Uzmanlar, Lübnan’ın İsrail ile anlaşmasının iki taraf arasında son yıllarda gerçekleştirilen “en büyük atılım” olduğunu ancak yine de anlaşmanın kara sınırı konusunda bir çözüm içermediğini belirtiyor.
- 4 soruda Lübnan ve İsrail arasında imzalanması beklenen deniz sınırı anlaşması
İsrail’in Kariş Gaz Sahası’nın tamamı ile Kana Gaz Sahası’nın bir kısmını elde ederek önemli kazançlar sağladığına dikkati çeken uzmanlar, Tel Aviv’in bu şekilde sınır güvenliğini de temin ettiği görüşünde.
Lübnan’ın anlaşmayla “Hizbullah’a yönelik ABD yaptırımları dolayısıyla yurt dışındaki imajını düzeltebileceği” yorumu yapılırken, Kariş Gaz Sahası’nın 29. bölgesinin İsrail’e verilmesi ise Lübnan açısından olumsuz bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Bunun yanında Lübnan’ın ilk belirlenen deniz sınırını öteye taşıyarak, Kana Gaz Sahası’nın büyük bir bölümünü elde etme imkanı bulduğuna dikkat çekiliyor.
“Lübnan’ın elini zayıflatan hususlar var”
Lübnanlı gazeteci ve siyasi analist Munir er-Rabi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, anlaşmanın Lübnan için hem olumlu hem de olumsuz tarafları olduğunu belirtti.
Rabi, “Lübnan için bu anlaşmayla sınırın belirlenmesi; güvenliğin sağlanması açısından bölgesel ve uluslararası güçler üzerinde olumlu bir etki oluşturarak ülke ekonomisinde hareketlenme ve olumlu bir hava yaratabilir.” dedi.
Anlaşmanın ABD arabuluculuğunda gerçekleşmesinin Lübnan için olumsuz bir durum olduğunu söyleyen Rabi, Lübnan’ın deniz sınırını 29. hattan 23. hatta çekerek kayba uğradığını dile getirdi.
Rabi, “Lübnan, Total ve İsrail ile tazminat konusunda anlaşmadan Kana Gaz Sahası’nın 9. bölgesinde üretim yapamaz. Tüm bunlar Lübnan’ın elini zayıflatan hususlar.” şeklinde konuştu.
İsrail’in Kariş Gaz Sahası’nın yanı sıra Total’in Kana’dan çıkardığı doğal gazdan da tazminat elde edeceğini kaydeden Rabi, “Üçüncü ve en önemli nokta, İsrail’in arzuladığı istikrar ortamının sağlanması. İsrail için bir kayıp olduğunu düşünmüyorum.” ifadelerini kullandı.
“Lübnan için bu anlaşma bir başarı”
Yazar ve siyasi araştırmacı Mişel Ebu Necm ise ABD’nin 2012’de özel temsilcisi Frederic Hof aracılığıyla sunduğu teklife işaret ederek, “ABD’nin ısrar ettiği Hof çizimini iptal ederek deniz sınırını 23. hatta taşıyan Lübnan için bu anlaşma bir başarı.” değerlendirmesini yaptı.
Ebu Necm, “Lübnan, sınırın belirlenmesinde şamandıra noktasını tanımayarak, bu konuyu ertelemekle birlikte egemenlik haklarını korudu.” dedi.
Kana’dan çıkarılacak doğal gazdan İsrail’in pay almasına ilişkin ise Ebu Necm, şunları kaydetti:
“Ekonomik açıdan Lübnan’ın İsrail ile hiçbir alakası yok, zira bu tazminat Total’in kendi payından verilecek.”
Ebu Necm, İsrail’in istediklerinin bir kısmını elde ettiğini ancak bu durumun “Lübnan’ın egemenlik haklarını ve bölgedeki kazançlarını zedelemediğini” söyledi.
“Hibzullah için olumlu bir imaj”
Hizbullah’a yakınlığıyla bilinen siyasi analist Kasım Kasir, Hizbullah’ın “direniş” yoluyla müzakerelerde faydalı olduğunu söyledi.
“Anlaşma, Lübnan’ı ekonomik ve siyasi olarak rahatlatacak, Hizbullah’ın rolü gelecekte daha da artacak.” diyen Kasir, şu ifadeleri kullandı:
“Sınırın belirlenmesi, Hizbullah’ın bölgesel, uluslararası ve Lübnan’daki rolüne dair olumlu bir imaj sağlayacak. Cumhurbaşkanlığı konusunda anlaşmaya varılması, siyasi sistemin geleceğinin belirlenmesi, ekonomik ve siyasi reformların gözden geçirilmesi yoluyla da (Hizbullah) konumunu pekiştirecek.”
“Bu ticaret anlaşmasının en büyük kazananı İsrail”
Yazar ve siyasi analist Tony Pavlus ise “Yapılan şey deniz sınırını belirlemeden ziyade Uluslararası Adalet Divanı nezdinde uluslararası deniz hukukuna uygun olarak yapılan bir anlaşma.” şeklinde konuştu.
Lübnan’ın 29. hattan vazgeçmesiyle İsrail’in geniş bir alan elde ederek ekonomik kazanım sağladığını söyleyen Pavlus, “Bu ticaret anlaşmasının en büyük kazananı İsrail.” dedi.
Pavlus, İsrail’in anlaşmayla istikrar ve ekonomik refah elde etmenin yanı sıra Hizbullah ile çatışma riskinden de kurtulduğunu dile getirdi.
Pavlus “Lübnan’da ise bu anlaşmayla uluslararası toplumun meşruiyetini kazanan hükümet iktidarını korurken, Hizbullah üzerindeki baskılar da hafifleyecektir.” dedi.
İsrail ile Lübnan arasındaki deniz sınırı anlaşmazlığı
İsrail ile Lübnan arasında yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor. İki ülke de bu bölgenin kıta sahanlığında hak iddia ediyor.
İsrail, Lübnan hükümetinin lisanslama sürecine başladığı 5 bloktan üçünün İsrail kıta sahanlığı sınır bölgesinde yer aldığını öne sürüyor. Lübnan tarafı ise tartışmalı bölgenin 2 bin 290 kilometrekare olduğunu savunuyor.
ABD arabulucuğundaki dolaylı müzakereler, 5 Haziran 2022’de İsrail’in Kariş Gaz Sahası’ndan gaz arama ve çıkarma işlemlerini tamamladığını duyurmasıyla hız kazanmıştı.
İsrail ile Lübnan, aradan geçen 4 ayda inişli çıkışlı devam eden müzakereler sonucunda ABD’den nihai anlaşma taslağını teslim almıştı.
İsrail Başbakanı Yair Lapid, 11 Ekim’de, İsrail ile Lübnan’ın deniz sınırlarının çizilmesi konusunda anlaşmaya vardıklarını bildirmişti.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı da İsrail ile deniz sınırı çizimi müzakerelerinde arabulucu konumdaki ABD’nin gönderdiği nihai anlaşma tasarısında Lübnan’ın tüm haklarının korunduğunu açıklamıştı.
Lübnan Meclis Başkan Yardımcısı İlyas Ebu Saab, İsrail ile deniz sınırı anlaşmasının 26-27 Ekim’de Birleşmiş Milletler nezdinde imzalanabileceğini duyurmuştu.