Navasi ve İstikrar Destekleme Birimi arasında haziran ayında çıkan çatışmalarda kan dökülmemişti ancak 21 Temmuz Perşembe gecesi yaşanan çatışmalarda sivillerin de aralarında bulunduğu 16 kişi hayatını kaybetti.
“Libya Savaştan Zarar Görenler Derneği” Kurucu Üyesi hukukçu aktivist Ahmed el-Ubeyşi, son aylarda silahlı gruplar arasında çıkan çatışmalara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
“Rada” ve “Başkanlık Muhafızları” arasında Trablus’un Ayn Zara bölgesinde yaşanan çatışmaların birden fazla sebebi olabileceğine işaret eden Ubeyşi, önceden bir hazırlık yapıldığının anlaşıldığını ve Başkanlık Muhafızlarının kontrol ettiği bazı karargahları Rada’nın ele geçirdiğini söyledi.
Ubeyşi, çatışmalarda sivillerin de yaşamını yitirdiğine dikkati çekerek, “Çatışmalar uzun sürmesine rağmen Misrata ve Zintan’daki kuvvetlerin müdahale etmediğini gördük. Güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre Türkiye ve Amerika duruma müdahale etti.” dedi.
“Yaşananlar iki yönetimin genelkurmay başkanlarının görüşmesinin sonucu”
Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve ülkenin doğusundaki silahlı güçlerin Genelkurmay Başkanlığını yapan Abdurrazık en-Nazuri arasında 18 Temmuz’da yapılan görüşmenin yaşanan olaylarda etkili olduğunu savunan Ubeyşi, “Suheyrat Anlaşması sonuçlarına benzer bir durumun ortaya çıkmaması ve ülkede aynı senaryonun tekrar etmemesini temenni ediyoruz.” diye konuştu.
Ubeyşi, Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığının olaylara zamanında müdahale etmemesine ve gereken sorumluluğu almamasına anlam veremediklerini belirterek, Savunma Bakanlığına bağlı 444 Tugayı’nın da çatışmaları durduramadığını hatta bu tugayın “Rada” tarafında yer aldığı değerlendirmesinde bulundu.
“Belirli aralıklarla birbirleriyle anlaşmazlık yaşayan bu silahlı grupları Trablus’un dışına çıkmaya çağırıyoruz. Başkentte ağır silahların, tankların ve hatta hafif silahların dahi olmasını istemiyoruz.” ifadelerini kullanan Ubeyşi, Suheyrat Anlaşması’nda ağır silahların ve silahlı grupların Trablus’tan çıkarılması maddesinin yer aldığını hatırlattı.
Ubeyşi, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz siyasi aktivistler olarak herhangi bir tarafın yanında yer almıyoruz. Başkent Trablus’ta vatandaşların güvenlik ve istikrarını önemsiyoruz. Halkın güvenliği kırmızı çizgidir. Devletin silahlı güçleri veya yarı resmi güçler olsun hiç fark etmez, önemli olan vatandaşın güvenlik ve selametidir. Olaylarda ölenlerin arasında bir çocuk ve bir de yaşlı var. Bu kesinlikle kabul edilemez.”
“Uğursuz bir gündü”
Çatışmaların yaşandığı başkent Trablus’un Ayn Zara bölgesinde ikamet eden İbrahim ed-Degazi de o günü “uğursuz, kara ve tehlikeli bir gün” olarak niteledi.
“Biz de insanız, Allah’tan korkun! Kızım korkudan komodinin altına saklandı. Ülke müftüsünden Başbakan’a kadar akan kanın sorumluluğu kendilerindedir, Dibeybe neredesin?” diyen Libyalı vatandaş Degazi, “Başkentin ortasında böyle çatışmaların yaşanmasına bir anlam veremiyorum. Yetkililer bunun hesabını Allah katında verecekler.” ifadelerini kullandı.
Çatışan silahlı gruplara da seslenen Degazi, şunları söyledi:
“Derdiniz vatan ise ordu veya polise katılın biz size bütün kalbimizle destek verelim. Bu vatanımızın güvenliği ve istikrarı bizim için son derece önemli. Biz çatışmaların ortasında kaldık. Bu ilk değil son da olmayacak. Biz nereye gidelim, nereye sığınalım?
Ne olmuştu?
Libya’nın batısında faaliyet gösteren hükümete yakın “Rada” ve “Başkanlık Muhafızları” arasında henüz açıklanmayan bir sebeple başkent Trablus’un Ayn Zara, Firnac ve Zaviye ed-Dehmani bölgelerinde 21 Temmuz Perşembe gecesi çıkan çatışmalarda 3’ü sivil 16 kişi hayatını kaybetmiş, 52 kişi yaralanmıştı.
Olaylar nedeniyle Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, İçişleri Bakanı Halid Mazin’i görevden alarak yerine Yerel Yönetimler Bakanı Bedriddin ed-Tumi’yi getirmişti.