Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda rakibinin ‘aşırı sağcı’ olması gerekçesiyle ana akım cumhurbaşkanının halkın protestolarına rağmen koltukta kalması döngüsünün tekrarlanmasının ardından, sıra geldi parlamento seçimlerine.
İş işten geçtikten sonra, solcu partiler hazirandaki genel seçimler için ittifak anlaşmasına vardı. Hedef, ‘zenginlerin cumhurbaşkanı’ lakaplı neoliberal Emmanuel Macron’un emekçilerle emeklilerin kazanılmış haklarını biçme planını ikinci döneminde hayata geçirmesini parlamentoda engellemek.
Eskiden Fransa’nın iki büyük partisinden biriyken son seçimlerde siyaset sahnesinden silinen Sosyalist Parti (PS), Yeşiller, Komünist Parti (PCF) cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oylarını artırarak üçüncü gelen Jean-Luc Melenchon’un liderliğindeki Boyun Eğmeyen Fransa’nın (LFI) kanatları altında ittifak anlaşması kotardı.
PS ile LFI’nın ortak açıklamasında “Emmanuel Macron’un adaletsiz ve acımasız politikalarını ilerletmesini durdurmak ve aşırı sağı yenmek için milletvekili çoğunluğunu elde etmek istiyoruz” denildi.
Gelgelelim ittifakın hayata geçebilmesi için anlaşmanın Sosyalist Parti Ulusal Konseyi’nin onayını alması gerekiyor. Parti liderliğine yakın kaynaklar, bugün yapılacak oylamanın olumlu sonuçlanmasının çantada keklik olmadığı uyarısını yaptı.
PCF lideri Fabien Roussel ise “Solda hiç kimse tek başına kazanamaz. Yeni ittifakın Fransız halkı, işçiler ve bizden birleşmemizi isteyen gençler arasındaki muazzam umudu tırısa kaldırması lazım” dedi.
Nisandaki cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turuna kalmayı az farkla kaçıran Melenchon, Macron’un kazanmasının ardından seçmenlere “Beni başbakan seçin, sol partilere meclis çoğunluğu verin ki, Macron’un emeklilik yaşını 62’den 65’e çıkarma planı dahil emekçi aleyhine reform programını durdurabilelim” çağrısını yapmıştı.
Bu gerçekleşirse, en az 20 yıldır ilk kez zıt siyasi kutuplardan cumhurbaşkanı ile başbakan ‘birlikte yaşamak’ (kohabitasyon) ve ülkeyi birlikte yönetmek zorunda kalacak. Siyasi gözlemciler böyle bir senaryonun olası olmadığı görüşünde.
Fransa’daki yarı başkanlık sistemi, devlet başkanı ile parlamento çoğunluğunun başının birbirine zıt cepheden olmasına imkan verirken, bu durumda ‘kurumsal anlamda birlikte yaşayabilmek’ olarak tanımlanabilecek kohabitasyon gerekiyor.
Yakın geçmişte Sosyalist Partili Cumhurbaşkanı François Mitterand, merkez sağcı Başbakanlar Jacques Chirac ve Edouard Balladur, ardından Cumhurbaşkanı Chirac, Sosyalist Partili Başbakan Lionel Jospin ile ülkeyi birlikte yönetmek zorunda kaldı.
1997-2002 arasındaki Chirac-Jospin dönemi, kavga gürültü eşliğinde en uzun süreli kohabitasyon olarak tarihe geçti.