TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “İsrail-Filistin çatışması” gündemiyle toplanan Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, 600 milletvekilinin hemen tamamının ortak alanlarından birisi olan bu konudaki hassasiyetlerinin dile getirilmesi için böyle bir imkanın ortaya konulmasının fevkalade önemli olduğunu ifade etti.
İsrail-Filistin arasındaki bu gerilimin daha fazla sivil can kaybı olmaksızın, daha fazla masum insanların kanı dökülmeksizin çözülebilmesi için Türkiye olarak baştan beri büyük bir katkıyı ortaya koymaya gayret ettiklerine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bir an evvel çatışmaların durdurulması ve zaten açık bir hapishane olan Gazze Şeridi’nde insanları hayattan kopartan bu saldırıların bir an evvel sonlandırılması; gıdası tükenmiş, suyu tükenmiş, sağlık hizmetlerine ulaşımı neredeyse tamamıyla engellenmiş olan Gazze halkının nefes alabilmesi için bir an evvel ateşkesin tesis edilmesi yönünde Türkiye’nin çok ciddi adımları, çok ciddi diplomatik temasları mevcuttur.
Ayrıca zaten bir barut fıçısına dönmüş olan Orta Doğu’da, bu gerilimin daha fazla sürdürülmesi, bu savaşın, bölgesel ve küresel yeni çatışmaların da fitilini ateşleyebilecek bir imkana sahip olduğu açıktır. Onun için diyoruz ki savaşın genişlemesinin önlenmesi için barış, güven ve istikrar ekseninde bu anlayışımız çerçevesinde adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.”
Siyasi partilere teşekkür
Kurtulmuş, çoğu ülkenin yaşanan çatışmaları, ardından gelen Gazze’deki katliamı görmezden gelirken ya da bir tiyatro izler gibi izlerken, keskin bir tarafgirlik içerisinde buradaki insani dramları gündemlerine dahi almazken, öldürülen çocuklar, taş taş üstünde bırakılmayan Gazze halkı için kıllarını kıpırdatmazken, TBMM’nin insani, ahlaki ve tarihi sorumluluğunu kuşanmak üzere bu oturumu gerçekleştirmesinin ve bu oturumun sonunda ortak bir deklarasyona imza atarak bunu Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşmasının her türlü övgünün üstünde olduğunu belirtti.
Bu genel görüşmenin ve sonunda deklare edilecek bildirinin, aslında tarihe düşülen bir imza olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Bir kez daha bu vesileyle, parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partileri, grubu olmayan bütün partilerin mensubu milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Esasen dünyada Filistin-İsrail meselesinde büyük bir vukufiyetle söz söyleyebilecek bir milletin evlatları olunduğuna işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Ecdadımız dört asır boyunca bugünkü Filistin topraklarında farklı dinden insanları, farklı mezhepleri, farklı meşrepleri, farklı etnik yapıları bir arada yaşatabilmiş ve bu dört asır boyunca Batılı insaflı tarihçilerin ‘Osmanlı barış düzeni’ olarak tanımladıkları bu dönemde bir tek mezhep kavgası olmamış, bir tek din kavgası olmamış, herkesin hakkına, hukukuna riayet edilmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse Mescid-i Aksa’daki ‘Allahuekber’ sesleriyle hemen yanı başındaki ağlama duvarında Yahudilerin yakarışları, birkaç yüz metre ötedeki Doğuş Kilisesi’nde Hristiyanların duaları birbirine karışmış ve insanlar barış içinde, esenlik içerisinde yaşamışlardır.
Bunu sağlayan iki temel gerekçe vardır. Bunlardan birisi dinlere, inançlara ve kimliklere saygı; bir diğeri ise her insanı yaradılışta eşit olan hazreti insan olarak gören anlayışımızdır. Dolayısıyla böylesine önemli bir tarihi birikime sahip olan Türkiye’nin evlatları olarak, TBMM’nin üyelerinin ve siyasi partilerin bugün göstermiş olduğu bu dayanışmanın tarihi bir adım olduğunun altını çizmek istiyor, emeği geçen bütün arkadaşlarımıza tebrik ve teşekkürlerimi bir kere daha ifade etmek istiyorum.”
“Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır”
İnsanlık ve bölge tarihini bilenlerin bir gerçeğin altını çizeceğini dile getiren Kurtulmuş, “Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır, Orta Doğu barışının kapısı ise hiç kuşkusuz Filistin halkının barış ve esenlik içerisinde Orta Doğu’da yaşayabilmesidir. Bu gerçeği en iyi bilen bir milletin çocukları olarak şu anda yaşananları bir sebep olarak değil, on yıllar boyunca süren yanlış uygulamaların bir sonucu olarak görüyor ve bu nedenler ortadan kalkmadan Orta Doğu’da bir barışın tam manasıyla kurulmasının mümkün olmadığına inanıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Orta Doğu barışının sağlanması ile Filistin ve İsrail arasındaki gerilimin sona erdirilmesi için 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan, bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini belirterek, “Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm olmadığını son olaylar bir kez daha ortaya koymuştur.” dedi.
Yasa dışı yerleşimciler ve buna bağlı olarak İsrail’in işgal ve ilhak teşebbüslerinin sona erdirilmesinin de barışın önünü açacak önemli gelişmelerden olacağını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Başta Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin, bütün din mensuplarının kutsal mekanlarının masuniyetinin korunması ve bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir. Onlarca kere yaşandığı gibi, özellikle son dönemde sadece sıradan insanların değil, bazı milletvekillerin, bazı bakanların öncülüğünde Müslümanların kutsal mekanı olan Mescid-i Aksa’nın defalarca baskılara uğramış olması, baskınlarla işgal edilmiş olması uluslararası hukuk bakımından kabul edilebilecek bir durum değildir. Ümit ediyorum ki Türkiye’nin öncülüğünde, sizlerin bu kararlılığıyla Orta Doğu’daki bu sorunu çözecek ve nihai olarak adil, hakkaniyetli bir barışı sağlayacak adımların atılması mümkün olur.”
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bugünkü görüşmeye ilişkin deklarasyonda imzası bulunan siyasi parti grupları ve temsilcilerine teşekkür etti.