East Anglia Üniversitesi, Stanford Üniversitesi ve Küresel Karbon Projesi tarafından hazırlanan “Yeni Tip Koronavirüs (Kovid-19) Sonrası Dönemde Karbon Emisyonları” başlıklı araştırmada, 2015’te imzalanan Paris Anlaşması’ndan beri ilk kez ülkelerin emisyonlarındaki düşüş ve artışların hesaplaması yapıldı.
Buna göre, Paris Anlaşması’nın imzalanmasından sonraki 2016-2019 döneminde emisyonlar yıllık bazda 64 ülkede yaklaşık 0,16 milyar ton azalırken, 150 ülkede ise 0,37 milyar ton yükseldi. Böylece, söz konusu dönemde küresel emisyonlar yıllık bazda 0,21 ton artmış oldu.
Geçen yıl ise önemli ölçüde fosil yakıtlara bağımlı olan dünya ekonomileri “duraklama” yaşadı ve küresel emisyonlar, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamalara bağlı olarak 2019’a göre yaklaşık 2,6 milyar ton azaldı. Böylece küresel emisyonlarda yüzde 7 düşüş gerçekleşti.
Araştırmaya göre, geçen yıl uygulanan kısıtlamalar nedeniyle düşen emisyonların güçlü iklim politikalarıyla desteklenerek kalıcı olarak her yıl benzer oranda azaltılması gerekiyor.
Paris Anlaşması’nın küresel ısınmayı 1,5 ila 2 dereceyle sınırlandırma hedefi kapsamında bundan sonraki dönemde her yıl yaklaşık 2 milyar ton emisyon azaltımına ihtiyaç duyuluyor. Bu miktar 2016-2019 döneminde 64 ülkede 0,16 milyar ton düşen emisyonların yaklaşık 10 katına karşılık geliyor.
Araştırmanın başyazarı ve East Anglia Üniversitesi’nde görevli Prof. Corinne Le Quere, yaptığı değerlendirmede, Paris Anlaşması’nın imzalanmasından sonra ülkelerin emisyon azaltım çabalarının karşılık vermeye başladığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Ancak bu kapsamda uygulamaya konulan faaliyetlerin ölçeği henüz yeterince büyük değil ve halen birçok ülkede emisyon artışı yaşanıyor. Kovid-19 salgınıyla mücadele için uygulanan önlemler sonucunda karbon emisyonlarında düşüş yaşanması, iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında gereken adımların ve uluslararası iş birliğinin önemini vurguluyor. Artık insan sağlığı ve gezegenin geleceği için fayda sağlayacak büyük ölçekli uygulamalara ihtiyaç duyuyoruz. Toparlanma sürecini, temiz enerjiye dayalı enerji dönüşümünü hızlandırmak üzere inşa etmek herkese fayda sağlar. Azalan zaman, dünya çapında iklim krizi kaynaklı aşırı hava olaylarının ortaya çıkmasıyla bir baskı unsuru olarak sürekli kendini hatırlatıyor.”