Lübnan’da mali kriz nedeniyle 2019’da başlayan protestoların ardından, döviz hesaplarından haftalık 200-300 dolar çekebilme limiti getiren bankalar, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını başlayınca söz konusu hesaplardaki mevduatların çekilmesini tamamıyla durdurdu ve Lübnan lirasına da limit koydu.
Ekonomik kriz nedeniyle likidite sorunu yaşayan Lübnan bankaları, sermayenin yurt dışına çıkışının önüne geçme gerekçesiyle halkın mevduatını yaklaşık bir buçuk yıldır alıkoymuşken, milyarlarca doların ülkedeki yöneticiler tarafından yurt dışına transfer edildiği iddiaları kamuoyunda büyük kızgınlık yaratıyor.
Lübnanlı ekonomistler, AA muhabirine yaptıkları açıklamalarda, ülkede faaliyet gösteren bankaların, müşterilerine ait paraları Merkez Bankasına verdiğini ve Merkez Bankasının da bu mevduatları, borçlarını ödemekten aciz olan devlete borç olarak sunduğunu ifade etti.
Ülkede aynı anda 3 ayrı kur işliyor
Lübnan’daki Mevduat Sahipleri Birliği kurucu üyesi avukat Diyna Ebu Zur, ülkedeki ekonomik krizin 17 Ekim 2019’daki kitlesel protestolarla gün yüzüne çıktığına işaret ederek, “Lübnan’da faaliyet gösteren bankalar, dövizin olmaması nedeniyle krize girdi ve bu nedenle dolar hesaplarındaki mevduatları ödeyemez hale geldi.” dedi.
Bankaların durumu idare etmek üzere döviz mevduat hesaplarına kısıtlamalar getirdiğini ve söz konusu kısıtlamaların, Lübnan lirası hesaplarını da kapsayacak şekilde aşamalı olarak genişletildiğini belirten Ebu Zur, Merkez Bankası Başkanı Riyad Selame’nin hükümet ile yürüttüğü para politikaları sonucunda halihazırda halkın Lübnan lirası hesaplarından bile paralarını çekemeyecek duruma geldiğini söyledi.
Halkın döviz ve yerel para birimiyle olan hesaplarındaki mevduatlarına ulaşamamasının hiçbir yasal dayanağı olmadığını kaydeden Ebu Zur, “Ülkede şu anda 3 ayrı kur işliyor. Biri Merkez Bankasının 1500 olarak belirlediği resmi kur, bankaların (3900) belirlediği bir kur ve karaborsada (9300) işlem gören bir kur var. Dolayısıyla bankalardan çekilen mevduatlar bile farklı kurlar nedeniyle ciddi kesintilere maruz kalıyor.” diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanı hakkındaki soruşturma
Lübnan Merkez Bankası Başkanı Selame’nin yurt dışına para havale ettiği için İsviçre’de hakkında soruşturma açıldığına değinen Ebu Zur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Selame’nin yurt dışına para havale ettiği yeni değil. Devrim (17 Ekim 2019 gösterileri) başlamadan hemen önce de yurt dışına ciddi havalelerin olduğuna dair raporlar söz konusu. Halihazırda yaşadığımız durumu bildiklerinden dolayı sanki bir tür para kaçırma operasyonu yapıldı. Şu anda Merkez Bankası Başkanı Selame’nin kendi adına ve yakınlarının adına yurt dışındaki bankalara 400 milyon dolar havale ettiği konuşuluyor. İşte bu, hesabı sorulması gereken bir zulüm. Örneğin yurt dışında eğitim gören öğrencilere döviz havale edilmesi için Meclisten yasa çıkmasına rağmen bankalar, öğrenci yakınlarının havalelerini gerçekleştirmiyor.”
Lübnan’da Mezkez Bankası Başkanı Selame ve havalelerini gerçekleştiren diğer büyük mevduat sahiplerinin siyasi kesimler tarafından korunabildiğine işaret eden Ebu Zur, Lübnan yargısının mevduat sahiplerinin haklarını savunması için üzerine düşeni yapması gerektiğini aksi takdirde İsviçre’nin açtığı soruşturma gibi uluslararası yargının devreye girebileceğini vurguladı.
Ebu Zur, bu durumda da Lübnan’da yargıya olan güvensizliğin vahametinin ortaya çıkacağını belirterek, “Her şeye rağmen Lübnan yargısında, mevduat sahipleri ve yurt dışındaki öğrencilere havale konusunda kararlı bazı yargıçlar var. Bunların daha da artmasından umutluyuz.” dedi.
Lübnan’daki bankaların bu süre zarfında müşterilerine yasal olmayan birtakım kesintiler uygulamaya başladığını da kaydeden Ebu Zur, hiçbir gerekçesi olmadan bankaların müşterilerine uyguladığı bu kesintilere karşı gösterdikleri tepkilerin sonuç verdiğini ve söz konusu uygulamaların son bulduğunu aktardı.
Aslında Lübnan’daki bankacılık sektörünün, gücünü milyonlarca Lübnanlı gurbetçinin yurt dışından havale ettiği dövizlerden aldığının altını çizen Ebu Zur, şunları kaydetti:
“Lübnanlılar, yapıları gereği yurt dışından paralarını ülkelerine havale ediyorlar, gurbette çalışarak kazandıkları parayı Lübnan’daki bankalarda tutuyorlar. Ancak bankalar bu paraları bilinçsizce kullandı. Bankalar, gurbetçilerin dövizlerini Merkez Bankasına verdi ve Merkez Bankası da bunları devlete borç olarak verdi. Dolayısıyla Lübnanlı gurbetçilerin paraları kayboldu. Şu anda herkes birbirini suçlamaya kalkışıyor. Sorumluluk şu 3 kesim üzerinde: Bankalar, Merkez Bankasına verdiği paraları biliyordu. Merkez Bankası da devlete veriyor ve devlet de borçlarını ödemekten aciz.”
“Maalesef mevduatlar şu anda rakamlardan ibaret”
Lübnanlı ekonomist Mehasin Mursil de Merkez Bankası Başkanı Selame’ye yönelik İsviçre yargısının açtığı soruşturmaya işaret ederek, “Lübnan’daki bankaların hesaplarında yaşanan hareketliliği denetleyen herhangi bir mekanizma yok. Dolayısıyla İsviçre’nin başlattığı soruşturma, Merkez Bankası Başkanı Selame, kardeşi veya yardımcısının kara para aklama olaylarına karıştığına dair şüphelere yönelik bir adım. Yargıdan çıkacak sonuçları bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Sızdırılan bilgilere göre Merkez Bankasından Lübnan’daki diğer bazı ticari bankalara ve oradan da İsviçre’ye havale yapıldığına dikkati çeken Mursil, İsviçre’nin de kara para aklama konusunda bu tür adımları atmakla yükümlü olduğunu söyledi.
“Lübnan’daki yöneticiler 10 milyar dolar civarında para transferi gerçekleştirdi”
Lübnan’daki yöneticilerden, 17 Ekim 2019’dan sonra yurt dışına 10 milyar dolar civarında para transferi gerçekleştirdiğini aktaran Mursil, Lübnan bankalarındaki mevduat rakamlarına ilişkin ise şunları kaydetti:
“Lübnan’daki döviz mevduatları, Ağustos 2019’da 176 milyar dolardı. Merkez Bankası Başkanı Selame, 17 Ekim 2019 gösterilerinden sonra Meclis’teki Maliye Komitesine verdiği bilgilendirmede, bu rakamı 126 milyar dolar olarak açıkladı, Temmuz 2020’de ise 114 milyar 900 milyon dolara geriledi.”
Lübnan’da Şubat 2020’den beri mevduatlarından dolar çekmenin tümüyle askıya alındığını hatırlatan Mursil, “Tüm Lübnanlıların döviz mevduatlarına getirilen kısıtlamanın üzerinden bir yıl geçti. Bu mevduatların kullanımında yanlış davranıldı. Bankalar, söz konusu mevduatları Merkez Bankasının hizmetine sundu ve bu meblağdan şu anda geriye 17 milyar 500 milyon dolar kalmış durumda. Tabi açıklanan resmi rakamlar gerçekse.” dedi.
Bankacılık sektörünün, müşterilerin mevduatlarına sahip çıkamadığını savunan Mursil, bu nedenle Lübnanlıların halihazırda Merkez Bankasının hesaplarının incelenmesini talep ettiğini belirtti.
Mursil, “Lübnanlılar, bu paraların nereye gittiğini ve nerede kullanıldığını öğrenmek istiyor. Maalesef mevduatlar şu anda rakamlardan ibaret.” diye konuştu.
Yurt dışında eğitim gören 30 bin Lübnanlı öğrenci, ailelerinden havale alamıyor
Yurt dışında eğitim alan Lübnanlı öğrencilerden Uluslararası Lübnan Gençlik Birliği Başkanı Domenik Karkaş ise halihazırda yurt dışında eğitim gören 30 bine yakın Lübnanlı öğrencinin ülkedeki ekonomik kriz ve bankaların döviz havalelerine getirdiği kısıtlamalardan ötürü ciddi sıkıntı çektiğini söyledi.
Ekonomik krize karşı protestoların başladığı 17 Ekim 2019’dan beri Lübnanlı ailelerin, yurt dışında okuyan çocuklarına dolar göndermede sorun yaşadığını anlatan Karkaş, öğrencilerin eğitimlerinin etkilenememesi için Meclisin “öğrenci doları” olarak bilinen yeni bir yasa çıkardığını ancak uygulamaya geçilmediğini ifade etti.
Lübnanlı bazı öğrencilerin geçen yıldan beri eğitim harçlarını ödeyemediğini ve bulunduğu ülkede bir yıl eğitimine ara vererek çalışmaya başladığını anlatan Karkaş, Lübnanlı öğrencilere ciddi kolaylıklar sağlayan Fransa’da öğrencilerin evlerinin kirasını ödeyemeyecek dereceye ulaştığını belirtti.
Öğrencilerin Lübnan’dan bir hedef için ayrıldıklarını ve hedeflerine ulaşmak için direneceklerini aktaran Karkaş, öğrencilerin aileleri tarafından bir yıldan beri belli aralıklarla düzenlenen gösterilerin Merkez Bankası üzerinde bir baskı oluşturduğu ve havalelerin gerçekleşmesi için Merkez Bankasından bir genelge yayımlandığını kaydetti.
Karkaş, “Aslında Meclisten çıkan yasa gereği, Merkez Bankasının genelgesine ihtiyaç duyulmadan resmi kur üzerinden öğrencilere havalenin gerçekleşmesi gerekiyor. Ama şu anda kadar 30 bin öğrenci arasında havaleyi alabilenlerin sayısı 100’ü bulmuyor.” dedi.
Yurt dışında tıp ve mühendislik gibi önemli alanlarda eğitim gören çok sayıda Lübnanlı öğrenci bulunduğuna işaret eden Karkaş, Lübnan’ın geleceği olan bu gençler için devletin üstüne düşen görevi yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Lübnan’daki ekonomik ve siyasi durum
Beyrut Limanı’nda Ağustos 2020’de meydana gelen büyük patlama, uzun süredir yüksek kamu borcu ve işsizlikle boğuşan Lübnan’da ekonomik sıkıntıları büyütürken yeni bir hükümet krizi de doğurdu.
Başbakan Hassan Diyab hükümeti, patlama sonrası gelen tepkiler üzerine 10 Ağustos 2020’de istifa etti, ancak siyasi gruplar arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ülkede aylardır yeni hükümet kurulamadı.
Siyasi güçler ile yöneticileri ülkedeki ekonomik krizin nedeni olarak gören halk, uzun yıllardır iktidarı paylaşan mezhepsel siyasi partilerin yer almadığı, teknokratlardan oluşan küçültülmüş bir hükümetin kurulmasını talep ediyor.