Beyrut sokaklarında dolaşırken Türkçe konuştuğunuzu duyunca yanınıza gelip sizinle sohbet etmeye başlayan bir Ermeni ile her an karşılaşabilirsiniz.
Türkiye’den ayrılmalarının üzerinden bir asır geçmesine rağmen Türkçe konuşmayı sürdürenlerin yanı sıra, son dönemde televizyon dizilerinden kendi kendilerine Türkçe öğrenen Ermeniler de mevcut.
İşin en ilginç yanı ise hayatında hiç Türkiye’yi ziyaret etmemiş birçok Ermeninin bile Türkçeyi çok akıcı bir şekilde konuşabilmesi.
Çalıştığı otoparkta Türkçe türküler mırıldanıyor
Bunlardan biri de 48 yaşındaki Vartan Deirsarkisyan. Babası aslen Adana, annesi de aslen Gaziantepli olan Deirsarkisyan Lübnan’da doğup büyümüş ve Türkiye’yi hiç ziyaret etme fırsatı bulamamış.
Bununla birlikte otopark görevlisi olarak çalıştığı alışveriş merkezinde kendi kendine Türkçe türküler mırıldanırken rastlayabileceğiniz Deirsarkisyan, eve gittiğinde de genelde İbrahim Tatlıses şarkıları açıp uykuya dalana kadar onları dinlediğini söylüyor.
Lübnan’daki Ermenilerin en az yüzde 60 ila 70’i Türkçe biliyor
“İbrahim Tatlıses’i çok severim. (Onu dinlemeye) Yok demem.” diyen Deirsarkisyan, Türkiye’yi ziyaret etmek istediğini ancak vakit bulamadığını belirtti. Yeni neslin de televizyon yardımı ile Türkçeyi öğrendiğini kaydeden Deirsarkisyan, Lübnan’da yaşayan Ermenilerin en az yüzde 60 ila 70’inin Türkçe bildiğini aktardı.
“Türk yemeklerinden en çok Urfa ve Adana kebabını seviyorum”
En sevdiği şarkılardan biri olan “Bir Taş Attım Havaya”yı mırıldanan Deirsarkisyan, “Türkçe konuştuğumu duyan Lübnanlılar bazen ‘Bu hangi dil’ diye soruyorlar. Türkçe olduğunu, annem ve babamın Gaziantep ve Adanalı olduğunu söylüyorum ben de. Oralar da ‘geliysin, gidiysin’ şeklinde bir şive ile konuşurlar. Türk yemeklerinden en çok Urfa ve Adana kebabını seviyorum. ” dedi.
“Türkiye’yi de sevdim. İnsanlarını da sevdim”
Beyrut’un çoğunlukta Ermenilerin yaşadığı Burc Hammud Mahallesi’nde ikamet eden Adanalı 65 yaşındaki Ermen Çerkezyan da akıcı bir şekilde Türkçe konuşan Lübnanlı Ermenilerden biri.
Lübnan’da doğan ve ancak 45 yaşında Türkiye’yi ziyaret etme fırsatı bulan Çerkezyan, Adana’ya ilk ziyaretini şöyle anlattı:
“Çok sevdim. Türkiye’yi de sevdim. İnsanlarını da sevdim. Yemeklerini de sevdim. Kendilerinin servisini de sevdim. O kadar güzel hemşehri yeridir ki bana çok hürmet edildi.”
Adanalılara Lübnan’dan geldiğini ve aslen buralı olduğunu söylediğinde herkesin şaşırdığını belirten Çerkezyan, şöyle konuştu:
“Sonra ahbap olduk. Ellini uzattılar. ‘Sen de ben de Adanalıyız’ dediler. Ne kadar güzel Türkçe konuştuğumu söylediler. ‘Senin konuştuğun Türkçe eski Türkçe. Yeni Türkçe değil. Bunu nasıl öğrendin?’ dediler.”
“Benim elimde olsa (Türkiye ve Ermenistan arasında) barışı yaparım”
“Türkiye ile Ermenistan arasındaki yakınlaşma hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Çerkezyen şu yanıtı verdi:
“Tabii güzel olur. Ermeni çocukları biraz ileriye dönük düşünsünler. Bunun sonu yok. Hayat böyle gitmez. Hayatta daima barış olacak. Benim elimde olsa (Türkiye ve Ermenistan arasında) barışı yaparım. Memleketin ilerlemesini isterim. Benim çocuklarım ve torunlarım daha ileriye gitsin diye bu işi yaparım.”
En sevdiği şarkı “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar”
Çalışırken bile dilinden düşürmediği türkünün “Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar” şarkısı olduğunu söyleyen Çerkezyan, “Çok çok güzel bir şarkı. Bu şarkıyı rahmetli babam dinlerdi. Kanada’da olan annem de halen dinler. Daha önce çok daha fazla türkü dinlenirdi ama unuttuk.” diye konuştu.
Babasının sürekli evde türkü söylediğini, keman ve cümbüş çaldığını da hiç unutmadığını aktaran Çerkezyan, “Babam kafa dengi Adanalı birisiydi ve keyif insanıydı. Evde halfe (eğlence) olmadığı gün yoktu. Babam keman ve cümbüş çalardı. Babam tam bir Adanalıydı.” dedi.
“Biz küçükken annem hep Türk kanallarını açardı”
Annesi aslen İstanbullu, babası da aslen Diyarbakırlı olan 36 yaşındaki Arli Kaçaduryan hanım da Türkçeyi çok akıcı bir şekilde konuşanlardan.
Kendisi Lübnan doğumlu olan ve Beyrut’ta emlak danışmanlığı yapan Haçaduryan, “Biz küçükken annem hep Türk kanallarını, Türk dizilerini açardı. Onlara bakarak ben ve ağabeyim öyle öğrendik Türkçeyi ve şu ana kadar geldik.” dedi.
İstanbul’a ilk gidişini tebessüm ederek anımsayan Haçaduryan, “İlk başta biraz komikti. Ben ve ağabeyim sanki kendimizi bir diziye girmiş gibi hissediyorduk. Ondan sonra açıldık biraz biraz.” ifadelerini kullandı.
Lübnanlı Ermeni arkadaşlarıyla Türkçe konuşuyor
Evde pek Türkçe konuşmadıklarını ancak sürekli Türk televizyon kanallarını izlediklerini dile getiren Haçaduryan, şunları söyledi:
“Türkiye’ye gittiğimde ilk günler Türkçe için biraz zor oluyor, ondan sonra açılıyorum. ‘Türk müyüm değil miyim’ diye soruyorlar bana. Türkiye’den Lübnan’a gelen arkadaşlarım varsa onlarla tabii ki Türkçe konuşuyoruz. Birkaç (Lübnanlı Ermeni) arkadaşım var onlarla dizi izliyorum ve toplanınca hep Türkçe konuşuyoruz.”
Türk dizilerini çok seviyor
Dizileri sadece Türkçe izlediğini ve tamamını anladığını aktaran Haçaduryan, “Şimdi ‘Yargı’ dizisini çok severek izliyorum, en çok onu seviyorum şu an diyebilirim. Bazen ‘The Voice of Türkiye’yi açıyorum ve Türkçemi güncelliyorum.” dedi.
Haçaduryan, Lübnan’da yaşayan Ermenilerin çoğunun Türkçe bildiğini, aksanları farklı olsa da Türkçe konuştuklarını belirtti.
Lübnan’da 1934’ten beri nüfus sayımı yapılmadığı için ülkede yaşayan unsurların sayısı net olarak bilinmese de bu ülkedeki Ermeni nüfusunun 60 bin ile 100 bin arasında olduğu tahmin ediliyor
Lübnan iç savaşına son veren 1989’daki Taif Anlaşması’nda da Ermeniler, Lübnan’ın yedinci büyük ana topluluğu olarak kabul ediliyor.