AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, MÜSİAD İftar Programı’nda yaptığı konuşmada, MÜSİAD’ın, 12 bin 400’e ulaşmış üye sayısıyla Türkiye’nin en önemli, en istikrarlı iş insanları derneği olduğunu kaydetti.
Bu salonda bulunanların temsilcisi olduğu büyük kitlenin çok önemli iddialara sahip olarak yola çıktığına vurgu yapan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Bunlardan biri, yeniden güçlü, büyük Türkiye’yi kurma ideali ve azmidir. Türkiye’nin çiviyi dahi dışarıdan ithal ettiği zamanlarda kendi yerli arabasını üreteceğine, yerli uçağını üretebileceğine, uzay çalışmaları yapabileceğine ve küresel ekonomik yarışta öne geçebileceğine inanan insanlar bu mücadeleyi vermiştir. Türkiye’yi her alanda; eğitimde, sağlıkta, teknolojide, yatırımda, uluslararası ilişkilerde hep biz lider ülke olarak görmeyi ve hep bu hayaller içerisinde olmayı ilk gençlik yıllarımızdan itibaren kendimize rehber edindik. Eğer bu iddiamız olmasaydı bugün Türkiye bu noktaya gelmiş olmazdı. Eğer bu iddiası olmasaydı MÜSİAD diye bir kurum da bugün bu noktaya gelmezdi.”
“İddiası olmayanın dünyaya söyleyecek sözü yoktur. İddiası olmayan hele hele ‘yenildik’ zannedenlerin ise geçip köşede ağlamaktan başka ellerinden de bir şey gelmez.” diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz bu anlamda bu büyük iddiayı bugünlere kadar taşıdık. Ayrıca bu iddiayı daha ileriye götürerek evrensel boyutlara da çıkarmış olduk. Yeni, hakkaniyetli ve adil bir dünyanın kurulabilmesi talebi on yıllar boyunca Türkiye’nin siyasi müktesebatının en önemli kazanımlarından biridir. Bugün eğer Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Dünya beşten büyüktür.’ diyerek, dünyada Birleşmiş Milletler dahil bütün uluslararası platformlarda dünya egemenlerinin yüzüne bakarak, tabiri caizse bir şekilde Türkiye’nin iddiasını ifade edebiliyorsa, bunun arkasında on yıllar süren bu büyük iradenin çok büyük bir payı vardır. Bu iki temel iddiamızı, irademizi kuşanarak yolumuza devam edeceğiz.”
Türkiye’nin jeo-stratejik önemi
Kurtulmuş, konuşmasında, ülkede 20 yıldır yapılan hizmet ve çalışmalarla ilgili bilgiler de verdi. Türkiye’nin jeo-stratejik önemine de işaret eden Kurtulmuş, yıllardır ”Türkiye’nin stratejik üstünlüğü yok” manasına gelen laflar edildiğini hatırlattı.
Şimdi dünyadaki gelişmelerin Türkiye’nin önemini katbekat arttırdığına dikkati çeken Kurtulmuş, ileriki dönemlerde dünyanın belki daha büyük çatışmaların içerisinde olacağını söyledi. Bunun kaçınılmaz göründüğüne işaret eden Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
“Dünya bir dengesizlik durumu yaşıyor. Bir tarafında Rusya’nın, bir tarafında Çin’in, bir tarafında Avrupa’nın, bir tarafında Amerika Birleşik Devletleri’nin olduğu bu dengesiz dünya sistemi sürekli yeni çatışmaları, yeni kavgaları üretebilme potansiyeline fazlasıyla sahiptir. Ayrıca dünya sistemindeki dengesizliğin yanında yine 30 sene evvel konuşurken söylediğimiz bir şeyin daha gerçekleştiğini görüyoruz. O zaman diyorduk ki önümüzdeki on yıllarda dünyada üç alanda çatışma ve gerilimler olacak; Su krizleri, enerji krizleri ve gıda krizleri. Geldik mi o noktaya? Dünya bu noktaya geldi. Şimdi biz de buna dördüncüsünü ekleyeceğiz. O da siber güvenlik alanıdır. Önümüzdeki dönemde dünya sisteminin bu dengesizliklerinin yanında bir de bu alanlardaki çatışma ve gerilimler dünyada fevkalade yüksek bir tansiyonun yaşanmasına neden olacak. Bütün bu gerilim alanları, çatışma alanlarının tam da orta noktasında, göbeğinde olan ülke Türkiye’dir.”
Böyle bir coğrafyada Türkiye’nin zayıf bir ülke olarak ayakta durması ve varlığını sürdürmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, “Türkiye hem bir taraftan bu bölgede çok güçlü olmak zorundadır, her alanda daha güçlü olmak zorundadır hem de kendisine karşı yapılan bütün bu işleri bir kenara bırakıp önünde açılan yeni fırsat pencerelerini de değerlendirebilme potansiyeline ulaşmalıdır. İşte bu çerçevede geldiğimiz noktada hem Türkiye’nin konumunu çok daha fazla güçlendireceğiz hem de yeni dünyanın ortaya koyduğu yeni fırsatlardan istifade ederek yolumuzu çok daha güçlü bir şekilde yürümeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin stratejik önemini küçümseyenlerin şimdi yeni bir şeyi daha küçümsemeye kalktıklarını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Onları da onların karamsarlıklarına havale ediyoruz. Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş sadece Ukrayna ve Rusya savaşı değildir. Çok taraflı bir güç dengesizliğinin ortaya koyduğu bir bölgesel çatışma gibi görünüyor ama burada bütün dünya ülkeleri birebir bu çatışmanın tarafı haline gelmişken hem NATO üyesi olabilen hem NATO’nun ortaya koyduğu yaptırımları, Amerika’nın ortaya koyduğu yaptırımları uygulamayan hem de Rusya’yla konuşabilen dünyadaki tek ülke olarak Türkiye bu savaşta, savaşın sonlandırılması rolü bakımından tarihi bir misyon üstlenmiştir. Allah ömür verirse 4-5 sene sonra Türkiye’nin bugün üstlenmiş olduğu bu barışı sağlayıcı, savaşı önlemeye dönük rolün ne kadar büyük tarihsel bir rol olduğunu çok daha yakından kavramış olacağız. Bu süreç içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımız güçlü liderliğini küresel liderlik safhasına çıkartmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı bütün dünya ülkeleri tarafından küresel bir lider olarak muhatap alınmıştır. Bu da bir sonuçtur. Yeniden güçlü bir Türkiye istikametinde on yıllar boyunca süren çalışmalarımızın, sizlerin çalışmalarınızın bir sonucudur. Yeni ve adil bir dünya mutlaka kurulmalıdır.”
”Türkiye bu noktada tarihsel bir rol oynuyor”
Türkiye’nin bu noktada tarihsel bir rol oynadığına dikkati çeken Kurtulmuş, şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanımız gerçekten küresel liderliği herkes tarafından takdir edilebilen bir pozisyonda dünyada örnek adımlar atıyor. Benim bilebildiğim kadarıyla 40’ın üzerinde ülkenin hükümet başkanları, devlet başkanlarıyla görüşmüş, onlarcasıyla yüz yüze görüşmüş. Çok önemli toplantılara katılarak orada Türkiye’nin adaletli ve hakkaniyetli barış perspektifini anlatmış ve bütün bunların sonucu olarak da dünyadaki medyada da fevkalade ciddi şekilde izlenir, takip edilir bir küresel lider haline gelmiş. Birileri de bu pozisyonuyla birlikte ‘Sayın Cumhurbaşkanımız Nobel Barış Ödülü’ne aday olsun.’ gibi sözler sağda solda söylemişler ama ne yazık ki Türkiye’nin bu misyonunu dahi anlayamamış olan bazıları kalkmışlar diyorlar ki… Ya bir kere bir şeyi takdir edin, yani bu ülkenin vatandaşısınız. Çanakkale Köprüsü’nün daha açılış töreni bitmeden ‘Şurasında şu var, burasında bu var.’ diye eleştiriyorlar. Bir kere de Türkiye’nin şu küresel liderliğini takdir edin. Ondan sonra bir şey söylerseniz söylediğiniz sözün itibarı olur. Türkiye’nin lideri, Cumhurbaşkanı bir liderlik ortaya koymuş, Türkiye bütün güçleriyle uğraşarak bir fonksiyon ortaya koymuş ama ‘Tayyip Erdoğan’ın Nobel Barış Ödülü’ne aday olacak kadar da bir şey yapmadığını görüyoruz.’ diye demeç vermiş. Allah akıl versin. Tayyip Erdoğan’ın Nobel Barış Ödülü’ne ihtiyacı yoktur. Öyle bir talebi de yoktur Türkiye’nin. Bu, herhangi bir ödül almak için değil, insanlığa karşı yapılan bu işlerin, suçların bir an evvel bitirilmesi ve ufacık bebeklerin öldürüldüğü o insanlık dışı savaşın sonlandırılması için güçlü büyük Türkiye’nin ortaya koyduğu bir vizyondur ve bir çabadır.”
Ne iş yapılırsa yapılsın okların bir tek noktaya atılacağını ifade eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Oklarımızı atacağımız hedef de açıktır. Yeniden güçlü bir Türkiye’yi kurma istikametinde hepimiz ortak hedeflerimize yürüyeceğiz, gayretlerimizi birleştireceğiz. Yeni, adil ve hakkaniyetli bir dünya kurmak için elimizde ne varsa bütün bu müktesebatımızı tabiri caizse okları aynı noktaya fırlatarak yolumuza devam edeceğiz. Allah yolumuzu açık etsin diyorum. Sözümüzü kuvvetli kılsın. Ufkumuzu aydınlık eylesin. Geleceğimiz aydınlık olsun. Allah yardımcımız olsun.”
Konuşmanın ardından MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, Kurtulmuş’a günün anısına Yetim Hamilik Sertifikası’nı takdim etti.