AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, silahın ve savaşın hiçbir şekilde bir seçenek olmaması gerektiğini düşündüklerini belirterek, “Bizim etrafımızdaki geniş coğrafyadaki her savaş, her çatışma küresel savaş çıkarma potansiyeline sahip bir gücü taşıyor. Dolayısıyla bir an evvel bu savaşın sona erdirilmesi, bir an evvel bir barış tesis edilmesi konusunda Türkiye tabiri caizse kendisini ortaya koymuştur ve bütün gücüyle bu mücadeleyi sürdürüyor.” dedi.
Kurtulmuş, Kapalıçarşı esnafıyla bir araya geldiği kahvaltılı toplantıda yaptığı konuşmada, Rusya-Ukrayna arasında yaşanan savaşın, sadece iki ülke arasında değil, dünyanın bütün güç merkezlerinin arasında uzun süredir devam eden birtakım gerilimlerin yansıması ve sonucu olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
Son 15-20 yıldır dünyada yeni savaş türleri ortaya çıktığını kaydeden Kurtulmuş, bunlardan birinin Türkiye’yi de yakından ilgilendiren vekalet savaşları olduğunu anlattı.
Büyük güçlerin kendi küresel ve bölgesel çıkarlarını tesis etmek, kuvvetlendirmek, güçlendirmek için ellerine silah verdikleri terör örgütleriyle bölgeleri yeniden tanzim etmeye başladıklarına değinen Kurtulmuş, “Mesela DEAŞ’ın ortaya çıkışı bu niyetten kaynaklanmaktadır. Afrika’da Boko Haram’ın ortaya çıkışı bu niyetten kaynaklanmaktadır. PYD’nin, PKK’nın uzun yıllar boyunca Türkiye’nin ve bütün halklarının başına musallat olmasının temel nedeni budur. Yani kendileri ateşe elini sokmayanlar, sokmak istemeyenler, ellerine silah tutuşturdukları, istihbarat, siyasi, askeri, lojistik verdikleri güçlerle bölge ülkelerini, hatta bölgelerini siyasi haritalarla değiştirme kararı içerisinde oldular.” dedi.
Kurtulmuş, son dönemde “ticaret savaşları” kavramının da öne çıktığına değinerek, şöyle konuştu:
“Özellikle Çin’in büyük bir ekonomik güç olarak ayağa kalkmasından bu yana, Çin ve Amerika başta olmak üzere, Çin, Amerika, Avrupa, Rusya bütün güçler arasında ekonomik anlamda bir mücadele ortaya çıktı. 25-30 sene evvel konuşurken hep şunu söylerdik; önümüzdeki dönemde dünyada 3 alanda büyük gerilimler olacak ve çatışmaların kaynağı bu olacak. Birisi su krizi, birisi gıda, bir diğeri enerji krizi. İşte Ukrayna’yı görüyorsunuz. Ukrayna meselesi başladığından itibaren enerji fiyatları dünya piyasalarında olağanüstü bir yüksek seviyeye çıkmış oldu.”
“Bütün bunların tam merkezinde olan ülke Türkiye’dir”
Kuzeyde Ukrayna ve Rusya arasındaki savaş, Güney Kafkaslar’da yeni bir dönemin başlaması, Doğu Akdeniz’de petrol ve hidrokarbon yatakları nedeniyle yaşanan güç mücadeleleri, Orta Doğu’dan Kuzey Afrika’ya uzanan gerilimleri örnek veren Kurtuluş, Türkiye’nin bütün bunların tam merkezinde olduğunun altını çizdi.
Bu coğrafyada Türkiye’nin yeniden güçlü ve büyük Türkiye olmaktan başka şansı olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “Burada biz ayakta başka şekilde kalamayız. ‘O tarafa yüzümüzü dönelim, bu tarafa yüzümüzü dönelim.’ diyemeyiz. Bizim yüzümüz de eksenimiz de kendi köklerimiz üzerinden Türkiye’yi her alanda daha güçlü hale getirmek mecburiyetindeyiz. Yoksa bu coğrafyada bize kimse hayat hakkı tanımaz. Ekonomik olarak güçlü olacağız. Politik olarak güçlü olacağız. Demokrasimiz güçlü olacak. Devlet, millet kaynaşması güçlü olacak. Sosyal dokumuz çok kuvvetli olacak ve bu bölgede gerçekten çok sağlam bir şekilde durabilmeyi başaracağız.” diye konuştu.
Kurtulmuş, Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşın da bunun önemini gösterdiğini belirterek, şöyle devam etti:
“Gerçekten Sayın Cumhurbaşkanımız fevkalade büyük bir liderlik göstererek, dünya ülkelerinin hemen tamamından övgü alarak, hem Avrupa’dan hem Doğu’dan hem Batı’dan övgü alan bir strateji izliyoruz, izledik. Bu krizde herkes birbirine kapısını kapatmış, herkes birbirinin zaafı üzerinde kendi gücünü artırmaya çalışırken, Türkiye örneğin dün NATO zirvesi yapıldı Brüksel’de. Orada yine en etkili devlet başkanı, en etkili lider olarak Sayın Cumhurbaşkanımız ortaya çıktı. NATO üyesi bir Türkiye, ama NATO üyesi olmakla birlikte Batı’nın Rusya’ya yaptırımlarını uygulamama kararı ile Rusya’yla konuşabilen tek Batı ülkesi. Bu büyük bir güçtür.”
“Silahın ve savaşın hiçbir şekilde bu bölgede bir seçenek olmaması gerektiğini düşünüyoruz”
Numan Kurtulmuş, savaşın başladığı sürede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın neredeyse her gün bir, iki devlet ya da hükümet başkanı ile konuşarak, bu savaşın nasıl durdurulacağı, nasıl barış masası kurulabileceği konusunda temaslarını sürdürdüğünü anlattı.
Güçlü bir Türkiye’nin öneminin, Türkiye güçlü olduğu zaman da dünya siyasetine nasıl etki edeceğinin önemli bir örneğinin bu süreçte yaşandığına işaret eden Kurtulmuş, en kısa sürede barışın sağlanmasını ümit ettiklerini, bütün sorunların karşılıklı rızayla müzakere içerisinde barış masasında konuşularak halledilebileceğine inandıklarını ifade etti.
Kurtulmuş, “Silahın ve savaşın hiçbir şekilde bu bölgede bir seçenek olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü zaten savaş kötüdür de bu saydığımız bizim etrafımızdaki geniş coğrafyadaki her savaş, her çatışma küresel savaş çıkarma potansiyeline sahip bir gücü taşıyor. Dolayısıyla bir an evvel bu savaşın sona erdirilmesi, bir an evvel bir barış tesis edilmesi konusunda Türkiye tabiri caizse kendisini ortaya koymuştur ve bütün gücüyle bu mücadeleyi sürdürüyor.” dedi.
“Dünyada fevkalade ciddi bir adaletsizlik, zulüm söz konusudur”
“Dünyada 8 milyar insan var ve bu 8 milyar insanın geleceği 5 tane ülkenin dudaklarının arasındadır.” diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yani dünyada fevkalade ciddi bir adaletsizlik, fevkalade ciddi bir zulüm söz konusudur. Şimdi İsrail yıllardır yakıp, yıkıyor, vurup kırıyor, işgal ediyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yüzlerce aleyhine karar olmasına rağmen, Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bir şey çıkmıyor. Çünkü orada İsrail’in savunucusu, dayıları var. Onlar ‘Hayır’ dediği zaman bütün dünya, 200 devlet dese ki ‘Böyle’, bir tanesi dese ki ‘Hayır’ öyle oluyor. İşte diğer bütün anlaşmazlıklar, en son Ukrayna meselesinde de bir işgal söz konusu. İşgal Güvenlik Konseyine taşındığında, işgal eden kuvvet diyor ki ‘Hayır ben buna katılmıyorum’ veto ediyor ve hiçbir şekilde Güvenlik Konseyi herhangi bir yaptırım uygulayamıyor. Şunu çok açık söylemek lazım: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi artık, Birleşmiş Milletler Güvensizlik Konseyi haline dönmüştür. Birleşmiş Milletler’in bu yapısından barış falan çıkmaz. Barışı tesis etmek, savaşı önlemek bunlar çıkmaz. Birleşmiş Milletler’den sadece güçlülerin borusunun öttüğü adaletsiz, hakkaniyetsiz bir dünya sisteminin devamı çıkar.”
Kurtulmuş, gelecekte dünyada yeni, hakkaniyetle bir sistemin kurulduğuna bütün insanlığın şahit olacağını söyledi.
Dünyada var olan sistemin “taşınamaz”, “yük” ve “insanlık için fevkalade büyük bir problem” olduğunu dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla bırakın savaşı, ne göç meselesini çözebilen ne açlık kıtlık meselesini çözebilen, önümüzdeki dönemde geliyor ağır bir gıda krizi, su krizi ve onlara bağlı olarak dünyanın birçok yerinde yeni gelişecek toplumsal düzensizlikler, ne bunları çözebiliyor ne de bunları çözmek için en ufak bir samimi niyeti var. Böyle bir sistem insanlığın başında artık duramaz. Dolayısıyla diyoruz ki güçlü Türkiye, yeniden büyük güçlü Türkiye sadece kendisi için değil bütün insanların hayrına olacak bir çalışmayı ortaya koyacaktır. İnşallah Türkiye yakalamış olduğu bu ivmeyi kesintisiz bir şekilde sürdürmeyi başarır. İnşallah Türkiye’nin bu gücü önümüzdeki dönemde dünya sisteminin çok daha revize edilmesine, hakkaniyetli bir sistemin kurulması çabalarına katkı sunar.”
Numan Kurtulmuş, toplantının ardından Kapalıçarşı’da esnafı ziyaret etti.