Küresel piyasalar, ABD hükümetinin kapanabileceğine ilişkin artan endişelerin, gelişmiş ülke merkez bankaları yetkililerinin sözle yönlendirmeleri ve yoğun veri gündeminin olduğu haftayı negatif seyirle tamamlarken, gelecek hafta da dünya genelinde açıklanacak Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) başta olmak üzere yoğun veri gündemi yatırımcıların odağında olacak.
Küresel çapta varlık fiyatlarını etkileyen enflasyon endişeleri yavaş yavaş etkisini azaltırken, ülkelerin ekonomik aktivitesine dair işaretler veren PMI verilerinden resesyon olasılığına ilişkin sinyaller alınıp alınmayacağı yatırımcılar tarafından takip edilecek.
Önceki hafta, Fed’in politika faizini beklentiler dahilinde değiştirmeyerek 22 yılın en yüksek seviyesi olan yüzde 5,25-5,50 aralığında sabit bırakmasının ardından bu hafta açıklamalarda bulunan banka yetkililerinin çoğu “şahin” sözle yönlendirmeleriyle öne çıktı.
Analistler, Fed’in projeksiyonu ve banka yetkililerinin “şahin” tonlu yönlendirmeleriyle faizlerin beklenenden daha uzun süre yüksek seviyelerde kalacağına ilişkin endişelerin arttığını belirterek, piyasalardaki duyarlılığın hala kırılgan olduğunu dile getirdi.
Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, “Ekonomi görünenden daha güçlüyse faizlerin biraz daha artması ve uzun süre yüksek tutulması gerekecek.” dedi.
Fed üyelerinin çoğunun bu yıl bir faiz artışına daha ihtiyaç duyulacağını düşündüğünü anımsatan Kashkari, kendisinin de bu üyelerden biri olduğunu söyledi.
Chicago Fed Başkanı Austan Goolsbee’nin ise hafta başında yaptığı “şahin” tonlu sözle yönlendirmeleri, ABD ekonomisinin 2. çeyrekte yüzde 2,1 ile beklentiler paralelinde büyüdüğünün açıklanmasının ardından yerini “güvercin” tona bıraktı.
Goolsbee, bazı analizlerin daha fazla politika sıkılaştırması olmadan ve büyümede sadece ılımlı bir yavaşlamayla enflasyonun yakında hedefe ulaşacağını gösterdiğini vurguladı.
New York Fed Başkanı John Williams, Fed’in faiz artışlarını tamamlamış olabileceğini ancak enflasyonun yüzde 2 hedefine inmesi için oranların bir süre yüksek tutulacağını belirtti.
Williams, faiz oranlarının “zirve” seviyesinde veya “zirveye yakın” olduğunu aktararak, “Bir süre para politikasında kısıtlayıcı bir duruş sergilememiz gerekeceğini tahmin ediyorum.” dedi.
Öte yandan, hafta başından bu yana gündemin odağında bulunan, ABD’de federal hükümetinin kapanma ihtimali de piyasalardaki risk iştahını törpüleyen başka bir etken oldu.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s de ABD federal hükümetinin, eylül sonuna kadar kamu kurumlarını finanse edecek bir tasarının onaylanmaması halinde kısmi bir kapanmaya girebileceğinin muhtemel göründüğünü ifade ederek, bu durumun ülkenin kredi değerlendirmesini olumsuz etkileyebileceğini bildirdi.
Açıklamada, uzun süreli bir kapanmanın muhtemelen hem ABD ekonomisi hem de finansal piyasalar için “yıkıcı” olacağının altı çizildi.
Söz konusu gelişmelerin ardından yükseliş eğilimini üst üste 4. haftaya taşıyan ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi, yaklaşık 14 baz puan artışla haftayı yüzde 4,58’den tamamlayarak son 16 yılın en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirdi.
Altının ons fiyatı ise haftayı yüzde 4 düşüşle 1.849 dolardan tamamlayarak, yaklaşık son 6 ayın en düşük seviyesine indi. Böylelikle, ons altının fiyatı Haziran 2021’den bu yana en kötü haftalık performansını gösterdi.
Arz endişeleriyle son 1 yılın zirvesinde seyreden Brent petrolün varil fiyatı da haftayı yüzde 0,4 azalışla 91,9 dolardan tamamladı.
Yükseliş eğilimini üst üste 11. haftaya taşıyan dolar endeksi, yüzde 0,6 artışla 106,2 seviyesinden haftayı kapatarak son 1 senenin en yüksek haftalık kapanışını yaptı. Dolar endeksi, en uzun yükseliş serisini ise 12 hafta ile 2014’te yapmıştı.
New York borsasında negatif seyir izlendi
ABD’de pay piyasaları, Fed’in faizleri uzun süre yüksek seviyelerde tutacağı beklentilerinin artması ve ülkede hükümetin kapanma olasılığına ilişkin duyulan endişelerin yoğunlaşmasıyla haftayı negatif bir seyirle tamamlarken, gelecek hafta gözler tarım dışı istihdam ve PMI verilerine çevrildi.
ABD Temsilciler Meclisi’ndeki muhafazakar Cumhuriyetçi kanat, kendi liderleri Kevin McCarthy’nin Meclis gündemine getirdiği ve federal hükümete ekim sonuna kadar geçici finansman sağlanmasını öngören bütçe tasarısı reddedildi.
Cumhuriyetçilerin öncelikleri olan harcamaların kısılması ve sınır güvenliğinin sağlanması gibi konuları içeren bütçe tasarısı, Temsilciler Meclisi’nde 198’e karşı 232 oyla reddedildi. Söz konusu bütçe tasarısına Demokratları’n yanı sıra 20’den fazla muhafazakar Cumhuriyetçi de karşı çıktı.
McCarthy, oylamanın ardından yaptığı açıklamada “Bu henüz son değil, başka fikirlerim var.” ifadelerini kullandı.
Olası bir kapanmanın, ülkede federal kurumlar tarafından sağlanan birçok hizmette yavaşlama ve aksama yaratacağı beklenirken, milyonlarca federal çalışanın etkileneceği bu süreçte ordu, güvenlik birimleri ve hava yolları gibi “hayati” alanlarda çalışanlar faaliyetlerini sürdürebilecek ancak Kongre yeni bir bütçeyi geçirene kadar maaşlarını alamayacak.
Analistler, muhafazakar Cumhuriyetçilerin taleplerinden taviz vermeyen tutumlarının ABD’de federal hükümetin kapanmasını kaçınılmaz hale getirdiğini belirtti.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen ise federal hükümetin “tehlikeli ve gereksiz kapanması” önlenmezse, Amerikalı ailelerin zarar göreceğini ve ekonomik dalgalanmaların yaşanabileceğini ifade etti.
Makroekonomik veri tarafında ise ABD’de hem kişisel gelirler hem de kişisel tüketim harcamaları ağustosta bir önceki aya kıyasla yüzde 0,4’er artarak piyasa beklentilerine paralel gerçekleşti.
Fed’in enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı gıda ve enerji kalemlerinin hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi ise aynı dönemde aylık bazda yüzde 0,1 ile beklentilerin altında arttı. Söz konusu endeks, yıllık bazda da yüzde 3,9 ile piyasa beklentilerine paralel bir artış kaydetti.
Ayrıca, Michigan Üniversitesi tarafından ölçülen tüketici güven endeksi, eylülde yukarı yönlü revize edilerek 68,1 oldu.Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilmeye devam edilirken,
Conference Board (CB) Tüketici Güven Endeksi, eylülde aylık bazda 5,7 puan azalışla 103’e düşerek beklentilerin altında kaldı. Endeks, bu gerilemeyle son 5 ayın en düşük seviyesine indi.
Geçen hafta ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı da 204 bine çıkmasına karşın piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti.
Analistler, işsizlik maaşı başvurularına ilişkin verilerin, iş gücü piyasasının Fed’in sıkılaştırıcı para politikasına karşı güçlü kalmayı sürdürdüğüne işaret ettiğini bildirdi.
Söz konusu gelişmelerle geçen hafta, New York borsasında Nasdaq endeksi yüzde 0,06 artarken, S&P 500 endeksi yüzde 0,74 ve Dow Jones endeksi yüzde 1,34 değer kaybıyla haftayı tamamladı.
2 Ekim ile başlayan haftanın veri takviminde, pazartesi imalat sanayi PMI, çarşamba ADP tarım dışı istihdam, fabrika siparişleri, hizmet sektörü ve bileşik PMI, perşembe dış ticaret açığı, haftalık işsizlik maaşı başvuruları, cuma iş gücü verileri takip edilecek.
Avrupa borsalarında negatif seyir öne çıktı
Avrupa borsalarında da geçen hafta satış ağırlıklı bir seyir öne çıkarken, gelecek hafta için dikkatler bölge genelinde açıklanacak PMI verileri ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın yapacağı konuşmaya çevrildi.
Analistler, enflasyon ve resesyon ikileminin en fazla hissedildiği bölgenin Avrupa olduğunu anımsatarak, son açıklanan verilerin bölgede enflasyonist baskının zayıfladığına işaret ettiğini söyledi.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olarak gösterilen Almanya’da enflasyonun yıllık yüzde 4,5 ile beklenenden de düşük gelmesi ve Avro Bölgesi’nde öncü TÜFE’nin yıllık yüzde 4,3 artışla tahminlerin altında kalması, bölge ekonomisine dair iyimserliği artırdı.
Hafta içinde açıklamalarda bulunan ECB Başkanı Lagarde, Avrupa şirketlerinin yeşil yatırımlara yönelik kamu garantilerini de yetersiz bulduklarını belirterek, pek çok yatırımcının yeşil yatırımların finansmanında isteksiz olduğunu ifade etti. Lagarde, Avrupa firmalarının erişebildiği yatırımcı tabanını genişletmek için AB sermaye piyasaları birliğinin tamamlanması gerektiğini söyledi.
ECB’nin bu alanda verebileceği en önemli katkının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu anlatan Lagarde, “Fiyat istikrarı her türlü sabit yatırım için çok önemlidir. Fiyat istikrarı firmalara maliyetlerinin zaman içinde nasıl gelişeceğini görme imkanı sağlar. Genellikle uzun yıllara kadar getiri sağlamayan yeşil yatırımlar için fiyatların istikrarlı kalması daha da önemlidir.” dedi.
Lagarde, fiyat istikrarı olmaması halinde fonların enflasyon korumalı yatırımlara yöneleceğini ve yeşil teknolojilere yatırımın azalacağını anlattı.
Sorunsuz bir enerji dönüşümünde yükün adil bir şekilde paylaşılması gerektiğini kaydeden Lagarde, Avro Bölgesi ülkelerinde yüksek enerji fiyatlarını sınırlamak ve gelirleri desteklemek için alınan mali önlemlerin toplam enflasyonun kontrol altına alınmasına ve eşitsizliğin azaltılmasına katkı sağladığını ifade etti.
Söz konusu gelişmelerle geçen hafta Almanya’da DAX endeksi de yüzde 1,10, , Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,69, İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 1,16 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,99 azalış kaydetti.
Düşüş eğilimini, tarihinde ilk kez, üst üste 11. haftaya taşıyan avro/dolar paritesi, yüzde 0,6 azalışla haftayı 1,0576 seviyesinden tamamladı.
Gelecek hafta, pazartesi günü bölge genelinde imalat sanayi PMI, Avro Bölgesi’nde işsizlik oranı, çarşamba günü bölge genelinde hizmet sektörü ve bileşik PMI, Avro Bölgesi’nde ÜFE ve perakende satışlar, perşembe günü Almanya’da dış ticaret fazlası verileri takip edilecek.
Asya borsalarında da negatif bir seyir izlendi
Geçen hafta, küresel pay piyasalarındaki negatif seyir Asya borsalarına da sirayet ederek negatif bir seyir izlenirken, gelecek hafta boyunca Çin’de piyasalar tatil nedeniyle kapalı olacak.
Çin Merkez Bankası (PBoC), yaptığı açıklamada, ekonomik toparlanmayı desteklemek için politika ayarlamalarını hızlandıracağını ve para politikasını “kesin ve güçlü” bir şekilde uygulayacağını belirterek, likiditeyi makul ölçüde bol tutacağını ve istikrarlı kredi genişlemesini sürdüreceğini duyurdu.
Bir süredir gündemi meşgul eden Çin’in gayrimenkul sektörüne dair olumsuz gelişmeler bu hafta da devam ederken, borç krizindeki Çinli gayrimenkul şirketi Evergrande’nin ödemelerini düzenlemek üzere yeni borç tahvili çıkarmasına izin verilmemesinin ardından iştiraki olan Hengda şirketi, hafta içinde yapması gereken tahvil ödemelerini gerçekleştiremedi.
Evergrande Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Hui Ka Yan’ın, “yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu şüphesiyle” soruşturulduğu bildirildi.
Analistler, ülkede bugün açıklanan sanayi karlarının ağustosta yıllık bazda yüzde 17,2 arttığını anımsatarak, bu durumun Çin ekonomisinde toparlanmaya işaret eden sinyallerden biri olduğunu söyledi.
Japonya tarafında ise açıklanan verilere göre, Tokyo TÜFE yıllık yüzde 2,5 artışla beklentilerin altın kalırken, Tokyo bölgesine ilişkin enflasyon verilerinin ülke çapındaki tüketici eğilimleri için öncü gösterge niteliği taşıdığı biliniyor.
Ülkede işsizlik oranı ağustosta yüzde 2,7 ile beklentilerin altında kalırken, aynı dönemde aylık öncü sanayi üretimi ise değişim göstermedi.
Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,70, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 1,37, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,71 ve Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,68 değer kaybetti.
Gelecek hafta, pazar günü Çin’de PMI, pazartesi Japonya’da imalat sanayi PMI, çarşamba Japonya’da hizmet sektörü PMI, cuma günü yine Japonya’da hane halkı harcamaları verileri takip edilecek.
Yabancı kuruluşlar, Türkiye’nin ekonomi politikalarını desteklemeye devam ediyor
Yurt içinde, geçen hafta yükseliş eğiliminde hareket eden BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 3,68 artışla 8.334,94 puandan tamamlayarak, tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirirken, gelecek hafta gözler yurt içinde açıklanacak enflasyon verilerine çevrildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türk lirası (TL) dönüşümlü Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarında asgari faiz zorunluluğunun kaldırıldığını duyururken, vadesine en çok 3 ay kalan senetler karşılığında yapılacak reeskont işlemlerinde uygulanacak iskonto faiz oranını yıllık yüzde 30,75’e ve avans işlemlerinde uygulanacak faiz oranını da yıllık yüzde 31,75’e çıkardı.
TCMB Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 21 Eylül’deki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, “Öncü göstergeler, son iki ayda gözlenen yüksek fiyat artışlarının yavaşlayacağına işaret ediyor.” ifadeleri dikkati çekti.
Bu arada, TCMB toplam rezervleri, 15 hafta üst üste artarak 1987’den bu yana en uzun yükseliş rekorunu kaydedip 125 milyar doları aştı.
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) ise Bireysel Emeklilik Sistemi’nde (BES) katılımcıların belirlenen hal ve koşulları sağladığında birikimlerinin yüzde 50’si kadar olan tutarın kısmen ödenmesi için başvuru yapabileceğini duyurdu.
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Türk ekonomisi için mayısta bu yıla ilişkin açıkladığı yüzde 2,5’lik büyüme tahminini yüzde 3,5’e yükseltti. EBRD’nin Bölgesel Ekonomik Görünüm raporunda, Banka’nın Türkiye dahil faaliyet gösterdiği bölgelerde bu yıl büyümenin ortalama yüzde 2,4’e düşeceği öngörüldü.
Öte yandan, ABD’nin önemli bankalarından Goldman Sachs, müşterilerine gönderdiği “Türkiye (Türk lirası) oyuna geri döndü” başlıklı gelişen piyasalar raporunda, TCMB’nin para politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Raporda, “Önden yüklemeli ve kuvvetli faiz ayarlamalarıyla döviz kurunda kısa vadeli baskılar hafifledi ve bu durum, TL’nin yüksek getirisini sürdürmesini sağlayabilir” ifadelerine yer verildi.
Ayrıca, Fitch Ratings’in ardından dün uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’nin kredi notunu “B” olarak teyit ederken, kredi notu görünümünü “negatif”ten “durağan”a çıkardı.
Kuruluştan yapılan açıklamada, para ve maliye politikalarının etkinliği ve bağımsızlığının artarken, Türkiye’nin ödemeler dengesi pozisyonunun, özellikle de TCMB’nin net döviz rezervlerinin güçlenmesi halinde görünümün pozitife çevrilebileceği aktarıldı.
Tesla ve SpaceX’in CEO’su Elon Musk’ın X hesabından yaptığı paylaşımda, “Gelecek yıl Teknofest’e bizzat katılmayı ve Türkiye’deki yatırım fırsatlarını görüşmeyi dört gözle bekliyorum” ifadelerini kullanması dikkati çekti.
Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,9 üzerinde 27,4096’dan tamamladı.
Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 8.300 ve 8.200 seviyelerinin destek, 8.400 ve 8.500 puanın ise direnç olarak öne çıkabileceğini ifade etti.
Gelecek hafta yurt içinde, pazartesi günü imalat sanayi PMI, salı günü enflasyon verileri, çarşamba günü reel efektif döviz kuru verileri yatırımcıların odağına yerleşti.
AA Finans Enflasyon Beklenti Anketi’ne katılan ekonomistler, eylül ayında Tüketici Fiyat Endeksi’nin (TÜFE) yüzde 5 artmasını bekliyor.
Ekonomistlerin eylül ayı enflasyon beklentilerinin ortalamasına (yüzde 5,00) göre bir önceki ay yüzde 56,37 olan yıllık enflasyonun yüzde 61,91’e çıkacağı hesaplanıyor. Öte yandan, ekonomistlerin 2023 sonu enflasyon beklentisi eylülde yüzde 65,50 oldu.