Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) 12 Ağustos’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı. Özette, temmuz ayında tüketici fiyatlarının yüzde 1,80 arttığı, yıllık enflasyon 1,42 puan yükselişle yüzde 18,95 olarak gerçekleştiği hatırlatıldı.
Gıda ve enerji gruplarındaki artışın bu gelişmede belirleyici olduğu, yıllık enflasyonun hizmetlerde sınırlı bir şekilde yükseldiği, temel mal grubunda ise bir miktar gerilediği belirtilen özette, “Temmuz ayında Türk lirası ılımlı bir seyir izlerken, uluslararası enerji fiyatları artış göstermiş, enerji dışı emtia piyasalarında sınırlı da olsa düşüşler sürmüştür. Buna karşın, gecikmeli etkiler ve tedarik zincirlerinde süregelen sorunlar nedeniyle üretici enflasyonundaki yükseliş eğilimi devam etmiştir. Bu görünüm altında, yıllık enflasyon çekirdek enflasyon göstergelerinden B’de yükselirken, C’de gerilemiş; göstergelerin yakın dönem eğilimlerindeki yüksek seviyeler korunmuştur.” ifadelerine yer verildi.
Özette, uluslararası tarımsal emtia ve gıda fiyatlarındaki yüksek seviyelerin, birikimli kur etkileri ve iklim koşullarına bağlı etkilere ilave olarak belirli ürünlerdeki arz kısıtlarının gıda üretici enflasyonunu olumsuz yönde etkilediği, söz konusu artışların açılmayla birlikte tüketici fiyatlarına yansıdığı vurgulandı.
İşlenmemiş gıda fiyat gelişmeleri incelendiğinde, mevsimsellikten arındırılmış verilerin meyve fiyatlarında daha belirgin olmak üzere, taze meyve ve sebze fiyatlarında aylık bazda önemli bir artışa işaret ettiği belirtilen özette, “Süt fiyatları çiğ süt referans fiyatlarındaki düzenlemeye bağlı olarak yükseliş sergilerken, iklim koşullarına bağlı olarak yurt içi üretimi gerileyen bazı bakliyat kalemlerinde fiyat artışları izlenmiştir. İşlenmiş gıdada ekmek ve tahıllar alt grubu, peynir ve diğer süt ürünleri ile işlenmiş et ürünleri olumsuz ayrışmıştır. Dış fiyat baskıları nedeniyle katı ve sıvı yağlar bu dönemde öne çıkan bir diğer alt kalem olmuştur.” değerlendirmesi yapıldı.
“LPG’de ortaya çıkan fiyat artışı ihtiyacının bir kısmı eşel mobil sistemiyle karşılandı”
Özette, enerji fiyatlarının temmuz ayında yüzde 6,19 arttığı, grup yıllık enflasyonunun 4,23 puan yükselişle yüzde 21,51 olduğu hatırlatıldı.
Elektrik ve doğal gaz fiyatlarının bu dönemde sırasıyla yüzde 15,01 ve yüzde 9,84 yükselmesinin, enerji grubu fiyat dinamiklerinde belirleyici olduğu vurgulanan özette, “LPG’de ortaya çıkan fiyat artışı ihtiyacının bir kısmı eşel mobil sistemiyle karşılanırken, bir kısmı fiyatlara yansıtılmıştır. LPG fiyatlarındaki artışa paralel olarak tüp gaz fiyatları da yükselmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, temel mal grubu yıllık enflasyonunun temmuz ayında 0,70 puan düşüşle yüzde 21,22’ye gerilediği bildirildi.
Türk lirasının bu dönemde görece ılımlı seyretmesinin ithalat fiyatları kaynaklı baskıları hafiflettiği kaydedilen özette, şu ifadelere yer verildi:
“Yıllık enflasyon dayanıklı tüketim mallarında düşerken, diğer alt gruplarda yükselmiştir. Dayanıklı mal fiyatları temmuz ayında yüzde 0,11 oranında gerilemiş, yıllık enflasyon 3,68 puan düşüşle yüzde 27,18’e gerilemiştir. Bu gelişmede beyaz eşya başta olmak üzere elektrikli ve elektriksiz ev aletlerinde süregelen aylık artışlara karşın, mobilya fiyatlarındaki gerileme ve baz etkisi belirleyici olmuştur. Kısıtlamalara bağlı olarak ılımlı bir seyir izleyen giyim ve ayakkabı grubu enflasyonu, açılma ile birlikte başladığı yükseliş eğilimini bu dönemde de sürdürmüş ve alt grubun yıllık enflasyonu 1,51 puan artışla yüzde 8,37’ye yükselmiştir. Dayanıklı tüketim mallarına kıyasla kur ve ithalat fiyat gelişmelerine daha gecikmeli tepki veren diğer temel mallarda ise yıllık enflasyondaki yükseliş devam etmiştir.”
“Lokanta-otel alt grubunda yüksek fiyat artışları izlendi”
PPK Özeti’nde yıllık enflasyonun lokanta-otel ve ulaştırma hizmetlerinde yükselirken, kira kaleminde yatay seyrettiği, haberleşme ve diğer hizmetlerde ise gerilediği belirtildi.
Normalleşme adımlarıyla birlikte lokanta-otel alt grubunda, gerek dışarıda yenen yemek gerekse konaklama hizmetlerinde, temmuz ayında da yüksek fiyat artışlarının izlendiği vurgulanan özette, yemek hizmetlerindeki olumsuz görünümde gıda enflasyonunun önemli rol oynadığının altı çizildi.
Özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Bu dönemde ulaştırma hizmetlerinde fiyatlar nispeten yatay seyretse de bir önceki yıldaki düşük baz nedeniyle yıllık enflasyon yükselmiştir. Bu görünüm altında, temmuz ayında lokanta-otel dışında kalan hizmet fiyatlarında görece ılımlı bir seyir kaydedildi. Alkollü içecek ve tütün grubu yıllık enflasyonu, geçmiş altı aylık ÜFE artışının maktu ve asgari maktu vergilere yansıtılmamasının etkisiyle temmuz ayında sınırlı bir gerileme gösterdi.”
“İklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerine olumsuz yansımaları görüldü”
PPK Özeti’nde gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde aşılamanın hızlanmasının küresel ekonomide toparlanma sürecini desteklediği vurgulandı.
Öncü göstergelerin, normalleşme adımları ile birlikte, salgın kısıtlamalarından daha fazla etkilenen hizmetler sektörünün de imalat sektöründe halihazırda devam eden toparlanmaya eşlik ettiğine işaret etiği belirtilen özette, “Bununla birlikte, aşılama programlarında ilerleme kaydeden ekonomiler kısıtlamaları hafifleterek iktisadi faaliyette daha güçlü bir performans sergilemektedir. Diğer taraftan son dönemde bazı virüs varyantlarının tekrar vaka artışlarına yol açması, salgın hastalığın seyrine ilişkin belirsizliklerin küresel iktisadi faaliyet üzerinde yarattığı aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Özette, küresel talepteki hızlı toparlanmanın, emtia fiyatlarındaki yüksek seyrin, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artışın uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açtığı belirtildi.
Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerine olumsuz yansımalarının görüldüğü aktarılan özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Yükselen küresel enflasyon ve enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır. Bir önceki PPK döneminden bugüne, bazı gelişmiş ülkelerde aylık ve yıllık enflasyonda artışlar sürmüştür. Gelişmekte olan ülkelerdeki normalleşme sürecinin devam ettiği ve bazı merkez bankalarının ilave sıkılaşmaya gittiği görülmektedir. Bu görünüm, küresel finansal koşullarda artan belirsizliklere ve bir miktar sıkılaşmaya işaret etmektedir. Küresel risk iştahındaki dalgalı seyir ve uzun vadeli tahvil faizlerinin seyrine ilişkin belirsizlikler küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmaktadır. Kurul, küresel enflasyon baskılarının para politikalarında ve dolayısıyla küresel finansal piyasalarda veri duyarlılığını artırdığı ve buna bağlı oynaklıkların görülebileceği yönündeki görüşünü korumuştur. İçinde bulunduğumuz PPK döneminde gelişmekte olan ülkelerden portföy çıkışları hisse senedi piyasaları kaynaklı olmuş, borçlanma senedi piyasalarına ise sınırlı girişler gözlenmiştir. Gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyri gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tutmaktadır.”
– “Gelecek dönemde hizmetler sektöründe istihdam artışları görülebilecek”
Özette, üretici enflasyonunun, uluslararası emtia fiyatlarının gecikmeli etkilerinin, tedarik zincirlerinde devam eden sorunlar ve yurt içinde enerji fiyatlarında yapılan düzenlemeler neticesinde temmuz ayında da yükseliş eğilimini sürdürdüğü belirtildi.
Bu dönemde enerji, ağaç ve mantar ürünleri, imalat sanayine temel girdi sağlayan sektörlerden ana metal sektörü ile inşaat sektörü ile bağlantılı metalik olmayan mineral maddelerde üretici fiyatlarındaki artışların öne çıktığı vurgulanan özette, “Küresel ölçekte bakıldığında da, üretici fiyatlarının ulaştığı seviyelerin tüketici fiyatları üzerinde baskı oluşturmaya devam etmekte olduğu izlenmektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, ticari kredilerin ılımlı bir seyir izlediği bildirildi.
Son dönemde açılma ve ertelenmiş talebe bağlı olarak artış gösteren bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için alınan makroihtiyati tedbirlerin yeterliliğinin izlendiği aktarılan özette, şu değerlendirmelerde yer aldı:
“Kurul, bireysel kredilerin daha ılımlı bir büyüme sergilemesinin, enflasyon görünümü ve dış denge üzerindeki riskleri sınırlamak için önemli olduğuna dair yaptığı vurguyu korudu. Bu çerçevede, kredilerin seyri ve kompozisyonu makroekonomik istikrar açısından yakından takip edilmektedir. İkinci çeyrekte yurt içi iktisadi faaliyet güçlü seyretti. Ciro ve perakende satış hacmi endeksleri de haziran ayında açılma etkisiyle kuvvetli artış kaydetti. Bununla birlikte, imalat sanayi yurt içi reel ciro endeksi ve perakende satışlar ikinci çeyrekte bir önceki çeyreğe göre geriledi.
Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Yüksek frekanslı veriler, hareketliliğin artmasıyla, salgından en çok etkilenen hizmet kalemlerinde hızlı bir toparlanma olduğunu göstermektedir. Nitekim kartla yapılan harcamalara ilişkin haftalık verilere göre, kısıtlamalardan daha çok etkilenen hizmet sektörleri ile perakende ticarete konu olan kalemlerde artış oranları daha yüksek gerçekleşti. Güven endeksleri açılmayla birlikte haziran ve temmuz aylarında genele yayılan artışlar gösterirken, bu toparlanmada hizmetler sektörü öne çıktı. Aşılamanın toplumun geneline yayılarak hızlanması salgından olumsuz etkilenen hizmetler ve turizm sektörlerinin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır.”
Özette, yüksek frekanslı verilerin, açılmanın etkisiyle birlikte iş gücü piyasasında toparlanmaya işaret etiği belirtildi.
Bu çerçevede, gelecek dönemde hizmetler sektöründe istihdam artışlarının görülebileceği değerlendirilen özette, “Ancak iş gücüne katılım oranlarındaki artış, istihdam artışlarının işsizlik oranlarına yansımasını sınırlayabilecektir. Olumlu dış talep koşulları ve uygulanmakta olan sıkı para politikası cari işlemler dengesini pozitif etkilemektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimi ve aşılamadaki kuvvetli ivmenin turizm faaliyetlerini canlandırmasıyla yılın geri kalanında cari işlemler hesabının fazla vermesi beklenmektedir. Cari işlemler dengesinde görülen iyileşme eğilimi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir. Kurul ayrıca, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine yaptığı vurguyu yinelemiştir.” görüşlerine yer verildi.
“TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecek”
Özette, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı.
Bu doğrultuda politika duruşunun, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edileceği belirtilen özette, şu değerlendirmeler yapıldı:
“Son dönemde ithalat fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışların yanı sıra, talep koşulları, bazı sektörlerdeki arz kısıtları, açılmanın etkisiyle yaz aylarında enflasyonda görülebilecek oynaklıklar ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Uluslararası tarımsal emtia ve gıda fiyatlarındaki yüksek seviyelere ilave olarak, bazı ürünlerde iklim koşulları kaynaklı arz yönlü etkilerin açılma etkileriyle birleşmesiyle temmuz ayında gıda fiyatlarında gözlenen artış, enflasyondaki yükselişte belirleyici olmuştur. Diğer taraftan, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri gözlenmektedir. Enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Bu doğrultuda Kurul, politika faizinin yüzde 19 düzeyinde sabit tutulmasına karar vermiştir.”
Özette, enflasyonun kısa dönemde, başta emtia fiyatları ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar olmak üzere arz ve talep yönlü çeşitli unsurların etkisiyle oynak bir seyir izlemesinin beklendiği ifade edildi.
Enflasyonda kısa vadede görülebilecek oynaklıkların ana eğilime yansımalarının para politikası duruşu açısından yakından izleneceği vurgulana özette, “Sıkı parasal duruş; enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi görecektir.” değerlendirmesi yapıldı.
PPK Özeti’nde, TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceğinin altı çizildi.
Enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizinin, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edileceği vurgulanan özette, şunlar kaydedildi:
“Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kredi piyasası ve iktisadi faaliyete ilişkin göstergelerin yanı sıra döviz kuru oynaklığı ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkiler önemini korumaktadır. Uygulanmakta olan sıkı para politikası, krediler ve iç talebi sınırlayarak bir yandan talep yönlü unsurları kontrol altına alırken, diğer yandan da cari işlemler dengesindeki iyileşmeyi desteklemektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülkelerdeki para politikası ile küresel risk iştahına ilişkin görünüm, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy akımları üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir. Kurul, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelemiştir.”
Özette, Kurul’un, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği ifade edildi.