Beyrut Limanı’nda 4 Ağustos 2020’de medyana gelen büyük patlamada 215 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı. Hayatını kaybedenlerin aileleri 24 aydır faillerin yargılanmasını ve adaletin yerini bulmasını bekliyor.
Patlamaya ilişkin soruşturma, olayın yaşandığı tarihten bu yana Lübnan’daki adli mercilerce yürütülüyor. Ancak dosyada adı geçen kişilerin Mecliste dokunulmazlıklarının bulunması veya arkalarındaki güçlü siyasi partilerin desteği nedeniyle ifade dahi vermiyor.
Mezhebe dayalı siyasi partilerin soruşturma sürecine müdahil olması, söz konusu dosyanın askıya alınmasına veya herhangi bir ilerleme kaydedilmemesine neden oluyor.
AA muhabiri, patlamanın yaşandığı günden bu yana yasal soruşturma sürecini, bu sürecin neden tıkandığını ve olası durumları inceledi.
Soruşturmayı yürüten yargıçlar, siyasileri ifadeye çağıramadı
Patlamanın ardından olaya ilişkin soruşturmayı yürütmek üzere 13 Ağustos 2020’de yargıç Fadi Savvan görevlendirildi.
Savvan, yaptığı çalışmaların ardından 10 Aralık 2020’de eski Başbakan Hassan Diyab’ın yanı sıra eski Maliye Bakanı Ali Hasan Halil, eski Bayındırlık ve Ulaştırma bakanları Gazi Zuaytir ile Yusuf Finyanus’u “yüzlerce kişinin yaşamını yitirmesine ve yaralanmasına yol açan olayda ihmali ve kusuru bulunmakla” suçladı.
Ancak bu suçlama ülkede tartışmalara neden oldu ve süreç yargıç Savvan’ın görevine son verilmesiyle sonuçlandı.
Lübnan Yüksek Yargı Konseyi, 20 Şubat 2021’de Savvan’ın yerine yargıç Tarık el-Bitar’ı atadı.
Bitar da tıpkı Savvan gibi siyasilere yönelik kararlarından sonra hedef haline geldi.
Hristiyan hukukçu Bitar, soruşturmayı yürütmek üzere görevlendirildiği ilk aylarda düşük profilli birçok kişinin serbest bırakılmasına karar verdi.
Bitar, soruşturma kapsamında 2 Temmuz 2021’de halihazırda milletvekili olan eski Maliye Bakanı Ali Hasan Halil, eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Gazi Zuaytir ile eski İçişleri Bakanı Nihad Meşnuk’un milletvekili dokunulmazlığının kaldırılmasını talep etti. Lübnanlı hakim, daha sonra Halil, Zuaytir, Meşnuk ve eski Başbakan Diyab’ın ifadeye çağrılması kararında ısrar etti.
Bitar’ın Temmuz 2021’den itibaren eski Başbakan Diyab’ın da aralarında bulunduğu bazı siyasileri ifadeye çağırması ve 3 eski bakanın dokunulmazlığının kaldırılması talebiyle Meclise başvurması ülkede tartışma konusu oldu.
Eylül 2021’de Hristiyan eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Yusuf Finyanus hakkında, 12 Ekim’de de Şii Emel Hareketi Milletvekili Ali Hasan Halil hakkında gözaltı kararı çıkaran Bitar, Şiilerin ve Hristiyan Marada Partisi’nin hedef tahtası haline geldi.
Soruşturma Şii-Hristiyan çatışmasına neden oldu
Lübnan Cumhuriyet Savcısı Gassan Uveydat, yargıç Bitar’dan Hizbullah’ın kendisini tehdit ettiğine dair iddialar hakkında bir rapor hazırlamasını istedi.
Eski İçişleri Bakanı Maşnuk, 27 Eylül 2021’de Bitar’ın görevden alınması talebiyle dava açtı.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, 11 Ekim 2021’de televizyonda yaptığı konuşmada, “Beyrut Limanı patlaması davasını araştıran hakimin siyasi hedefleri var.” diyerek Bitar’ı yeniden hedef gösterdi.
Yargıç Bitar’ın Hizbullah ve müttefiki siyasileri ısrarla ifadeye çağırmak istemesi, ülkede silahlı çatışmaların yaşanmasına yol açtı.
Şii Hizbullah ve Emel Hareketi destekçileri, Bitar’ın yerine bir başkasının atanması talebiyle 14 Ekim 2021’de Beyrut Adalet Sarayı’na yürüdü. Göstericiler Adalet Sarayı yakınındaki Et-Tayyuna bölgesine geldikleri sırada kalabalığa ateş açıldı, olayda 6 kişi öldü, 32 kişi yaralandı.
Saldırıda ölen ya da yaralananların tümü Hizbullah ve Emel Hareketi mensupları idi. Her iki parti saldırıdan ezeli rakipleri Hristiyan Lübnan Güçleri Partisi’nin lideri Semir Caca’yı sorumlu tuttu.
Caca ise saldırıyla ilgili tüm iddiaları reddetti ve savcıya ifade vermek için de “Nasrallah mahkemeye giderse ben de giderim.” şartını koydu.
Böylece liman soruşturmasında silahların konuşması üzerine Lübnanlılar arasında “yeniden geçmişte yaşanan 15 yıllık iç çatışma yaşanır mı?” endişesi oluştu.
Yargıç Bitar: “Kimse beni soruşturmadan alıkoyamaz”
Patlamanın 2. yılına günler kalan 2 Ağustos’ta Lübnan’daki “El Nida Vatan” gazetesine kısa bir demeç veren Bitar, soruşturmanın akıbeti hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Adli sürecin akamete uğraması ve ilerleme kaydedilmemesi için hakkında sürekli davalar açıldığını ve bunların hepsinin siyasi hedeflerinin bulunduğunu hatırlatan Bitar, “Hiç kimse benden kurtulamaz ya da beni aşağıya çekemez.” dedi.
İddiaların aksine hiçbir siyasi parti veya güvenlik kurumlarıyla bağlantısının olmadığını belirten Bitar, “Bana siyasi bağlantım olduğunu söyleyenlere meydan okuyorum.” ifadesini kullandı.
Soruşturmanın sonuçlanması için bedel ödemeye hazır olduğunu vurgulayan Bitar, soruşturmanın ileride daha zor bir süreçten geçeceği uyarısında bulundu.
Patlama soruşturması ABD mahkemelerine taşındı
Patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları, Beyrut Limanı’na patlayıcı madde getirdikleri iddiasıyla ABD-Norveç firması aleyhine 250 milyon dolarlık tazminat davası açtı.
İsviçreli sivil toplum kuruluşu “Accountability Now”, 13 Temmuz’da yaptığı açıklamada, ABD ve Norveç’in ortak firması olan TGS’ye karşı ABD’nin Texas Mahkemesi’nde dava açıldığını belirtti.
TGS’ye ait geminin 2 bin 750 ton amonyum nitratı Beyrut Limanı’na taşıdığı iddia ediliyor.
BM’den “uluslararası soruşturma açılması” çağrısı
Lübnan’daki devlet kurumları üzerinde siyasi partilerin nüfuzunun çok fazla olması nedeniyle ülkede daha önce de birçok önemli suikast ve patlama soruşturması herhangi bir sonuca varılmadan rafa kaldırıldı.
Bu tecrübeden yola çıkarak Birlemiş Milletler (BM), 2005’te suikastla öldürülen eski Başbakan Refik Hariri olayının aydınlatılması için Hollanda’da Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi kurdu.
BM, dün yaptığı açıklamada, Beyrut Limanı’ndaki büyük patlama hakkında uluslararası inceleme başlatılması gerektiğini hatırlattı.
BM uzmanlarından yapılan yazılı açıklamada, bu olayın nükleer olmayan en büyük patlamalardan biri olduğu vurgulanarak, “Patlamanın neden meydana geldiğini öğrenmek için şimdiye kadar hiçbir şey yapılmadı. Uluslararası incelemenin gecikme olmaksızın başlatılması çağrısında bulunuyoruz.” ifadesi kullanıldı.