Medipol Başakşehir Teknik Direktörü Aykut Kocaman, yeni sezonda hedeflerinin maç başına en az 1.8 puan ortalaması yakalamak olduğunu söyledi.
Deneyimli teknik adam, yeni sezon hazırlıkları kapsamında Bolu’da gerçekleştirdikleri kampta basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Geçtiğimiz sezon sıkıntılı günler yaşadıklarını ve toparlanmalarının uzun sürdüğünü vurgulayan Kocaman, “Sahada ne yaptığını bilen, rakibe saygı duyan ve gücünün farkında olan bir takım istiyorum. Eğer bir maçı kendi limitlerinizde oynamazsanız, bir adım geride kalmaya başlarsanız. Hangi klasmanda olursa olsun oyununuzu biraz yumuşatmaya başlarsanız, ritmi kaybedersiniz. Hiç sevmediğim bir şey. Genel olarak oyuncularla olan ilişkimde rahat bir insanım ama saha bu konu katı olduğum yerlerden bir tanesi.” dedi.
Sahada ne yaptığını bilen bir takım olmanın önemine değinen tecrübeli çalıştırıcı, şöyle devam etti:
“Puan ortalaması olarak hedefim 1,8’in üstüne çıkmak. Yeniden dönüşüm için ‘2’ demek çok iddialı olur. Buna hazır bir hafızası var Başakşehir’in ama son 1 yıl uçurumun kenarında yaşanmış ve oyuncu profilleri değişmiş. Tekrar genetik yapısına götürürken ufak dalgalanmalar olabilir. Puan ortalamasında 1,8’in üstüne çıkıp, 2’leri yakalayabilirsek, çok doğru bir iş yapmış oluruz. Oyunu tek yönlü düşünmeyeceğiz. Esas amaç topun bizde olmasını sağlamak. Gücümüz yettiği kadar bunu yapmak isteyeceğiz. Kalecileri de işin içine dahil ederek bütün oyuncularla atak yapan bir takım haline gelmeye çalışacağız. Bunlar söylemesi kolay ama yapması o kadar kolay olmayan şeyler. Ana hikayemizi bunun üstüne inşa edeceğiz.”
Takımın son durumunu hazırlık maçlarının ardından gözlemleyeceklerini vurgulayan Kocaman, “Çok safhaları var geçen sezonun. Hangi tarafından, neresini toparlayarak götüreyim bilemiyorum. Başakşehir olduktan sonra 2014 yılından beri öyle bir sezon yaşanmadı. Hep ilk 4 içinde kaldı. Bu taraftan bakılınca, ufak bir teknik ayar ve ortalamaların kendi haline gelme durumu gerekiyordu. Geçen sene buna uygun bir sezon olarak gözüktü ama bu kadar mıydı? Değildi. Çok sert oldu. Bu kadar yüksekte uçtuktan sonra ufak bir dinlenme ihtiyacı herkeste olur. Başakşehir için de bu söz konusuydu ama beklenenden çok sert oldu.” diye konuştu.
Fikstür yoğunluğu ve doymuşluğun geçen sezonu etkilediğini dile getiren Kocaman, şunları aktardı:
“Şampiyonluk çok zor. Özellikle Türkiye gibi bir ülkede 4 tane büyük takım arasından sıyrılmak, diğer ülkelere göre çok daha zor. Bunu başarmışsınız. Diğer taraftan Şampiyonlar Ligi başlıyor, çok az bir süre var ve ona göre hazırlanma ve hayal etme durumuna giriyorsunuz. Şampiyonlar Ligi’ne doğru zihinsel olarak yönelme iyi ama öbür taraftan yoğunluk var. Oyuncuların ve kulübün Avrupa’da kendini temsil etme hissiyatı fazlalaşıyor. Bunun yarattığı en önemli etki, zihinsel fiziksel ve duygusal olarak aşınma. Buna uygun bir şekilde gerçekleşti sezon. Ciddi bir tahribat oluşturduğunu dışarıdan gördüm. Bununla beraber, ‘Nasıl olsa biz şampiyon olduk. Şampiyonlar Ligi’nde Manchester United ve Paris Saint Germain’le kafa kafaya oynuyoruz, lig nasıl olsa halledilir.’ duygusu oluyor. Bu aslında duygusal ve zihinsel anlamda bizim içimizdeki en ölümcül yer. Sanki Başakşehir sırayla bu tuzaklara düştü. Artık yavaş yavaş, ‘Şampiyonuz, iyiyiz ama öteki taraftan acaba….’ dönemine geldik. Gözlemlediğim şeylerden biri de birbirinden ayrışmış gruptu. Öz güvenin tavan yapmasından sonra dağılma yaşayan bir takımla karşılaştık.”
“Yönetimimiz arkamızda duruyor”
Aykut Kocaman, yönetimin her zaman kendilerine destek verdiğini aktardı.
Geride kalan sezon üst üste kötü sonuçlar aldıklarını ve buna rağmen yönetimden destek gördüklerini anlatan Kocaman, “Başakşehir’in özelliğini söylemem lazım. 2014’ten sonraki süreçte sadece 2 teknik adamla çalıştı. Okan Buruk ve Abdullah Avcı. Ben üçüncü oldum. Normal şartlarda işe başladıktan sonra beklenen, en azından bir derlenip toparlanma görüntüsüyle beraber puanların toplanması. Geldikten sonra ilk 4 hafta mağlup oldu takım. En azından bir takım gerekçeler ile nispeten dirençli oyun vardı. Bunları bir tarafa koyarak söylüyorum. 4 maç arka arkaya kaybedildi, arkasından 2 beraberlik geldi. 7 maç kazanamadık. Burada benim kişisel olarak Türk futbolunda bir pozisyonum, kazandığım kredi mutlaka var ama yüzde 5-10 ne kadar olur bilemiyorum. Bence Başakşehir’in kendine ait oluşturduğu bir kültür ortaya çıktı. Başka bir kulüp olsa dayanmak mümkün değildi. Kulüp tarafından da çalıştırıcı tarafından da kolay hazmedilecek bir durum değil. Benim tereddütlü günlerimde dahi kulüp tarafından bunun bir proje olduğu, uzun soluklu olduğu, yaşananların nedenlerinin bilindiği söylendi. Yönetimimiz arkamızda duruyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Fenerbahçe maçıyla dönüşümü yakaladıklarını anlatan tecrübeli teknik adam, şunları kaydetti:
“Özellikle Antalyaspor maçıyla toparlanma başladı. Kolay pozisyon vermeme, rakip kırılganlığı biraz daha azalmaya başladı. Oyunumuzda, istediğimiz yere doğru ilerlediğimiz sinyalleri vardı. Esas dönüş Fenerbahçe maçıyla oldu. Fenerbahçe maçıyla beraber yeni bir kadro yapılanmasına gitmeye karar verdik. Geride kalan maçlarda edindiğimiz bilgilerle beraber dönüşüm başladı. Fenerbahçe maçına temel durumları bilemediğimiz için şanssızlık demek lazım. Fenerbahçe maçının hemen arkasından arka arkaya 7 karşılaşmanın 5’inde gol yemedik ve 15 puan aldık. Doğal Başakşehir ortalamalarına doğru yol aldık. Abdullah Avcı’nın ilk çıkarttığı oyuna doğru ilerlemeye çalışıyoruz. Şu an için olumlu tarafların çok yüksek olduğunu söyleyebilirim.”
“Savunma futbolu oynatıyor söylemleri son derece komik”
Aykut Kocaman, kendisinin savunma futbolu oynattığına dair görüşleri eleştirdi.
Söylemin, 2010 yılına dayandığını düşündüğünü dile getiren Kocaman, “Benimle ilgili ‘Savunma futbolu oynatıyor.’ söylemleri son derece komik, sıradan ve saçma sapan bir durum. Bunun tabii ki kök nedenini tahmin edebiliyorum ama biliyorum demek iddialı olur. 2010 yılına kadar olan bir geçmiş. Bu bir tahmin tabii. Hakikatten bu saçmalıklar sadece benim değil, ülke futbolunun da sıkıntısı. Ben alıştım, umurumda değil. Her şey ortadayken bu saçmalıkların konuşulması garip bir durum.” şeklinde konuştu.
Transfer çalışmalarına değinen Kocaman, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önce kadroda bir düzeltme yapmamız gerekiyordu. Yaş ortalamasını düşürmek gerekiyordu. Faydalanma ihtimalimizin düşük olduğu oyuncularla ayrılma seansıydı. Nispeten bu konuda yol aldık. Tedaviye ihtiyaç duyulan 3 pozisyon vardı. Oralara hamleleri yaptık gibi gözüküyor. Hem Şener’le (Özbayraklı) hem de Lima ve Zulj’le önemli bir hamle yaptık. Muhammet’in de takıma dönmüş olması bize güç verecek gibi gözüküyor. Dolayısıyla şimdi hazırlık maçlarını oynayıp, birinci kampı bitirip, arkadaşlarımızla tekrar değerlendirme yapıp, belki ona göre yönetime 1 veya 2 oyuncu talebimiz olabilir. Şu ana kadarki görüntüler eğer ölçü olacaksa, doyurucu gibi gözüküyor.”
“Üretmeyi teşvik etmeliyiz”
Aykut Kocaman, futbolcu üretmenin yabancı sınırından daha önemli olduğunu vurguladı.
Futbolun geldiği evrede kısıtlamaları konuşmamak gerektiğine değinen Kocaman, “Yabancı konusunun, geçen dönemlerde var olan durumla beraber doğruya yakın olduğunu düşünüyorum. Eklemem gereken şu. Biraz daha oyuncu üretmeyi teşvik eder hale getirebilirse federasyon, bence ehvenişer denen, kötünün hiçbir zaman bu konuda uzlaşısı olmayacaktır. Her seferinde bir taraf yanlış olduğunu haklı gerekçelerle dile getirecek. Ehvenişer tam da böyle bir şey. Sadece 14 kişide kalabilir ama üretmeye başlayınca kendiliğinden ister istemez azalacaktır bu rakam. Üretmeyi teşvik etmeliyiz. Öbür türlü aynı anlamsız tartışmaların içinde yorulacağız.” şeklinde görüş belirtti.
Kocaman, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ne ilişkin “Türk halkının ferasetini gösteren en güzel günlerden bir tanesiydi. Allah bir kere daha göstermesin.” diyerek sözlerini tamamladı.