Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşımın sergilenmeye devam edileceği bildirildi.
Para Politikası Kurulu’nun 22 Aralık’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı.
Özette, tüketici fiyatlarının kasımda yüzde 2,88 yükseldiği kaydedilerek, yıllık enflasyonun 1,12 puan düşüşle yüzde 84,39 olarak gerçekleştiği vurgulandı.
Yıllık enflasyondaki düşüşte enerji ve temel mal gruplarının etkisinin belirleyici olduğu ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:
“Aylık bazda gıda grubu fiyat gelişmeleri öne çıkmıştır. Temel mal grubunda yıllık enflasyon tüm alt gruplarda gerilerken, enerji grubunda fiyatlar ılımlı seyretmiş ve grup yıllık enflasyonu baz etkisiyle düşüş kaydetmiştir. Gıda grubunda genele yayılan fiyat artışları izlenirken, grup yıllık enflasyonundaki artışta taze meyve ve sebze kaleminin yanı sıra süt ve süt ürünleri fiyatlarındaki yükselişin etkisi belirgin olmuştur.
Üretici fiyatları aylık artış oranı elektrik, doğal gaz imalatının yanı sıra rafine petrol ürünleri ile ana metal sanayi fiyatlarındaki düşüşler öncülüğünde önemli ölçüde yavaşlamış, bu doğrultuda üretici yıllık enflasyonu gerilemiştir. Bu görünüm altında, mevsimsellikten arındırılmış verilerle B ve C göstergelerinin aylık değişimlerindeki yavaşlama sürmüş, yıllık enflasyonlarında düşüş kaydedilmiştir.”
Özette, gıda ve alkolsüz içecek grubu yıllık enflasyonunun 3,50 puan yükselerek yüzde 102,55 seviyesine ulaştığı belirtilerek, fiyat artışlarının grup geneline yayıldığı ve yıllık enflasyonun işlenmemiş gıdada 5,00 puan yükselişle yüzde 97,24, işlenmiş gıdada ise 2,03 puan artışla yüzde 107,35 olarak gerçekleştiği bildirildi.
Enerji fiyatlarının kasımda yüzde 1,28 ile son aylara kıyasla ılımlı seyrettiği ifade edilen özette, “Öncü göstergelerin ham petrol fiyatlarındaki gerilemeye istinaden, aralıkta akaryakıt fiyatları öncülüğünde enerji fiyatlarında düşüşe işaret etmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, hizmet fiyatlarının kasım ayında yüzde 2,18 oranında yükseldiği aktarılarak, bu dönemde yıllık enflasyonun kira ve haberleşme hizmetlerinde yükselirken, diğer alt gruplarda gerilediği kaydedildi.
Temel mal grubunda yıllık enflasyonun 3,54 puan düşüşle yüzde 76,11 olarak geçekleştiği belirtilen özette, aralık ayı piyasa katılımcıları anketi sonuçlarına göre de enflasyon beklentilerinin gerilediği bildirildi.
Özette, açıklanan öncü verilerin sürmekte olan jeopolitik risklerin ve faiz artışlarının da etkisi ile gelişmiş ülke ekonomilerinde resesyona dair endişelerin devam ettiğine işaret ettiği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da uluslararası ölçekte üretici ve tüketici enflasyonu yüksek seviyelerini sürdürmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir.
Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma artarak devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin sürdüğü gözlenmektedir. Ayrıca finansal piyasalar, artan durgunluk risklerine karşı faiz artışı yapan merkez bankalarının faiz artırım döngülerini yakında sonlandıracağını beklentilerine yansıtmaya başlamıştır.”
Türk lirası cinsi devlet tahvili getirileri benzer ekonomilerin varlıklarına göre olumlu performans sergiledi
Gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında, küresel risk iştahındaki iyileşmeye paralel aralık ayında hem borçlanma hem de hisse senedi piyasalarına girişlerin devam ettiği kaydedilen özette, gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri ise canlı tuttuğu belirtildi.
Özette, Liralaşma Stratejisi kapsamında atılan politika adımlarının da etkisiyle Türkiye’nin Türk lirası cinsi devlet tahvili getirileri bu dönemde başta uzun vadede olmak üzere benzer ekonomilere göre daha olumlu bir performans sergilediği vurgulandı.
Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olduğu ifade edilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Uluslararası emtia fiyatlarında kasım ayında düşüş gözlenmiştir. Alt gruplar bazında endüstriyel metal fiyatları artış kaydederek diğer alt gruplardan ayrışmıştır. Uluslararası ham petrol fiyatları kasım ayında bir miktar gerilemiş, söz konusu düşüş aralık ayında belirginlik kazanmıştır. Doğal gaz fiyatlarındaki geri çekilme kasım ayında da devam etmiştir. Uluslararası taşımacılık maliyetleri düşüş eğilimini kasım ayında da korumuştur. Ayrıca, son aylarda döviz kurları ılımlı bir seyir izlemiştir. Bu gelişmelerle üretici fiyatlarında aylık artış oranı elektrik, doğal gaz imalatının yanı sıra rafine petrol ürünleri ile ana metal sanayi fiyatlarındaki düşüşler öncülüğünde önemli ölçüde yavaşlamış ve üretici yıllık enflasyonu gerileme kaydetmiştir.
Yıllık enflasyon ana sanayi grupları bazında incelendiğinde, enerjide daha belirgin olmak üzere, tüm alt gruplarda azalış göstermiştir. Sektörel olarak incelendiğinde ise elektrik, doğal gaz imalatı, rafine edilmiş petrol ürünleri ve ana metal sanayi fiyatlarında düşüş gözlenirken, diğer madencilik ve taş ocakçılığı, deri, kâğıt ve inşaat ile bağlantılı olan metalik olmayan mineral ürünleri fiyat artışları ile öne çıkmıştır. Mevsimsellikten arındırılmış üretici fiyatları ana eğilim göstergeleri maliyet baskılarındaki zayıflama eğiliminin devam ettiğine işaret etmiştir.”
Özette, 2022’nin ilk üç çeyreğinde güçlü bir büyüme gerçekleştiği belirtilerek, “Üçüncü çeyrekte yıllık büyümenin temel belirleyicisi hizmetler sektörü olurken sanayi sektörünün büyümeye katkısı zayıflayan dış talebin de etkisiyle sınırlı düzeyde gerçekleşmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payının artığı ifade edilen özette, makine-teçhizat yatırımları ve net ihracat katkısının payının yılın ilk üç çeyreğinde ortalama yıllık büyümenin yaklaşık yüzde 62’sini oluşturduğu bildirildi.
Özette, yılın son çeyreğine dair öncü göstergelerin ise zayıflayan dış talebin etkisiyle büyümedeki yavaşlama eğiliminin sürdüğüne işaret ettiği kaydedilerek, sanayi üretiminin ekimde mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık yüzde 2,4, yıllık bazda ise yüzde 3,1 oranında arttığı belirtildi.
– İktisadi faaliyette ivme kaybı devam ediyor
İmalat sanayi üzerindeki dış talep kaynaklı baskıların iç talep ve arz kapasitesi üzerindeki etkilerinin şimdilik sınırlı düzeyde kaldığına değinilen özette, İktisadi Yönelim Anketi ve PMI gibi anket bazlı göstergeler ile diğer yüksek frekanslı verilerin iktisadi faaliyette ivme kaybının devam ettiğine işaret ettiği aktarıldı.
Özette, mevsimsellikten arındırılmış istihdamın ekimde aylık bazda yüzde 0,7, çeyreklik bazda ise yüzde 1,0 arttığı bildirilerek, şunlar kaydedildi:
“Ekim ayında mevsimsellikten arındırılmış işgücüne katılım oranı ise bir önceki aya göre 0,4 puan artarak yüzde 53,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde istihdamdaki artışa rağmen işgücüne katılımdaki yükselişin etkisiyle mevsimsellikten arındırılmış toplam işsizlik oranı, bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 10,2 seviyesine ulaşmıştır.
Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler istihdamdaki artış eğiliminin yavaşlamakla birlikte korunduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan, istihdam kazanımları benzer ekonomilere göre salgın sonrası dönem incelendiğinde daha olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla desteklenmekte olduğu görülmektedir.”
“Enerji ve altın ithalatındaki yüksek seyir cari işlemler dengesini olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Cari işlemler dengesi ekim ayında 400 milyon dolar açık verirken, yıllıklandırılmış cari açık 4,5 milyar dolar artışla 43,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiştir.” ifadelerinin yer aldığı özette şunlara vurgu yapıldı:
“Kasım ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın aylık bazda artış kaydederek bir önceki ayda gerçekleşen düşüşü kısmen telafi ettiğine işaret etmektedir. Dış ticaret açığı, görece yüksek seviyelerini koruyan enerji ve altın ithalatının da etkisiyle kasım ayında 8,8 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiştir. Dış ticaret açığında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yüksek seviyeler ve altın ithalatındaki ivmelenme kaynaklı gözlenen yükselişe karşın hizmet gelirlerinde süregelen artış eğilimi cari işlemler dengesini desteklemeyi sürdürmektedir.
Turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir. Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.”
– Kredilerin büyüme hızı yakından takip ediliyor
Para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği kaydedilen özette, “Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecektir. Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir.” ifadeleri yer aldı.
Özette, kurulun, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edeceği ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getireceği belirtilerek, uygulanacak politikaların aralıkta açıklanacak olan 2023 Yılı Para ve Kur Politikası metninde kapsamlı olarak ilan edileceği bildirildi.
Kurulun, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngördüğü ifade edilen özette, azalan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkilerinin yakından izlendiği aktarıldı.
Özette, küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin daha da arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi ile arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürekliliği açısından finansal koşulların destekleyici olması kritik önem arz ettiği belirtilerek, “Bu çerçevede kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir. Kurul, mevcut politika faizinin küresel talebe ilişkin artan riskleri dikkate alarak yeterli düzeyde olduğunu değerlendirmiştir.” yorumu yapıldı.
Fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecinin devam ettiği kaydedilen özette, bu süreçte, politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanıldığı belirtildi.
Liralaşma Stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edilecek
Özette, değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edileceği vurgulanarak, “Uzun vadeli, sabit getirili ve Türk lirası varlıklara talebin yükselerek getiri eğrisinin parasal aktarımın etkinliği yönündeki seyri yakından izlenmektedir. Kurul, kredilerin büyüme hızıyla birlikte, hedefli alanlarda verimlilik kazanımları sağlayan kredilerin finansman maliyetlerinin de aktarımın korunmasını sağlayacak şekilde gelişimini gözetecektir.” değerlendirmesi yer aldı.
Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkilerinin analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirlerinin oluşturulmaya devam edildiği ifade edilen özette, TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları Liralaşma Stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceğinin altı çizildi.
Özette, fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği de ifade edilerek, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacağı vurgulandı.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği aktarılarak, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği kaydedildi.