Kimya ihracatının yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturan madeni yağ ihracatı büyüme ivmesini koruyor.
Savaş sonrası Rusya’ya uygulanan ambargodan dolayı alternatif arayan ülkelerin Türkiye’ye dönmesiyle Türkiye, madeni yağ sektöründe hem üretim hem de ihracatta dünyada 16. sıraya yükseldi.
Kimya içerisinde yer alan Madeni Yağlar ve Mineral Yakıtlar Sektörü ihracatı, 2022 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 74 artışla 9,9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sektör, geçen yıl 128 ülkeye ve 120 serbest bölgeye ihracat gerçekleştirdi.
Mustafa Aktaş, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, ocak-şubat döneminde sektörün ihracat artışının sürdüğünü belirterek, yılın ilk iki ayında madeni yağ piyasasının geçen yılın verilerini geçtiğini ifade etti.
Uluslararası firmalara fason üretim yapan birçok yerli firmanın olduğunu belirten Aktaş, “Artık uçak yağını üretebilecek madeni yağ tesislerimiz var. Yani bizler madeni yağ konusunda ne Avrupa’nın ne de Amerika’nın gerisindeyiz. Şu anda iyi bir konumda olduğumuzu söyleyebilirim.” dedi.
Aktaş, bu yıl Rusya’ya madeni yağ ihracatının artacağını gözlemlediklerini belirterek, “Bu doğrultuda 2023 yılında Orta Doğu ve Türk Cumhuriyetleri’ne ihracatımızda da artış olacaktır. ABD ve Güney Amerika ülkelerinin ise sektörün yeni ihracat rotaları olacağını vurgulayabilirim.” diye konuştu.
“2023’ü yatırımların artacağı bir yıl olacağını öngörüyoruz”
Rusya-Ukrayna savaşı sonrası, Rusya’ya uygulanan ambargolardan sonra alternatif arayışına giren ülkelerin, tercihlerinin başında Türkiye’nin geldiğini dile getiren Aktaş, geçen yıl Rusya’nın etkisiyle yüzde 50’nin üzerinde bir ihracat artışı yakaladıklarını, bu yıl geçen yıla oranla yüzde 15 büyüme beklediklerini kaydetti.
Aktaş, “2023 yılında 2022 yılının üzerinde bir ihracata ulaşmayı hedefliyoruz. Özellikle son yıllarda devletimizin imalat ve sanayiye vermiş olduğu yatırım-teşvik paketleri de yeni yatırımların önünün açılmasını ve kapasite artırımını destekliyor. Bu sebeple 2023’ü yatırımların artacağı bir yıl olacağını öngörüyoruz. Bu yatırımların da ihracata yansımaları olacaktır. ” değerlendirmesinde bulundu.
Türk iş insanları ve Türk sanayicisinin ihracatın peşinden koşarak ülke ekonomisine katkı vermeye devam edeceğini aktaran Aktaş, “İhracatta iyi bir noktaya geldik ama ihracatımızı daha da ileriye taşımak için finansman desteğini her zaman bekliyoruz. Finansa erişim bizim için çok önemli. Özellikle ihracatçının girdi maliyetleri üretimin artırılmasını direkt etkiliyor.
Bunların başında da enerji fiyatları bulunuyor. Sektör olarak katma değerli ürün geliştirmenin peşinden koşmamız gerektiğinin bilinciyle hareket edeceğiz. İhracatımızı artırmak önemli ama değişen dünya pazarlarına uyum sağlamak istiyorsak katma değerli ürün ihraç etmenin peşinde olmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Madeni yağlarda ithal ürünlere vergi talebi
Piyasayı desteklemek amacıyla madeni yağ ithalatına yüzde 15-20 vergi getirilmesi talebinde bulunan Aktaş, ithalatla ilgili ek vergiler ve önlemlerin getirildiğinde yerli ürünlerin katma değerinin daha fazla olacağına işaret etti.
Aktaş, her satılan ürünün kilogramından katkı payı verdiklerini belirterek, “EPDK, lisanslı firmalardan yıllık satıştan ücret alıyor, aynı zamanda üretilen madeni yağlara TSE alma zorunluluğu var. Oysa ithal edilen madeni yağlarda EPDK’ya katkı payı ödemesi ve TSE alma zorunluluğu yok.
Haksız rekabetin ortadan kaldırılması gerekiyor. İthal ürünlere de bu tür yükümlülükler getirilsin. Birçok ülke gümrük vergileri vs. ile yerli üreticisini koruyor. Devlet, yerli üreticiyi destekler, gerekli düzenlemeleri yaparsa ihracatta büyümeler yüzde 60’lara varır. Çünkü global firmalar çok agresif olarak geliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Sektörün en büyük sorununun haksız rekabet olduğunun altını çizen Aktaş, kredi noktasında finansmana ulaşım kolaylığı sağlanması, doğru ve sorunsuz çalışan firmalarla diğer firmaların ayırt edilmesinin sektörün büyümesi için çok önemli olduğunu dile getirdi.
“İHA ve SİHA’larda da yerli madeni yağın kullanımı artıyor”
Savunma sanayisinde, İHA ve SİHA’larda da yerli madeni yağın kullanımının arttığını dile getiren Aktaş, yerlileşme, millileşme safhasında sektörün öneminin farkına varıldığını dile getirdi.
Aktaş, “Türkiye; AR-GE ve ÜR-GE’lerle birlikte global teknolojiyi yakaladı. Savunma sanayisindeki yerlileşme kapsamında biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. İnsansız hava araçları, helikopter ve yeni üretilen silahların yağlarıyla ilgili tamamlanmış projelerimiz var.
Ama aynı zamanda devam eden projeler de bulunuyor. Yurt içinde bu yağları üretmek suretiyle cari denge üzerinde de olumlu bir etki yapıyoruz. Şu an uluslararası standartlarda üretim yapabiliyoruz.” dedi.