Küresel pay piyasaları, ABD’de açıklanan enflasyon verilerinin beklentilerin altında artış göstermesiyle alış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta gözler yurt dışında yoğun veri gündemine, yurt içinde ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) faiz kararına çevrildi.
Hafta içinde, ABD’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda yıllık yüzde 8,5 artarken, aylık bazda değişim göstermedi.
TÜFE’nin piyasa beklentilerinin altında kalması varlık fiyatları üzerindeki baskıyı azaltırken, New York borsasında Dow Jones ve S&P 500 endeksi son üç ayın zirvesine çıktı.
Veri sonrası para piyasalarındaki fiyatlamalarda eylül toplantısında Fed’in yüzde 71 ihtimalle 50 baz puan faiz artıracağı fiyatlanmaya başlansa da, Fed üyelerinin açıklamaları 50 baz puanlık artış ihtimalinin yüzde 58’e inmesine sebep oldu. Veri öncesinde yüzde 70 seviyelerine kadar çıkan 75 baz puan faiz artışı ihtimali ise yüzde 42’ye geriledi.
Chicago Fed Başkanı Charles Evans, enflasyona ilişkin son verilerin Fed’in sıkılaşma politikasına başlamasından bu yana fiyat baskılarına ilişkin ilk olumlu okuma olduğunu kaydetti.
Enflasyonun hala kabul edilemez derecede yüksek olduğunu vurgulayan Evans, Fed’in şu anda yüzde 2,25-2,5 aralığında olan politika faizini bu yıl yüzde 3,25-3,5 aralığına ve gelecek yılın sonuna kadar yüzde 3,75-4 aralığına yükseltmesini beklediğini bildirdi. Evans, enflasyonun gelecek yıl yüzde 2,5’e yaklaşmasını beklediğini belirterek, ekonominin ise yakın zamanda önemli ölçüde yavaşlamasını beklemediğini ifade etti.
Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari de resesyona neden olsa bile faiz oranlarının daha fazla yükseltilmesi gerektiğini belirtti.
Fed’in enflasyon konusunda “zafer ilan etmekten çok çok uzakta” olduğunu ifade eden Kashkari, faiz oranlarının bu kadar hızlı artırılmasının ekonomiyi resesyona sürükleyebileceğini, yakın gelecekte bir resesyonun yaşanabileceğini kaydetti. Kashkari, faiz indirimlerinin gelecek yılın başlarında başlayacağına ilişkin piyasa beklentilerinin ise gerçekçi olmadığını savundu.
San Francisco Fed Başkanı Mary Daly, dün yaptığı açıklamalarda eylül toplantısı için ana senaryoda 50 baz puan faiz artışını uygun bulduğunu ancak gerekmesi halinde 75 baz puanlık faiz artışını da destekleyeceğini bildirdi. Daly, enflasyonla mücadelede zafer ilan etmek için henüz erken olduğunu da hatırlattı.
Tahvil piyasalarında bazı varlıklarda terse dönen getiri eğrisinin belirginleşmeye devam etmesi ise resesyon korkularını beslemeyi sürdürüyor.
ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi ile 2 yıllık tahvil faizi arasındaki fark 22 yıldan bu yana ilk kez 41 baz puana çıkarken, 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu arasındaki fark ise 33 baz puanda bulunuyor.
Söz konusu iki varlık arasındaki getiri farkı resesyon indikatörü olarak Fed tarafından oldukça yakından takip ediliyor. New York Fed tarafından 1996’da yapılan bir çalışmada, 3 aylık hazine bonosunun faizinin 10 yıllık tahvil faizi üzerine çıkması halinde 6 ila 18 ay içinde ekonominin resesyona girmesinin beklendiği duyurulmuştu.
Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 3,7 artışla 97,3 dolardan, yükseliş eğilimini üst üste dördüncü haftaya taşıyan altının ons fiyatı ise yüzde 1,50 primle 1.802 dolardan tamamladı.
ABD’de enflasyon ve resesyona ilişkin işaretler takip edilmeye devam ediyor
ABD’de pay piyasaları bu hafta pozitif bir seyir izlerken, gelecek hafta gözler yoğun makroekonomik veri takviminde verilerdeki enflasyon ve resesyona ilişkin işaretlere çevrildi.
Fed yetkililerin gelecek hafta yapacakları sözle yönlendirmelerin de piyasaların yönü üzerinde etkili olması beklenirken, ayrıca Fed’in toplantı tutanakları da yatırımcıların odağında olacak.
Bu hafta ülkede açıklanan makroekonomik verilere göre, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) aylık bazda yüzde 0,5 gerilerken, yıllık bazda yüzde 9,8 artarak beklentilerin altında gerçekleşti.
Söz konusu gelişmelerle S&P 500 endeksi haftalık bazda yüzde 3,26, Nasdaq endeksi yüzde 3,08 ve Dow Jones endeksi yüzde 2,92 değer kazandı.
15 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde, pazartesi New York Fed sanayi endeksi, salı inşaat izinleri, konut başlangıçları, sanayi üretimi ve kapasite kullanımı, çarşamba perakende satışlar ve Fed tutanakları, perşembe Philadelphia Fed imalat endeksi, ikinci el konut satışları ve öncü göstergeler verileri takip edilecek.
Avrupa’yı yoğun veri gündemi bekliyor
Avrupa borsaları, bu hafta alış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta Avro Bölgesi’nde çarşamba günü açıklanacak 2. çeyrek Gayrisafi Yurt içi Harcama (GSYH) başta olmak üzere yoğun veri gündemi yatırımcıların odağına yerleşti.
Avro/dolar paritesi bu hafta ABD’de enflasyondaki artışın beklentilerin altında kalmasıyla 1,0369’a kadar yükselse de kazançlarını kısmen geri vererek haftayı yüzde 0,8 artışla 1,0266’dan tamamladı.
Bölgede enerji arz krizi ise başlıca risk unsuru olmayı sürdürüyor.
Bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre, Almanya’da temmuzda TÜFE aylık yüzde 0,9 ve yıllık yüzde 7,5 artarak beklentilere paralel gerçekleşti.
İngiltere’de GSYH ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,1 azalırken, aynı dönemde yıllık bazda ise yüzde 2,9 arttı.
Bu hafta İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,82, Almanya’da DAX endeksi yüzde 1,63, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1,26 ve İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 1,7 değer kazandı.
Gelecek hafta salı İngiltere’de işsizlik ve Almanya’da ZEW beklenti anketi, çarşamba İngiltere’de TÜFE, perşembe Avro Bölgesi’nde TÜFE ve cuma Almanya’da ÜFE verileri takip edilecek.
Asya’da pay piyasaları Hong Kong hariç yükseldi
Asya tarafında da pay piyasaları bu hafta Hong Kong borsası hariç alış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta gözler başta pazartesi açıklanacak Japonya’da büyüme ve Çin’de sanayi üretimi ile ABD ile Çin arasında Tayvan üzerinden artan jeopolitik gerilime ilişkin haber akışına çevrildi.
Bu hafta açıklanan makroekonomik verilere göre, Çin’de temmuz ayında yıllık enflasyon yüzde 2,7 ile beklentilerin altında kalsa da son 2 yılın en yüksek seviyesine çıktı, ÜFE ise yüzde 4,2 artış kaydetti. Japonya’da ise ÜFE, temmuzda yüzde 8,6 artarak tahminleri aştı.
Çin’de açıklanan TÜFE artışının son iki yılın en yüksek seviyesine işaret etmesinin ardından PBoC’den yapılan duyuruda, enflasyonun bankanın yüzde 3 hedefine çok yakın olduğu belirtilerek, büyük parasal genişlemelerin artık olasılık dışı göründüğü ifade edildi.
Çin’de önemli bir üretim merkezinin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle karantinaya alınması ise Çin borsasında hafta kapanışında risk iştahını düşürdü.
Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,32, Çin’de Şangay bileşik endeksi yüzde 1,55 ve Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,49 değer kazanırken, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 0,13 değer kaybetti.
15 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde ayrıca cuma günü Japonya’da TÜFE verileri takip edilecek.
Yurt içinde gözler TCMB’nin faiz kararında
Yurt içinde bu hafta Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi rekor üzerine rekor kırarken, gelecek hafta gözler TCMB’nin perşembe günkü faiz kararına çevrildi.
AA Finans’ın beklenti anketine katılan ekonomistler, TCMB’nin politika faizini yüzde 14’te sabit bırakmasını bekliyor.
Bu hafta Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi yüzde 4,14 artışla 2.864,25 puana yükselerek haftalık kapanış rekoru kırarken, gördüğü en yüksek seviyeyi de 2.896,67’ye çıkardı. Dolar/TL haftalık bazda yüzde 0,17 değer kazanarak 17,9403’e yükseldi.
Bu hafta yurt içinde açıklanan makroekonomik verilere göre, cari işlemler hesabı haziranda 3 milyar 458 milyon dolar açık verirken, 12 aylık cari açık 32 milyar 667 milyon dolar oldu.
Haziranda takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 8,5 yükselirken, arındırılmamış sanayi üretim endeksinde de yıllık bazda yüzde 8,4 artış oldu.
Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 2.900 puanın direnç, 2.850 ve 2.830 puanın destek olarak takip edileceğini kaydetti.
Gelecek hafta yurt içinde pazartesi bütçe dengesi, salı konut satışları ve konut fiyat endeksi verileri hafta boyunca açıklanacak şirket bilançoları verileri takip edilecek.