Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyetle buluşmasının yakından takip edildiği belirtilerek, “Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir.” denildi.
Para Politikası Kurulu’nun 18 Ağustos’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, tüketici fiyatlarının temmuzda yüzde 2,37 arttığı, yıllık enflasyonun yüzde 79,6’ya çıktığı anımsatılarak, çekirdek göstergelerin yıllık enflasyonlarındaki yükselişin sürdüğü bildirildi.
Enflasyonu etkileyen unsurlara değinilen özette, jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisinin artarak sürdüğünden bahsedildi.
Özette, gelecek döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellenmeye devam ettiği ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmelerinin yaygınlaştığına işaret edilerek, şunlar kaydedildi:
“Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğilimi sürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar.
Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir.”
“TL cinsi devlet tahvili getirileri olumlu bir performans sergiledi”
Özette, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında küresel risk iştahına paralel ağustosta hem borçlanma senetlerinden hem de hisse senedi piyasalarından çıkışların devam ettiği belirtildi.
Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu aktarılan özette, “Türkiye özelinde ise son haftalarda sermaye piyasaları yatırım araçlarına yabancı ilgisinde belirgin bir artış gözlenmektedir. Liralaşma stratejisi kapsamında atılan politika adımlarının da etkisiyle Türkiye’nin Türk lirası cinsi devlet tahvili getirileri bu dönemde başta uzun vadede olmak üzere benzer ekonomilere göre daha olumlu bir performans sergilemiştir.” denildi.
Özette, enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumları, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olduğu ifade edildi.
Üretici fiyatlarında rafine petrol ürünleri ve ana metal kalemlerinde uluslararası emtia fiyatlarındaki gerilemenin etkileri gözlenmeye başlandığına işaret edilen özette, ancak alt gruplar geneline yayılan fiyat artışlarının temmuzda da sürdüğü bildirildi.
“Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi önemli”
PPK Toplantı Özeti’nde, yıl başındaki güçlü büyümenin, dış talebin olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte de sürdüğü, bu dönemde kartla yapılan harcama verileriyle de uyumlu olarak iç talebin toparlandığı dile getirildi.
İşgücü piyasasındaki gelişmelerin de ikinci çeyrekte iktisadi faaliyetle uyumlu güçlü bir görünüm sergilediği vurgulanan özette, “Salgın sonrası toparlanma sürecinde istihdam kazanımları, özellikle sanayi ve hizmetler sektörlerinde, benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdamdaki artış eğiliminin ivme kaybetmekle birlikte korunduğuna işaret etmektedir. Üçüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler de iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir.” değerlendirmelerine yer verildi.
Özette, son dönemde enerji ithalatındaki yüksek seyrin cari işlemler dengesini olumsuz etkilediğine değinilerek, şunlar ifade edildi:
“Geçici dış ticaret verileri temmuz ayında ihracatta bayram ve takip eden izin günleri ile otomotiv sektöründeki fabrika tatillerinin de etkisiyle sınırlı miktarda yavaşlamaya işaret etmiştir. Öte yandan, ihracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği sayesinde, jeopolitik risklere rağmen ihracat gücünü korumaktadır. İthalatta ise kısmi bir gerilemeye karşın yüksek seyreden enerji ithalatı ile birlikte artan altın ithalatının söz konusu gerilemeyi sınırlandırdığı gözlenmiştir.
Dış ticaret açığında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış kaynaklı gözlenen yükselişe karşın hizmet gelirlerinde süregelen artış eğilimi cari işlemler dengesini desteklemeyi sürdürmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.”
“Güncellenen politika faiz düzeyi yeterli”
Özette, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı.
Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda, finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edileceği belirtilen özette, “Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Ayrıca, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının parasal aktarımın etkinliğini azalttığı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede kurul, makroihtiyati politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da güçlendirmeye karar vermiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, kurulun sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımların yanı sıra küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngördüğü aktarılarak, şunlar kaydedildi:
“Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. Bu çerçevede kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.
Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci devam etmektedir. Bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır.”
“Gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam ediliyor”
PPK Toplantı Özeti’nde, değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımlarının, para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edileceği belirtilerek, uzun vadeli sabit getirili ve Türk lirası varlıklara talebin yükselerek getiri eğrisinin parasal aktarımın etkinliği yönündeki seyrin yakından izlendiği kaydedildi.
Kurulun kredilerin büyüme hızıyla birlikte hedefli alanlarda verimlilik kazanımları sağlayan kredilerin finansman maliyetlerinin de aktarımın korunmasını sağlayacak şekilde gelişimini gözeteceği vurgulanan özette, “Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.” denildi.
Özette, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği bildirildi.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği aktarılan özette, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacağı dile getirildi.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği, kararların şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede alınmaya devam edileceği vurgulandı.