Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti Yayımlandı

TCMB Para Politikası Kurulu’nun 17 Nisan toplantısına ilişkin özeti yayımlandı.

Küresel ticaret politikalarına ilişkin süregelen belirsizliklerin, son dönemde atılan korumacı adımlar sonrasında arttığı ve küresel ekonomi ile finansal piyasalar üzerindeki risklerin belirginleştiğinin aktarıldığı özette, söz konusu gelişmelerin küresel büyüme görünümünü olumsuz etkilemeye devam ettiği vurgulandı.

Özette, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için büyüme öngörülerinin aşağı yönlü güncellendiği ve Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin büyüme oranı beklentisinin 2025 yılı için yüzde 2,1’den yüzde 1,7’ye, 2026 yılı için ise yüzde 2,4’ten yüzde 1,9’a güncellendiği bildirildi.

Küresel talep görünümündeki bozulma nedeniyle doğalgaz ve petrolde daha belirgin olmak üzere emtia fiyatlarında hızlı düşüşler gözlendiği belirtilen özette, “ABD ticaret politikalarının önümüzdeki dönemde izleyeceği seyir ve buna diğer ülkeler tarafından verilebilecek karşılıklar, devam eden jeopolitik riskler ile birlikte küresel ticaret ve iktisadi faaliyetin seyri açısından öne çıkan risk faktörleri olarak görülmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki beklenen etkilerinin ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmekle birlikte, ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde enflasyon beklentilerinin bir miktar arttığının ifade edildiği özette, bu çerçevede küresel enflasyondaki düşüşün yavaşlayacağı ve merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli yaklaşımlarını sürdüreceklerinin beklendiği bildirildi. Özette, bu dönemde artan küresel belirsizlikler nedeniyle risk iştahının belirgin gerilediği ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışlarının devam ettiği kaydedildi.

Özette, Türk lirası (TL) mevduat faizlerinin, 7 Mart haftasına kıyasla 275 baz puan artarak 11 Nisan haftası itibarıyla yüzde 51,9 seviyesinde gerçekleştiği hatırlatılarak, şunlar kaydedildi:

“Aynı dönemde TL ticari kredi faizleri (kredili mevduat hesabı ve kredi kartı hariç) 449 baz puan artarak yüzde 54,9; ihtiyaç kredisi (kredili mevduat hesabı hariç) faizleri 555 baz puan artarak yüzde 69,7; konut kredisi faizleri 26 baz puan azalarak yüzde 39,6; taşıt kredisi faizleri ise 26 baz puan artarak yüzde 43,0 seviyesinde oluşmuştur. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması 7 Mart-11 Nisan döneminde yüzde 2,3 seviyesine gerilemiştir. Bu gerileme kredi kartı büyümesindeki yavaşlama kaynaklı olup, bu dönemde tüketici kredilerinin tüm alt kırılımlarının büyümesinde artış görülmüştür. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması yüzde 1,7 seviyesinden yüzde 3,6’ya ulaşmıştır. Yabancı para (YP) krediler için uygulanan yüzde 0,5’lik büyüme sınırıyla uyumlu bir şekilde, kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, bir önceki PPK dönemindeki yüzde 2,0 seviyesinden yüzde 0,4’e gerilemiştir.”

28 Mart’ta alınan kararla kredi büyümesine dayalı zorunlu karşılık uygulamasında tüketicilere kullandırılan ihtiyaç kredilerinde istisna tutulan kredili mevduat hesabı kredilerinden üçten fazla taksitli olanların (eğitim ve öğrenim ücretlerine ilişkin harcamalar hariç) kredi büyümesi sınırlarına dahil edildiğine işaret edilen özette, ayrıca, YP kredi büyüme sınırından istisna tutulan yatırım kredilerinin kapsamında da değişiklik yapıldığı aktarıldı.

Özette şu ifadelere yer verildi:

“TCMB brüt uluslararası rezervleri, 7 Mart’tan bu yana 22,4 milyar ABD doları azalarak 11 Nisan itibarıyla 147,5 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 5 Mart’tan bu yana yükselerek 16 Nisan itibarıyla 343 baz puan seviyesine gelmiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 16 Nisan itibarıyla yüzde 18,9 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı yüzde 26,1 seviyesine yükselmiştir. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 6,3 milyar ABD doları, hisse senedi piyasasından ise 1,1 milyar ABD doları olmak üzere toplam 7,5 milyar ABD doları net portföy çıkışı gerçekleşmiştir.”

Şubat ayında perakende satış hacim endeksinde aylık bazda yüzde 1,1, çeyreklik bazda ise yüzde 3,7 oranında artış gerçekleştiği kaydedilen özette, aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 2,5 oranında artarken çeyreklik yükselişin yüzde 0,8 olduğu bilgisi verildi.

Özette, hizmet üretiminin yanı sıra talebi hakkında da bilgi sunan hizmet üretim endeksinin şubat ayında yüzde 2 oranında azaldığı ifade edilerek “Çeyreklik bazda ise geçen yılın son çeyreğindeki yüzde 0,9 oranında yükselişinin ardından yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,9 oranında artmıştır. Kartla yapılan harcamalar, ocak ayında geriledikten sonra şubat ayında sınırlı bir telafi sergilemiş, mart ayında ise, özellikle ayın ikinci yarısında bayram öncesi mevsimsel artan talep kaynaklı olarak yükselmiştir. Nisan ayının ilk haftasına ilişkin sınırlı düzeydeki veriler aylık bazda bir düşüş ile çeyreklik bazda yatay bir görünüm ima etmektedir. Beyaz eşya satışları ilk çeyrekte gerilerken otomobil satışlarındaki artış hız kaybetmekle birlikte devam etmiştir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Aynı dönemde, imalat sanayi firmalarına yönelik anket verilerinin, iç piyasa siparişlerinin bir önceki çeyrekteki yükselişinin altında sınırlı bir oranda arttığına işaret ettiği bildirilen özette, “Bu çerçevede, öncü veriler yurt içi talebin ilk çeyrekte ivme kaybetmekle birlikte öngörülenin üzerinde seyrettiğini ve enflasyonu düşürücü etkisinin azaldığını ima etmektedir.” denildi.

Şubat ayında sanayi üretim endeksinin, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 1,6 oranında, takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 1,9 oranında azaldığı, çeyreklik bazda ise sanayi üretiminin, şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte yüzde 0,9 arttığı ifade edilen özette, “Ana eğilimi izlemek amacıyla tipik oynaklık sergileyen sektörler dışlandığında, sanayi üretiminde şubat ayındaki azalış yüzde 1,1 ile daha ılımlı olmuş, çeyreklik bazdaki yüzde 1,5 artış oranı da ana endeksin artışının üzerinde gerçekleşmiştir. İmalat sanayine yönelik anket göstergeleri, 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayi üretiminin ana eğiliminde yatay bir görünüme işaret etmektedir. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı bu dönemde bir önceki çeyreğe kıyasla 0,5 puan azalmıştır. İnşaat üretim endeksi ise deprem kaynaklı inşa faaliyetlerinin süren desteğiyle birlikte, şubat ayı itibarıyla yılın ilk çeyreğinde çeyreklik bazda yüzde 10,3 oranında, bir önceki yılın aynı dönemine göre ise yüzde 13,8 oranında artış kaydetmiştir.” ifadeleri kullanıldı.

Özette, şubatta mevsimsellikten arındırılmış istihdamın, 32,3 milyon kişi seviyesinde gerçekleştiği ve çeyreklik bazda yüzde 1 azaldığı belirtilerek, bu dönemde, işgücüne katılım oranının çeyreklik olarak 0,7 puan düşüş kaydettiği, işsizlik oranının ise şubat ayı itibarıyla ilk çeyrekte 0,3 puan azalarak yüzde 8,3 seviyesine gerilediğinin altı çizildi.

Anket göstergelerinin, 2025 yılı ilk çeyreğinde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik istihdam beklentilerinde tarihsel ortalamanın altında seyreden bir görünüme işaret ettiği belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Şubat ayında cari işlemler dengesi aylık bazda 4,4 milyar ABD doları açık vermiştir. 12 aylık birikimli cari açık ise 12,8 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşerek bir önceki aya kıyasla 1,1 milyar ABD doları artış göstermiştir. Söz konusu seyirde, hizmetler dengesi fazlasındaki artışa karşın, altın ve enerji dış ticaret açıklarındaki yükselişler etkili olmuştur. Nitekim bu dönemde, 12 aylık birikimli hizmetler dengesi fazlası güçlü seyrini sürdürmüş ve 62,0 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Nisan ayı başında ABD tarafından uygulanacağı açıklanan ilave gümrük tarifeleri ve sonrasındaki gelişmeler ticaret politikalarına ilişkin belirsizliği belirgin şekilde artırmıştır. Söz konusu gelişmeler Türkiye’de dış ticaret açığı üzerinde, küresel büyümedeki zayıflama, bununla bağlantılı olarak enerji ve emtia fiyatlarında düşüş, dış pazarlarda rekabetin artması ve paritede Euro lehine yükseliş gibi kanallar üzerinden bir miktar belirsizlik oluşturmuştur.”

Özette, mart ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracat ve ithalatın arttığı ifade edildi.

İhracattaki artışın, Ramazan Bayramı öncesi teslimatları öne çekme hareketiyle birlikte daha kuvvetli olduğu değerlendirilen özette, 12 aylık birikimli olarak bakıldığında ise dış ticaret açığında bir önceki aya göre sınırlı bir azalış gerçekleştiği bilgisi paylaşıldı.

Özette, bu çerçevede 12 aylık birikimli olarak cari açığın, mart ayında azalabileceğinin öngörüldüğü aktarılarak “Altın ithalatı, mart ayında 1,6 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşirken, birikimli olarak 18,5 milyar ABD doları olmuştur. Önceki iki ayda gerileyen mevsimsellikten arındırılmış tüketim malı ithalatı, mart ayında söz konusu kayıplarını telafi etmiş ve tarihsel ortalamaların üzerindeki seyrini sürdürmüştür.” denildi.

Son dönemde tüketim malı ithalatının artışına yüksek katkı veren mücevher kalemi dışlandığında da tüketim malı ithalatının bir önceki aya göre bir miktar arttığı bildirilen özette, mart ayına ilişkin dış ticaret verilerinin nisan ayı için yüksek frekanslı öncü verilerle beraber değerlendirildiğinde, üç aylık ortalama eğilimlerin, ihracatta bayram kaynaklı oynaklığın ortadan kalkmasıyla yatay seyrin korunduğuna, ithalatın ise sınırlı artış kaydettiğine işaret ettiği ifade edildi.

Özette, yüksek frekanslı verilerin nisan ayında mücevher ithalatında daha ılımlı bir seviyeyle beraber mücevher hariç tüketim malı ithalatında aylık bazda yatay bir seyir ima ettiği vurgulandı.

Cari açığın finansmanı tarafında, bankacılık sektörünün 12 aylık birikimli uzun vadeli borç çevirme oranının, şubat ayında yüzde 152 civarında gerçekleştiği aktarılan özette, “Söz konusu oran, bankacılık sektörü dışındaki firmalarda yaklaşık yüzde 130 olmuştur. Bu çerçevede, yurt dışı borçlanma imkanlarının yüksek seviyelerini koruduğu, ancak gelecek dönemde YP cinsi borçlanmanın azalması ve iktisadi faaliyetin hız kesmesiyle borç çevirme oranlarının düşüş eğilimine girebileceği değerlendirilmiştir.” ifadelerine yer verildi.

Tüketici fiyatlarının mart ayında yüzde 2,46 yükseldiği, yıllık enflasyonun 0,95 puan azalarak yüzde 38,10 seviyesine gerilediği anımsatılan özette, şu bilgilere yer verildi:

“B ve C endekslerinin yıllık enflasyonu sırasıyla 2,48 ve 2,79 puan azalarak yüzde 36,99 ve yüzde 37,42 olmuştur. Yıllık enflasyona katkılar gıda ve alkol-tütün-altın gruplarında artarken, hizmet, temel mallar ve enerji gruplarında gerilemiştir. Mevsimsel etkilerden arındırıldığında, aylık tüketici enflasyonu işlenmemiş gıda kaynaklı olarak bir önceki aya kıyasla yükselmiş; gıda dışı aylık tüketici enflasyonu ise sınırlı bir gerileme kaydetmiştir.”

Özette, mart ayında temel mal enflasyonunun görece düşük bir seyir izlediği, hizmet enflasyonundaki zayıflama eğiliminin sürdüğü belirtildi.

Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışlarının ılımlı seyrini koruduğu aktarılan özette, hizmet sektöründe aylık enflasyonun alt gruplar genelinde yavaşladığı ulaştırma hizmetlerinde ise fiyatların düşüş kaydettiği vurgulandı.

Özette, mart ayı tüketici fiyat gelişmelerinde gıda grubunun öne çıktığı, grup aylık enflasyonunun işlenmemiş gıda kaynaklı güçlendiği kaydedildi.

Bu gelişmede olumsuz hava koşulları nedeniyle taze meyve sebze fiyatlarında görülen yükseliş belirleyici olurken, ramazan ayının da etkisiyle et fiyatlarında kaydedilen artışın da dikkat çektiği belirtilen özette, enerji fiyatlarının mart ayında yatay seyrettiği bildirildi.

Özette, küresel ham petrol fiyatlarındaki düşüş kaynaklı akaryakıt fiyatlarında gerçekleşen gerilemenin şebeke suyu fiyatlarındaki artışla dengelendiği aktarıldı.

Enflasyonun ana eğilimi mart ayında geriledi

Enflasyonun ana eğiliminin mart ayında gerilediği belirtilen özette, mevsimsellikten arındırılmış aylık artışların B endeksinde zayıflarken C endeksinde yatay seyrettiği vurgulandı.

Özette, bu dönemde fiyat artışlarının B endeksini oluşturan gruplardan temel mallarda yükseldiği hizmet ve özellikle işlenmiş gıdada daha belirgin olmak üzere yavaşladığı ifade edildi.

Dağılım ve model bazlı ana eğilim göstergelerinin mart ayında medyan enflasyonda yatay seyre, diğer ana eğilim göstergelerinde ise gerilemeye işaret ettiğine dikkatin çekildiği özette, şu bilgilere yer verildi:

“Mart ayı itibarıyla son üç aylık dönemde mevsim etkilerinden arındırılmış ortalama fiyat artışı hem temel mallarda (yüzde 1,45) hem de hizmet sektöründe (yüzde 3,85) bir önceki aya kıyasla yavaşlamıştır. Kira hariç hizmetlerde ise bu oranın yüzde 3,48’e gerilediği izlenmiştir. Hizmet sektöründe hâkim olan fiyatlama davranışı önemli bir atalete ve şokların enflasyon üzerindeki etkilerinin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Bu görünümle, hizmet enflasyonu mallara göre yüksek seyrini sürdürmektedir. Ocak ayında zamana bağlı etkilerle yükselen hizmet grubu fiyat artışları şubat ve mart aylarında önemli bir zayıflama eğilimi göstermiştir. Kira enflasyonu sözleşme yenileme oranındaki mevsimsel düşüşün yanı sıra sözleşmelerdeki artış oranının yavaşlamasıyla aylık bazda yüzde 3,39’a gerilemekle birlikte yüksek seyrederek hizmetler içinde öne çıkmıştır. Kira dışındaki hizmetlerde de aylık enflasyon yavaşlayarak yüzde 1,55 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde mevsimsel etkilerden arındırıldığında aylık enflasyonunun haberleşme, kira, ulaştırma ve lokanta otel gruplarında yavaşladığı, diğer hizmetler alt grubunda ise bir önceki aya kıyasla yükseldiği görülmüştür. Haberleşme hizmetleri aylık enflasyonu belirgin biçimde yavaşlamış, ulaştırma hizmetleri fiyatlarındaki gerilemede şehirlerarası taşımacılık öne çıkmıştır.”

Özette, Perakende Ödeme Sistemi (PÖS) mikro verileri üzerinden takip edilen öncü göstergelerin nisan ayında aylık kira enflasyonunun yavaşlayacağına işaret ettiği belirtildi.

Mevsimsel etkilerle düşüş gösteren sözleşme yenileme oranı yanında, yeni ve yenilenen sözleşmelerde referans alınan kira artış oranının yavaşlayarak da olsa, gerileme eğilimini koruduğunun gözlendiği ifade edilen özette, “Gerek PÖS mikro verilerinden elde edilen yeni ve yenilenen sözleşmelerde oluşan gerekse de konut değerleme raporları üzerinden takip edilen kira artış oranlarının TÜFE’deki mevcut yıllık kira enflasyonunun altında değerler aldığı ve gerilemeye devam ettiği izlenmektedir. ” ifadesine yer verildi.

Özette, yurt içi üretici fiyatlarının mart ayında yüzde 1,88 arttığı, yıllık enflasyonunu 1,71 puan düşerek yüzde 23,50 ile gerileme eğilimini sürdürdüğü anımsatıldı. Böylelikle, yıllık üretici enflasyonunda 2021 yılından bu yana kaydedilen en düşük seviyelere ulaşıldığı aktarılan özette, “Mart ayında ana sanayi grupları itibarıyla, enerji grubu manşet üretici enflasyonunu sınırlarken, diğer ana gruplarda temelde Türk lirasındaki gelişmelerin yansımasıyla aylık yüzde 2’nin üzerinde fiyat artışları kaydedilmiştir. Üretici enflasyonunda gözlemlenen görece düşük seyir, tüketici tarafında mal fiyatlarını olumlu yönde etkilemektedir. ” denildi.

“Küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir”

Mart ayında uluslararası emtia fiyatlarının düşüş kaydettiği vurgulanan özette, alt gruplar bazında bakıldığında enerji grubunda belirgin olmak üzere hem enerji hem de enerji dışı emtia fiyatlarının gerilediği kaydedildi.

Enerji dışı emtia fiyatlarında yüzde 6’ya yakın gerileme gösteren tarımsal emtia fiyatlarının öne çıktığı belirtilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Öte yandan, FAO gıda fiyatları endeksi mart ayında nispeten yatay seyretmiştir. Nisan ayının ilk yarısına bakıldığında emtia fiyatlarındaki gerilemenin enerji grubu öncülüğünde oldukça hızlandığı görülmektedir. Tarifelerdeki artış ve buna eşlik eden belirsizlik ortamında küresel ekonomide beklenen yavaşlamanın etkisiyle başta ham petrol olmak üzere emtia fiyatları önemli bir düşüş kaydetmiştir. Mart ayında ortalama 72,6 ABD doları seviyesinde olan Brent ham petrol fiyatları, 4 Nisan sonrasında 65 dolar seviyelerinde dalgalanmıştır. Küresel ticarette artan korumacı eğilimlerin küresel iktisadi faaliyet, emtia fiyatları ve sermaye akımları kanalıyla dezenflasyon sürecine olası etkileri yakından takip edilmektedir. Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi mart ayında tarihsel ortalamasının bir miktar altında gerçekleşmiştir. Küresel ve Çin’e yönelik konteyner endeksleri mart ayında gerilerken, kuru yük taşımacılık fiyat endeksleri aynı dönemde yükseliş göstermiştir. Döviz kuru sepeti, Euro kurunda daha belirgin olmak üzere, mart ayında yükselmiştir. Mart ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış imalat sanayi PMI verileri hem girdi fiyatlarında hem de ürün fiyatlarında zayıflamaya işaret etmiştir.”

“Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkilemiştir”

Özette, son dönemde finansal piyasalarda yaşanan gelişmelerin enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkilediği belirtilerek şu bilgilere yer verildi:

“Nisan ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre 2025 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,9 puan yükselerek yüzde 30,0 seviyesine ulaşmıştır. 2026 yıl sonu enflasyon beklentisi 1,2 puanlık yukarı yönlü bir güncelleme ile yüzde 20,3 düzeyinde gerçekleşmiş ve diğer vadelerdeki beklentilerde de yükselme görülmüştür. Gelecek on iki ay ve yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri sırasıyla 1,0 puan ve 0,6 puan güncellenerek yüzde 25,6 ve yüzde 17,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. 5 yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise 0,1 puan yükselişle yüzde 11,1 düzeyinde ölçülmüştür. Reel sektör beklentilerine bakıldığında, şubat ayında yüzde 41,9 olarak ölçülen firmaların on iki ay sonrasına ilişkin yıllık enflasyon beklentisi, mart ayında 0,8 puan azalarak yüzde 41,1 seviyesine gerilemiştir. Aynı dönemde hane halkının on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentileri yatay bir görünümle yüzde 59,3 seviyesinde seyretmiştir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir.”

Öncü verilerin de nisan ayında enflasyonun ana eğiliminde yükselişe işaret ettiği vurgulanan özette, “Aylık temel mal enflasyonunun finansal piyasalardaki gelişmelerin etkisiyle nisan ayında bir miktar yükseleceği, hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyredeceği öngörülmektedir.” ifadesine yer verildi.

Özette, kur geçişkenliği yüksek olan otomobil gibi dayanıklı tüketim mallarında fiyat artışlarının izlendiği aktarıldı.

Son dönemde zayıflama eğilimi sergileyen mevsimsellikten arındırılmış hizmet enflasyonunun ise görece yatay seyrettiği ifade edilen özette, şunlar kaydedildi:

“Hizmet grubunda, ulaştırma hizmetlerinin bir önceki aydaki düşüşü takiben nisan ayında artması beklenmektedir. Mart ayında yüksek seyreden işlenmemiş gıda fiyat artışları nisan ayının ilk haftalarında sebze fiyatlarında gerçekleşen düzeltme kaynaklı daha ılımlı seyretmiştir. Ancak nisan ayında yurt geneline yaygın bir biçimde gerçekleşen zirai don hadisesi önümüzdeki döneme dair başta meyve olmak üzere taze meyve ve sebze fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskleri artırmıştır. Öncü veriler diğer işlenmemiş gıda grubundaki fiyat artışlarının kırmızı et ve yumurta kalemleri kaynaklı sürdüğüne işaret etmektedir. Enerji grubunda mesken elektrik fiyat tarifelerine yapılan artışın etkileri gözlenirken, küresel gelişmelerle belirgin şekilde gerileyen ham petrol fiyatlarının akaryakıt fiyatlarını düşürmesi, grup fiyat artışını bir miktar sınırlamaktadır.”

Anadolu Ajansı. Referans bağlantısı here.