Prof. Dr. Turan, AA muhabirine, Türkiye’nin en kapsamlı Tatlı Su Balığı Müzesi’nin Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi bünyesinde 2012 yılında kurulduğunu söyledi.
Müzede 350’si tatlı su balığı olmak üzere 400’e yakın tür bulunduğunu belirten Turan, türlere ait yaklaşık 50 bin örneğin kavanozlarda yüzde 4 formaldehit içeren suda saklandığını, su bulanıklaştıkça değiştirildiğini, örnek balıkların bu şekilde 500 ila 1000 yıl bozulmadan korunabildiğini anlattı.
Turan, müzede tanımlanmış türlerin yanında çalışmaları devam eden türlerin de bulunduğunu, bilim dünyasına kazandırılması için çalışmaların devam ettiğini bildirdi.
Turan, biri yabancı 6 kişilik ekip arkadaşıyla Türkiye’nin bütün akarsularında çok kapsamlı örnekleme çalışması yürüttüklerini dile getirerek, ülke genelinde 16 alabalık türü, Turcichondrostama ve Paracapoeta sazan cinsleri ile bunlara ait 36 sazan türünü, ayrıca 5 çöpçü balığı türünü tanımlayarak literatüre kazandırdıklarını kaydetti.
Türk bilim adamlarının balık türleri üzerindeki araştırmalarının 1990’lı yıllarda başladığını, 2000’li yıllarda artış gösterdiğini aktaran Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye tatlı su balıkları yönünden çok zengin bir ülke. Avrupa’ya yakın bir zenginliği var ama Avrupa araştırmalarını çoktan bitirmiş. Türk bilim adamları 2006 yılından sonra daha çok bu araştırmaların içerisine girdi. Çok sayıda tür tanımladı. Sadece benim ve ekibim 57 tür tanımladı. Ayrıca 2 cins var içerisinde. Bizim tanımladığımız türler Türkiye’deki tatlı su balıklarının yüzde 14’ünü oluşturmaktadır.”
Turan, Türkiye’nin alabalıklar için bir merkez gibi olduğuna işaret ederek, “Çok sayıda tür var Türkiye’de. 2009’dan bu yana 16 tür biz tanımladık. 20. yüzyılda dünyanın hiçbir tarafında bu kadar alabalık türü tanımlanmadı. Anadolu’nun bakir olması dolayısıyla arkadaşlarımla bize nasip oldu. Halen tasnif etmediğimiz, incelemediğimiz türler var.” dedi.
“Erzurum ve Ağrı’da tanımladığımız türlerin nesli tehlike altında”
Alabalıkların en zengin bulunduğu bölgenin Doğu Karadeniz olduğunu kaydeden Turan, “Rize’deki akarsular ve Çoruh Nehri’nde. Fırat Nehri çok çeşitlilik ihtiva ediyor fakat Erzurum ve Ağrı’da tanımladığımız türlerin nesli tehlike altında. Bununla ilgili çalışma yapılması gerekiyor. Akdeniz Bölgesi çeşitlilik açısından zengin ama stok yoğunluğu bakımından Doğu Karadeniz kadar güçlü değil.” diye konuştu.
Prof. Dr. Turan, alabalık türlerinin korunması için çeşitli tedbirler alınması gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
“Bilinçsiz avlanma riskinin yanında yapılar da risk oluşturuyor. Akarsuların tamamını en az üç kez ekip halinde dolaştık. Daha önce ekip arkadaşlarımızla aralıklarla gittiğimiz derelerde balık miktarı ciddi seviyede azalmış ve yok olma tehlikesi olanlar vardı. Gelecekte alabalıklarda birkaç tür sadece bu müzede görülebilecek. Avlanmanın frenlenmesi, yapılardaki balık geçişlerinin uygun olup olmadığı kontrol edilmeli. Bunlar yapılırsa sıkıntı ortadan kalkar.”
Turan, müzenin Türk balıkçılığına ışık tuttuğunu vurgulayarak, Su Ürünleri Fakültesi içerisindeki müzenin ziyaretçilere açık olduğunu, yurt dışından da çok sayıda kişinin ziyaret ettiğini söyledi.
Turan, müzenin bilimsel anlamda öğretim görevlileri ve öğrenciler tarafından da araştırma ve inceleme merkezi olarak kullanıldığını sözlerine ekledi.