Başkent Trablus’ta insanlık dışı koşulların hakim olduğu gözaltı merkezlerine geri dönmek istemeyen çoğu Afrikalı yüzlerce göçmen, seslerini duyurmak için günlerdir Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) binası önünde bekliyor.
Yerel güvenlik güçlerinin 1 Ekim’de Trablus’un Gırgariş bölgesinde, “yasadışı göç, uyuşturucu ve insan ticareti ve suç örgütleri ile mücadele” iddiasıyla düzenlediği operasyonda, 5 binden fazla düzensiz göçmen tutuklanmıştı.
Yaralı, hasta ve hamile göçmenler sokaklarda kaderine terk edildi
UNHCR Libya Ofisi önünde yol kenarında yaşayan göçmenlerin arasında kadın ve çocukların yanı sıra, tedaviye muhtaç yaralı, hamile ve engelliler de bulunuyor. Bu kişilerden bazıları, kötü koşullardaki gözaltı merkezlerinden kaçarken güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu yaralanmıştı.
Onlarca göçmen yol kenarında uzuvları sargılı biçimde uzanırken, kolunda açık yarası bulunan bir göçmen, arkadaşlarının kollarında çaresizce acı çekiyordu.
Burada AA muhabirine açıklamalarda bulunan göçmenler, Libya’dan güvenli bir çıkış için uluslararası toplumdan yardım beklediklerini söyledi.
Libya’da kalmak istemediklerini ve üçüncü bir ülkeye gönderilmeyi beklediklerini söyleyen Eritreli kadın göçmen Nadya Abdu, “Kurumlardan yardım, para veya yiyecek istemiyoruz. Bizim ve çocuklarımızın hayatı tehlikede. Sadece Libya’dan çıkmak istiyoruz. Libya’da yaşamak istediğimiz için buraya gelmedik, ülkelerimizde savaş olduğu için gelmek zorunda kaldık.” dedi.
“Bize yasadışı göçmenler diyorlar. Öyle bile olsak biz insanız ve haklarımız var” diye konuşan Abdu, “Biz sömürge altındaki Eritre’den geldik. İtalyanlar Eritre’de bizi hala sömürüyor.” dedi.
Eritreli kadın göçmen, silahlı grupların Trablus’taki gözaltı merkezlerinde göçmenlere yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, zaman zaman cinayetlerin yaşandığını anlatarak, şöyle devam etti:
“Aramızda yakınları kayıp olanlar, kocası kayıp olan kadınlar var. Hapishanede (gözaltı merkezi) insanlar öldürülüyor. Tutuklular ölülerin yanı başında kalıyor. Biz de insanız. Hapishanelerde yanımıza gelip, ‘Seni köle, Libya’da ne işin var?’ diyorlar. Daha önceden evlerimize girip kadınlara saldırdılar. Erkeklerden biri gidip çalışıp telefon satın alıyor, sokakta durdurup gasbederek elinden alıyorlar. Tarlalarda çalışanlar var paraları ödenmiyor. Eziyet içinde yaşıyoruz burada.
Günlerdir burada (UNHCR Libya Ofisi) kapı önünde bekliyoruz. Bize 5 gün sonra, bir defalığına su ve yetersiz beslenme için üretilmiş bisküvi getirdiler. Biz bunların hiçbirini istemiyoruz. Sadece Libya’dan tahliye edilmek istiyoruz.”
Kapılar mültecilerin yüzüne kapandı
Sudanlı göçmen Hasan Zekeriya da BM, Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası toplumu harekete geçmemekle suçlayarak, şunları söyledi:
“AB bizi bir hiç olarak görüyor. BM’nin buradaki misyonunun ne olduğunu gerçekten sorguluyorum. Bir UNCHR yetkilisi haberlere çıktığında, ‘Neden kapılarınızı kapatıyorsunuz?’ sorusuna, ‘Kapılarımız kapatmadık.’ diye yanıt verdi. Ama işte gördüğünüz gibi kapalı. Kapılar mültecilerin ve savunmasız insanların yüzüne kapandı. Burada tuvalet gibi en temel gereksinimlerden bile yoksunuz. Uluslararası toplumdan sadece tek şey istiyoruz. Bizi Libya’dan tahliye edin. Uzun zamandır burada bekliyoruz ve uluslararası toplum bizimle oynuyor.”
Güvenlik güçlerinde hapsedilen göçmenlerden Cemil Ali Süleyman da şunları anlattı:
“(1 Ekim) Cuma günü sabah 4’te ben ve karım uyurken (güvenlik güçleri) gelip bizi evden aldılar. Arabalara koyup Gut eş-Şaal’deki merkeze götürdüler. ‘Sizi şu sebepten dolayı tutukladık.’ şeklinde hiçbir şey söylemediler. Hiçbir bilgimiz yok. Sonra açlık ve susuzluk yüzünden kaçtık.”
Akdeniz’e açılarak Avrupa’ya geçmek için Libya’ya geldiğini ama karısı hamile olduğu için beklemek zorunda kaldığını aktaran Süleyman, “Burada yaşadıklarımızdan sonra keşke gitseydik diyorum. Ya denizde ölürdük, ya da ne olursa olurdu. Ama karımı ve çocuğumu bu durumda görmezdim.” dedi.
UNHCR Libya faaliyetlerini durdurdu
Öte yandan, UNHCR Libya ofisi, ülkede göçmen sorunun kontrolden çıkması nedeniyle dün itibarıyla faaliyetlerini durdurduğunu açıklarken, göçmenlerin durumuna ilişkin endişeler de giderek arttı.
Libya’da göçmen sorunu kaotik hal aldı
Trablus’un Gırgariş bölgesinde 1 Ekim’deki operasyonda tutuklanan 5 binden fazla düzensiz göçmen, hapishane ve gözaltı merkezlerine kapatılmıştı.
Son olarak dün, sosyal medyada yayılan ve binden fazla göçmenin bu merkezlerden birinden firar ederek Trablus sokaklarına çıktığını gösteren görüntüler, Libya’daki göçmen sorununun kaotik bir durum aldığını gözler önüne serdi.
Uluslararası Göç Örgütü (IOM), dün Trablus’ta bir gözaltı merkezinde 5 düzensiz göçmenin vurularak öldürüldüğünü duyurdu.
Libya’da göçmenlere yönelik ihlaller
2011’den bu yana iç savaş ve istikrarsızlığın hakim olduğu Libya, son yıllarda yoksulluk ve çatışmalardan kaçan Afrikalı düzensiz göçmenlerin Avrupa’ya geçişinde en çok kullanılan ülke haline geldi.
Akdeniz’e açılan göçmenlerden her yıl yüzlercesi güvensiz botlarının batması sonucu boğulurken, binlerce göçmen de denizde yakalanarak veya kurtarılarak Libya’ya gönderiliyor.
IOM’un paylaştığı son rakamlara göre, bu sene 25 binden fazla göçmen Libya’ya geri gönderildi. Yine bu yıl, Libya açıklarından Avrupa yolculuğuna çıkan göçmenlerden en az 455’inin öldüğü, 660’ının kayıp olduğu bildirildi.
Göçmenlere yönelik “geri itme” politikası uygulanması, acil durum çağrılarına cevap verilmemesi ve kurtarma çabalarının engellenmesi nedeniyle Avrupa Birliği ülkelerinin de bu göçmen ölümlerinde sorumluluğu bulunduğuna işaret ediliyor.
BM ve çok sayıda insan hakları örgütü raporlarına göre, Libya’ya döndürülen ve gözaltı merkezlerine kapatılan göçmenler, burada sık sık fiziksel, psikolojik ile cinsel şiddete maruz kalıyor.