Paris’in Hint-Pasifik’te varoluşu için kritik önemdeki Fransa Denizaşırı Bölgeler Topluluğu üyesi Yeni Kaledonya’da bağımsızlık ve egemenlik taleplerine kulaklarını tıkayan Emmanuel Macron, ardından Vanuatu’ya geçerek bağımsız Pasifik ada devletlerinden birini ziyaret eden ilk Fransa Cumhurbaşkanı oldu.
ABD-Çin nüfuz rekabetine sahne olan Hint-Pasifik’e Fransız alternatifi sunmaya çalışan Macron, Vanuatu’da şöyle konuştu:
Arka planda, Güney Çin Denizi’ndeki tartışmalı hak iddialarının kapsamını genişleten Çin, geçen yıl Solomon Adaları’yla gizli güvenlik anlaşması imzalayarak Güney Pasifik’teki etkisini genişletti. 2. Dünya Savaşı’ndan beri Güney Pasifik’teki baskın askeri güç ABD ise yeni yardım paketleri sundu, yeni büyükelçilikler açtı, Papua Yeni Gine’yle savunma anlaşması gibi paktlar imzaladı.
“Büyük güçlerin Pasifik’teki emelleri konusunda uyarıda bulunmak, bana serbest, çünkü burada Vanuatu’daki sömürgeci geçmişimizi tanıyoruz” mesajını veren Macron, 1980’de bağımsızlığını kazanana dek Fransa-Britanya sömürgesi olan Vanuatu’nun ‘zenginliği ele geçirme ve halkı sömürmeye dayanan sömürgeci tarihin acısını çektiğini’ dile getirdi.
Fransa lideri, Vanuatu’nun yerli halkının plantasyonlarda çalıştırılmak için kaçırılıp satılması dahil maruz kaldığı sömürgeleştirmenin, ‘Afrika veya Asya’nın başka yerlerinde dayatılanlar kadar acımasız’ olduğunu söyleyerek ekledi:
9 milyon kilometrekareye yayılan MEB
Macron’un daha önce Çin ve Hindistan liderlerine de ilettiği üzere bölgede ‘dengeleyici güç’ olarak önemini yeniden öne çıkarmaya çalıştığı Fransa’nın Asya-Pasifik’te Yeni Kaledonya ve Fransız Polinezyası dahil 7 denizaşırı bölgesi, bu bölgelerde 1.6 milyon vatandaşı ve 9 milyon kilometrekareye yayılan münhasır ekonomik bölgesi (MEB) var.
Güney Pasifik turunun ilk durağı Yeni Kaledonya’da bağımsızlık yanlısı Kanak halkının görüşme boykotuna uğrayan Macron, özerk bölgede 2018, 2020 ve 2021’de düzenlenen referandumlarda bağımsızlığın reddedildiğini hatırlattı. Ancak sürece Fransız müdahalesi ve üçüncüsünün Kanak boykotu yüzünden yüzde 44 katılımda kalması gibi birçok sebepten referandum süreci tartışmalı.
Yeni Kaledonya’da Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (FLNKS) ‘Pasifik bölgesindeki diğer devletler gibi tam bağımsız ve egemen devlet olma’ ısrarının gölgesinde konuşan Macron, burayı bırakıp gidemeyecekleri mesajını verdi:
“Hint-Pasifik stratejimiz diplomatik ve askeri angajmana dayanıyor. Hint-Pasifik’teki projeksiyonumuz için bu bölgenin öneminin göstergesi olan Yeni Kaledonya Silahlı Kuvvetleri’ne (FANC), 1600 askere ilaveten 200 asker daha gönderecek ve 150 milyon euro tahsis edeceğiz.”
Macron, askeri programlar yasa tasarısı kapsamında, ‘Fransa’nın Yeni Kaledonya’ya askeri teçhizat ve insan gücü yatırımı yapmayı planladığını ve gelecek 5 yıl içinde bölgenin kalkınmasına 200 milyon euro tahsis edeceğini’ sözlerine ekledi.
NATO’nun GSYİH’nin yüzde 2’si kadar askeri harcama hedefiyle uyumlu tasarı, Fransa’nın yıllık savunma bütçesinin 2023’te toplam 45 milyar euronun biraz üzerinde olmasını, buna 2027’ye kadar her yıl yaklaşık 3 milyar euro ve 2028’den itibaren yıllık 4.3 milyar euro eklenmesini öngörüyor.
Macron’un Pasifik’teki derdi öncelikle ABD’yle. 2021’de Britanya ve ABD ile birlikte AUKUS üçlü güvenlik paktını kurma uğruna Fransa’dan dizel motorlu denizaltı filosu alma anlaşmasını çöpe atan Avustralya’nın ABD ile Britanya’dan nükleer enerjili denizaltı alma anlaşması yapması, Paris’i, Pasifik stratejisini yeniden oluşturmak zorunda bıraktı.
Nitekim Vanuatu’dan Papua Yeni Gine’ye geçen ve Fransa’ya dönerken Sri Lanka’ya da uğrayacak olan Macron’un turu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Savunma Bakanı Lloyd Austin’in Pasifik turuyla aynı zamana denk geldi.
Tonga ve Yeni Zelanda’yı ziyaret eden Blinken, bugün Austin ile birlikte Avustralya’ya çıkarma yapacak. Öncesinde bugün Papua Yeni Gine’ye giden Pentagon şefi, savunma anlaşması uyarınca ABD Sahil Güvenlik gemisi konuşlandırma açıklaması yaptı.