Son olarak 2010’da Portekiz’in başkenti Lizbon’daki zirvede stratejik konsept belirleyen NATO, geçen 12 yılın ardından yeni güvenlik tehditleri ve Rusya-Ukrayna savaşıyla başlayan küresel krizin baskısı altında, gelecek hafta “Madrid Stratejik Konsepti” adıyla yeni yol haritasını açıklayacak.
İspanya’nın önemli üniversitelerinden İşletme ve Yönetim Yüksek Okulunun (Esade) Jeopolitika ve Küresel Ekonomi Merkezi Direktörü Angel Sanz, Madrid’deki NATO Zirvesi’nin öne çıkacak konularını değerlendirdi.
NATO’nun Ukrayna’ya yardımları ve Rusya’nın yeniden tanımlanması
NATO için “özel” olacak zirvede, üye 30 ülkenin liderlerinin üzerinde en çok tartışacakları konunun Rusya-Ukrayna savaşı olacağını vurgulayan Sanz, “NATO, Ukrayna’ya verdiği desteğe olduğu gibi devam etme ya da daha fazla silah ve para yardımıyla genişletmeye karar verecek ama burada ülkelerin farklı görüşleri ve çıkarları var.” dedi.
Sanz, NATO’nun Ukrayna’da müdahale etme kapasitesinin oldukça sınırlı olmasından, güvenli bölge veya insani yardım koridoru gibi yeni girişimleri ortaya atabileceğini kaydetti.
Lizbon’daki zirvede stratejik konseptte Rusya için “NATO’nun dış partneri” ifadesi kullanıldığını hatırlatan Sanz, Madrid’deki zirvede ise Rusya için yapılacak yeni tanımın önemine işaret etti.
NATO’nun geçmiş yıllardan farklı olarak kaynak ve para sorunu yaşamadığını; Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya gibi ülkelerin savunma harcamalarını artıracaklarını açıkladıklarını belirten Sanz, sorunun, özellikle AB ülkeleri özelinde bu askeri harcamaların kolektif mi yoksa ulusal güvenlik için mi kullanılacağı noktasında olduğunun altını çizdi.
Angel Sanz, “Askeri endüstri, silah satış lobisi en üst seviyelerde. Özellikle Ukrayna savaşı ile silah endüstrisi, çok aktif bir hale geldi. Bazı ülkeler ellerindeki eski malzemeleri Ukrayna’ya vererek ulusal ordusunun silahlarını modernleştirme yoluna gidiyor. Savunma harcamalarının artırılması artık sorun değil. Sorun, nereye harcanacağı.” diye konuştu.
– Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği başvurusu
İspanyol jeopolitika uzmanı, zirvede öne çıkacak diğer bir konunun Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik başvurularına, terör örgütü PKK’nın bu ülkelerdeki faaliyetlerinden dolayı Türkiye’nin yaptığı itiraz olacağını belirtti.
Sanz, “Türkiye bazı endişeleri masaya koydu. Zirve boyunca bunlar çözülecek mi, göreceğiz. Çözülürse başarı olarak yansıtılacağı kesin. Ancak herkes biliyor ki bu bir süreç ve tüm üye ülkelerin parlamentolarında onaylamaları gerek. En hızlı süreç bile 3 ila 5 aydan erken olmaz.” ifadelerini kullandı.
İlk kez bir NATO zirvesine davetli ülke olarak katılacak Finlandiya ve İsveç’in tarihte “tarafsız ülkeler” olarak bilindiğini aktaran Sanz, bu ülkelerin NATO’ya katılımının özel ve önemli değişikliklere yol açabileceğini, AB’yi de NATO içinde daha güçlendireceğini söyledi.
– NATO’nun yeni stratejik konseptine Çin’in nasıl gireceği merak ediliyor
Zirvede kabul edilecek yeni stratejik konsepte, Rusya’nın yanı sıra Çin için getirilecek tanımlama da merak konusu.
Lizbon’daki stratejik konsepte Çin’e atıfta bulunmayan NATO’nun Madrid’de bu ülkeden bir şekilde bahsedeceğini öngören Angel Sanz, “ABD, dikkatini Hint-Pasifik bölgesinde yoğunlaştırdığı ve Kuzey Afrika ile Akdeniz’deki sorunları AB’nin sorumluluğuna bırakmayı tercih ediyor. NATO, bu zirvede özellikle Çin ile ilgili daha net bir tavır takınacaktır. Çin sadece 10 yıl içinde kendi imkanlarıyla üç askeri taşıma uçağı yaptı. Bu, endişe verici bir gelişme.” değerlendirmesini yaptı.
– Kuzey Afrika’dan gelen tehditlere karşı ABD, AB’yi yalnız bırakıyor
İspanyol hükümetinin Madrid’deki zirveyi organize etmek istemesindeki gerekçelerden biri, Fas ve ardından Cezayir ile yaşadığı sorunlara karşı NATO’yu kullanmak istemesi olsa da “ABD’nin, Kuzey Afrika’nın İspanya’yı fethetmeyeceğini bildiğini” dile getiren Sanz, buna rağmen terörizm, enerji sorunu ve yasa dışı göç gibi konuların, İspanya başta olmak üzere NATO’nun güney Avrupa’daki üyelerini oldukça endişelendirdiğini vurguladı.
Sanz, Rusya’nın Suriye dışında Libya ve Cezayir’de de etkisini artırdığına dikkati çekerek “Bu, çok tehlikeli. İspanya, Fransa ve İtalya bu gelişmeleri çok ciddiye almalı.” dedi.
Angel Sanz, “sunmazlarsa başarısızlık olur” dediği stratejik konseptin bir şekilde açıklanacağını savunarak “Ukrayna’ya tam desteğin verilmesinin yanı sıra terörizme karşı mücadele, siber güvenliğin artırılması, NATO’nun özünü oluşturan ulusların toprak bütünlüğünün garanti altına alınması ve özellikle daha fazla demokrasiye vurgu yapılmasını” beklediğini kaydetti.