Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Deniz Bilimleri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ülgen Aytan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda plastiklerin okyanus ve denizleri tehdit eden en büyük çevresel etkenlerin başında geldiğini belirtti.
Plastik maddelerin denizler için çok hızlı büyüyen ve baş etmesi zor bir problem olduğuna dikkati çeken Aytan, “Günlük hayatta kullandığımız plastikler denize ulaşıyor. Bunlar yok olmak yerine her geçen gün bir dizi fiziksel biyolojik ve kimyasal süreçle mikroplastik olarak adlandırdığımız daha ufak parçalara ayrılıyorlar.” diye konuştu.
Deniz canlılarının plastikleri besin zannederek tükettiğine ve bu durumun canlılar için büyük tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Aytan, “Deniz canlıları mikroskobik boyuta inen plastikleri besin zannederek tüketiyor. Bu kirleticiler besin zinciri içerisinde ilerleyerek kontamine (bulaşı) olmuş su ürünleri ile soframıza kadar ulaşmakta.” ifadelerini kullandı.
Aytan, araştırmalarında, Karadeniz’deki plastiklerin aşınma ve parçalanma sürecine ilşkin de çalışma yaptıklarına işaret ederek, “Saha ve deneysel çalışmalarla bunu gerçekleştirmekteyiz. Yaptığımız çalışmalar Türkiye genelinde şunu gösteriyor. Kontamine (bulaşma) olmamış bir nokta yok. Denizlerin en derin noktasından kutuplara kadar her yerde mikroplastik kirliliği söz konusu. Sadece suda değil, soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yediğimiz besinlerde mikroplastikler var. Artık insan bünyesinde de bunlara rastlanılmakta.” diye konuştu.
“Özellikle tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkarmamız lazım”
RTEÜ Mikro-plastik Araştırma Gurubu olarak 2013 yılından itibaren Karadeniz ve Türkiye denizlerinde kirliliği ve etkilerini araştırdıklarını kaydeden Aytan, şöyle devam etti:
“Yaptığımız çalışmalarda Marmara Denizi’nde 12, Karadeniz’de 7 balık türünde mikroplastik tüketimini araştırdık ve dünyanın diğer bölgelerinde olduğu gibi bunu tespit ettik. Mikroplastiklerin miktarı her geçen gün denizlerimizde artmakta. Çünkü üretilen plastik miktarı dünya genelinde artmakta. Denizlere giren miktar her geçen gün artmakta. Denizlerdeki kalıcı yapısını, ilişkili kimyasallar, toksik kimyasalları düşündüğümüzde mikroplastiklerin varlığı hem deniz yaşamı hem de insan sağlığı için büyük risk oluşturmakta.”
Karadeniz’de Kızılırmak, Trabzon’da Değirmendere’de yürüttükleri TÜBİTAK projelerinde plastik miktarının fazla olduğunu tespit ettiklerine değinen Aytan, şunları kaydetti:
“Yine Marmara Denizinde mikro-plastik konsantrasyonu hem suda hem sedimandı oldukça yüksek. Ege Denizinin geneli Karadeniz ve Marmara’ya göre iyi olsa da özellikle İzmir Körfezi yüksek miktarda mikro-plastik kirliliğine rastladığımız bir nokta. Hem Marmara hem Karadeniz’de balıkları inceledik ve incelediğimiz pelajik ve bentik (yüzey ve dip) tüm türlerde mikro-plastik tüketimini tespit ettik.”
Plastikle mücadelenin bireysel başlayan çalışmalarla mümkün olduğunun ve dünyanın tamamını ilgilendiren bir sorun olduğunun altını çizen Ülgen, “Özellikle tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkarmamız lazım. Sürdürülebilir olanlarla değiştirmemiz, mümkünse yeniden kullanmamız, mutlaka geri dönüştürmemiz lazım plastikleri.” değerlendirmesinde bulundu.