 baz puanlık faiz artışının kesinleşmiş olduğuna dikkati çekerken, para piyasalarındaki fiyatlamalarda da 25 baz puan faiz artışına kesin gözüyle bakılıyor.
Bugün ayrıca bölgede İsveç ve Bulgaristan merkez bankalarının para politikası kararları beklenirken, İsveç Merkez Bankası’nın politika faizini 50 baz puan artırarak yüzde 0,75’e çıkaracağı öngörülüyor.
Dün bu gelişmelerle, Almanya’da DAX 30 endeksi yüzde 1,73, İngiltere’de FTSE 100 yüzde 0,15, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,90 ve İtalya’da FTSE MIB 30 endeksi yüzde 1,21 değer kaybetti. Avrupa’da endeks vadeli işlem kontratları yeni güne de düşüşle başladı.
Asya pay piyasaları yeni günde karışık bir seyir izliyor.
Çin’de açıklanan makroekonomik verilere göre hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) 54,7 seviyesine çıkarak beklentileri oldukça geride bırakırken, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası ekonominin normalleşmeye başladığına yönelik tahminlerle Çin borsası alış ağırlıklı bir seyir izliyor. Ülkede imalat sanayi PMI haziranda 50,2’ye yükselse de öngörülerin altında kaldı.
Öte yandan, Çin Merkez Bankası (PBoC) dünkü açıklamalarında reel ekonomiye daha fazla destek vereceklerini belirtirken, makul miktarda likidite sağlamayı da sürdüreceklerini belirtti. Para politikalarında proaktif olunacağını kaydeden banka, yuanın esnekliğini de artıracaklarını bildirdi.
Çin hükümeti ise petrol fiyatının 130 doları aşması halinde, akaryakıt fiyatlarının artmaması için sübvanse edileceğini duyurdu.
Japonya’da açıklanan sanayi üretimi verileri ise beklentilerin oldukça altında kalırken, aylık yüzde 7,8, yıllık ise yüzde 2,8 geriledi. Piyasa beklentilerine göre sanayi üretiminin yıllık yüzde 4,2 artması öngörülüyordu.
Dolar/yen paritesi dün 137 ile son 24 yılın en yüksek seviyesine çıkmasının ardından yeni günde bu seviyenin hemen altında 136,5’te dengelendi.
Bu gelişmelerle kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,43 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,05 gerilerken, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,42 ve Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 0,16 değer kazandı.
Yurt içinde, dün satış ağırlıklı bir seyir izleyen BIST 100 endeksi, günü yüzde 3,55 azalışla 2.401,96 puandan tamamladı.
Analistler, söz konusu düşüşte küresel piyasalardaki satış ağırlıklı seyrin yanında Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda (VİOP) haziran vadeli BIST 30 endeksine dayalı kontratta vade sonunun gelmesi nedeniyle pozisyon kapatmaların ve taşımların da etkili olduğunu aktardı.
Endeks kontratında bugün vade sonu olduğunu hatırlatan analistler, oynaklığın da devam edebileceğini ve yatırımcıların temkinli olması gerektiğini vurguladı.
Dolar/TL ise dün yüzde 0,2 azalışla 16,6444’ten kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 16,6320 seviyesinde işlem görüyor.
Analistler, bugün yurt içinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) toplantı özeti, dış ticaret verileri ve haftalık para ve banka istatistikleri, yurt dışında ise İngiltere’de büyüme, Almanya’da perakende satışlar ve işsizlik oranı, Avro Bölgesi’nde işsizlik ve ABD’de kişisel gelirler ve harcamaların takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 2.380 ve 2.340 seviyelerinin destek, 2.480 puanın direnç konumunda olduğunu söyledi.