Gelecek dönem para politikalarına yönelik belirsizlikler piyasalardaki yön arayışı üzerinde etkili olurken, resesyon endişelerinin de gittikçe ön plana çıktığı görülüyor.
Geçen hafta ABD’de açıklanan verilere göre, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), temmuzda aylık bazda yüzde 0,2, yıllık bazda ise yüzde 3,2 artış göstererek beklentilerin altında gerçekleşirken, baz etkisiyle enflasyonun art arda 12 aylık düşüşü son buldu.
Analistler, ülkede enflasyonun beklentilerin altında kalmasıyla ABD Merkez Bankası’nın (Fed) gelecek dönemde şahin politikalarını sonlandırabileceğine yönelik fiyatlamaların güç kazandığını belirtti.
ABD ekonomisinin Fed’in faiz artışlarının ardından nasıl reaksiyon göstereceğinin belirsizliğini koruduğunu aktaran analistler, resesyon ve yumuşak iniş senaryolarının yatırımcılar tarafından fiyatlanmaya çalışıldığını bildirdi.
Analistler, hafta içinde ülkede gerçekleştirilen 103 milyar dolarlık tahvil ihracında beklentilerin üzerinde bir talep oluştuğunu kaydederek, buna karşın ülkedeki enflasyon verilerinin ardından tahvil piyasalarında satış baskısının arttığını ifade etti.
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed’in yıl sonuna kadar gerçekleştireceği üç toplantıda da büyük olasılıkla faiz oranlarını sabit bırakacağının öngörüldüğünü kaydeden analistler, buna karşın tahvil piyasalarındaki satış baskısının yatırımcıların enflasyon riskini hala ciddi şekilde fiyatlamalara dahil ettiklerini gösteren bir işaret olduğunu aktardı.
Analistler, piyasalardaki söz konusu belirsizliklerin hisse senedi piyasalarının yön arayışında hareket etmesinde önemli rol oynadığını vurgulayarak, gelecek hafta açıklanacak yoğun makroekonomik verilerin varlık fiyatları üzerinde etkili olmasının beklendiğini belirtti.
Öte yandan, Fed yetkilileri hafta boyunca sözle yönlendirmelerine devam ederken, Philadelphia Fed Başkanı Patrick Harker, sıkılaştırmada aşırıya kaçmak istemediklerini, muhtemelen gelecek yıl faiz oranlarını düşürmeye başlayacaklarını dile getirdi.
Emtia fiyatlarında da benzer bir yön arayışı öne çıkıyor.
Bakırın libresi geçen hafta yüzde 3,3 düşüşle mayıstan bu yana en düşük haftalık kapanışını gerçekleştirirken, analistler, şahin politikaların sona yaklaştığı bu dönemde bakır talebindeki azalışın resesyon endişelerini beslediğini ifade etti.
Analistler, bakırın birçok malın üretiminde yer alması sebebiyle dünyadaki ekonomik aktiviteye ilişkin ipuçları verdiğini belirterek, bu sebeple bakır fiyatlarının yatırımcılarca yakından takip edilen bir gösterge niteliği taşıdığını dile getirdi.
Öte yandan, arz kesintileriyle yükseliş eğilimine başlayan Brent petrolün varil fiyatı geçen hafta yüzde 0,35 değer kazancıyla haftayı 86,25 dolardan tamamlarken, yükselişini üst üste 7. haftaya taşıdı
Altının ons fiyatı ise haftalık yüzde 1,4 değer kaybıyla 1.914 dolara indi.
ABD’de gözler Fed tutanaklarına çevrildi
New York borsasında geçen hafta karışık bir seyir öne çıkarken, bu hafta ülkede çarşamba günü açıklanacak Fed’in toplantı tutanaklarının varlık fiyatları üzerinde etkili olacağı öngörülüyor.
Ülkede hafta içinde uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s’in 10 küçük ve orta ölçekli ABD bankasının kredi notunu düşürmesi yeni bir satış dalgasına yol açarken, kurumdan yapılan açıklamada benzer not indirimlerinin önemli birkaç banka için de yapılabileceği ifade edildi.
Moody’s, ABD’li 10 bankanın notunu bir basamak indirirken, aralarında Bank of New York Mellon, US Bancorp, State Street ve Truist Financial’ın da bulunduğu 6 bankayı olası not indirimleri için incelemeye aldı.
Analistler, Moody’s’in bazı bankaları uyarmasının, Fitch’in geçen hafta ABD’nin kredi notunu düşürmesinin ardından yatırımcılara temkinli olmaları için başka bir neden verdiğini belirterek, ABD’de bankacılık sektörünün sağlığına ilişkin endişelerin de yeniden öne çıktığını söyledi.
Bu gelişmelerle, geçen hafta New York borsasında, S&P 500 yüzde 0,32, Nasdaq endeksi yüzde 1,9 değer kaybederken, Dow Jones endeksi yüzde 0,44 yükseldi.
14 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde salı perakende satışlar ile New York Fed sanayi endeksi, çarşamba sanayi üretimi ve kapasite kullanımı, perşembe Philadelphia Fed İmalat Endeksi ile CB öncü göstergeler endeksi verileri takip edilecek
Avrupa’da gözler enflasyon verilerine çevrildi
Avrupa borsalarında da geçen hafta karışık bir seyir öne çıkarken, bölgede doğal gaz tedarikine ilişkin endişelerin yeniden artması risk iştahını olumsuz etkiliyor.
Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatçısı Avustralya’daki bazı LNG tesislerinde çalışanların gelecek hafta greve gitmek için harekete geçmesinin ardından bu tesislerde üretimin aksayacağına yönelik endişeler, arz sıkışıklığı yaşanan gaz piyasalarında tedirginlik yarattı ve Avrupa gaz fiyatlarında keskin yükselişe yol açtı.
Bölgede resesyon ihtimalini güçlenmeye devam etmesine karşın, İngiltere’de açıklanan verilere göre İngiltere’de 2.çeyrek Gayrİsafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yıllık yüzde 0,4 , önceki çeyreğe göre ise yüzde 0,5, artarak beklentileri aştı.
İngiliz Maliye Bakanı Jeremy Hunt, büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmesinde, “İngiliz ekonomisi dirençli. Dünya zorlu bir yolda, ancak IMF gelecek yıllarda bizim Fransa, Almanya ve İtalya’dan daha hızlı büyüyeceğimizi söylüyor. Güçlü bir ekonominin temellerini atıyoruz ve enflasyonu düşürdüğümüzde, bunun meyvelerini alacağız.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, İtalyan hükümeti, bir önceki gün bankaların yüksek faiz oranlarından elde ettikleri aşırı karlara yüzde 40 ilave vergi uygulanmasına karar verdiğini duyurmasının ardından ek verginin bankaların toplam varlıklarının yüzde 0,1’ini aşmayacak şekilde alınacağını bildirdi. Söz konusu gelişme İtalya piyasalarında satış baskısını derinleştirdi.
Geçen hafta İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,53, Almanya’da DAX endeksi yüzde 0,29 ve İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 3,21, gerilerken Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,73 değer kazandı.
Gelecek hafta salı İngiltere’de işsizlik oranı, çarşamba Avro Bölgesi’nde Gayrisafi Yurt İçi Büyüme (GSYH ) ile sanayi üretimi ve cuma günü Avro Bölgesi’nde enflasyon verileri takip edilecek.
Asya piyasaları Japonya hariç geriledi
Asya’da pay piyasaları Japonya hariç satış ağırlıklı bir seyir izlerken, Çin ekonomisine yönelik endişeler artmaya devam ediyor.
Hafta içinde açıklanan verilere göre, Çin’de temmuz ayında Üretici Fiyat Endeksi yüzde 0,3, TÜFE yüzde 4,4 azaldı. Açıklanan veriler hem ÜFE hem de TÜFE’nin 2020’den bu yana ilk kez aynı anda gerilerken, Çin’deki deflasyon endişelerinin etkiledi.
Öte yandan Çin Gümrükler Genel İdaresi verilerine göre, temmuzda, geçen yılın aynı dönemine kıyasla ihracat yüzde 14,5 azalarak 281,7 milyar dolara, ithalat ise yüzde 12,4 düşüşle 201,1 milyar dolara geriledi.
Çin’in ihracatı böylece üst üste üç ay geriledi.
Analistler, Çin’de açıklanan verilerle birlikte hem küresel talepteki düşüşün hem de ülkede devam eden deflasyonist sürecin ülkenin ekonomik aktivitesine yönelik endişeleri artırdığını belirtti.
Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,87 artarken, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 2,38, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,01 ve Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 3,01 azaldı.
14 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde salı Japonya’da GSYH ile Çin’de sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranı, perşembe Japonya’da dış ticaret dengesi ve cuma günü Japonya’da enflasyon verileri takip edilecek.
Borsa yükseliş eğilimini üst üste 8. haftaya taşıdı
Yurt içinde geçen hafta Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi, haftayı yüzde 4,24 değer kazanarak 7.714,38 puandan tamamlayarak tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışını gerçekleştirirken, gördüğü en yüksek seviye rekorunu 7.766,12 puana taşıdı.
Türkiye’nin cari işlemler hesabı haziranda 674 milyon dolarla Ekim 2021’den bu yana ilk defa fazla verdi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, altın ve enerji hariç, cari işlemler hesabında 5 milyar 584 milyon dolarlık fazla oluştu.
Ödemeler dengesi tanımlı dış ticaret açığı, haziranda 3 milyar 697 milyon dolar oldu. Bu dönemde, hizmetler dengesi kaynaklı girişler 5 milyar 19 milyon dolar, seyahat kaleminden kaynaklanan net gelirler de 4 milyar 203 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Türkiye’ye ilişkin değerlendirmesinde yeni ekonomi politikalarının sürdürülmesi ve risklerin azalması halinde görünümün pozitife dönebileceği ve not artırımını gündeme getirebileceğini bildirdi.
Ülkede Ortodoks politikalara dönüşün beklenilenden daha hızlı gerçekleştiği kaydedilen değerlendirmede, bu durumun tahmin edilebilirliği artırdığına dikkat çekildi.
Öte yandan, Türkiye’de işsizlik oranı, haziranda bir önceki aya göre 0,1 puan artışla, yüzde 9,6’ya yükseldi.
Gelecek hafta yurt içinde salı konut satışları ile bütçe dengesi, çarşamba konut fiyat endeksi ve cuma TCMB piyasa katılımcıları anketi verileri takip edilecek