Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) Toplantı Özeti’nde, para politikasında liralaşma odaklı bir yaklaşımın sergilenmeye devam edileceği belirtilerek, “Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini kararlılıkla uygulayarak gerekmesi durumunda ilave tedbirleri uygulamaya alacaktır.” denildi.
Para Politikası Kurulu’nun 23 Haziran’da düzenlenen toplantısına ilişkin yayımlanan özette, tüketici fiyatlarının mayısta yüzde 2,98 arttığı ve yıllık enflasyonun yüzde 73,50’ye yükseldiği hatırlatıldı.
Tüketici yıllık enflasyonundaki artışın alt gruplar geneline yayıldığı, bu gelişmeye en belirgin katkının temel mal ve hizmet gruplarından geldiği aktarılan özette, uluslararası emtia fiyatları, yurt içi enerji fiyatlarındaki artışlar ve tedarik zincirinde süregelen aksamalar neticesinde üretici fiyatlarındaki yükselişin de sürdüğü kaydedildi.
Özette, enflasyonu etkileyen unsurlar ve risklere değinilerek, etkisi artarak süren jeopolitik risklerin yılın ilk yarısında olumsuz yönde gerçekleştiği ve dünyada iktisadi faaliyetin zayıflamasına sebep olduğu vurgulandı. Gelecek döneme ilişkin küresel büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellendiğine işaret edilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Küresel gıda güvenliğindeki ticaret yasakları ile artan belirsizlikler, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, temel gıda ve enerji başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının sürmesi ve taşımacılık maliyetlerindeki yüksek seviye uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açmaktadır. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmektedir. Bununla birlikte gelişmiş ülke merkez bankaları, artan enerji fiyatları ve arz-talep uyumsuzluğuna bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Bu çerçevede, ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışma artmaktadır. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin arttığı gözlenmektedir.”
“Risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımlarına etkisi sınırlı kalmaya devam edecek”
Özette, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarında küresel risk iştahına paralel, haziranda hem borçlanma senetlerinden hem de hisse senedi piyasalarından çıkışların devam ettiği bildirildi.
Gelişmiş ülkelerin uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklık ve küresel finansal koşulların seyrinin, gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına ilişkin riskleri canlı tuttuğu aktarılan özette, “Söz konusu risklerin Türkiye’ye yönelik portföy akımları kanalıyla yaratabileceği etkilerin, yurt dışı yerleşiklerin portföy pozisyonlanmalarındaki mevcut seviyeler dikkate alındığında daha sınırlı kalmaya devam edebileceği değerlendirilmektedir.” ifadesi kullanıldı.
Özette, enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışları, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkileri, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şoklarının etkili olmaya devam ettiği vurgulanarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Jeopolitik gelişmeler neticesinde enerji ve tarım ürünleri başta olmak üzere, emtia fiyatlarında gözlenen yüksek seviyeler, tedarik zincirlerinde süregelen aksaklıklar ve yurt içi enerji maliyetlerindeki artışlar üretici fiyatlarını etkilemeye devam etmektedir. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, yıllık enflasyon ara mallarında yataya yakın seyrederken enerji başta olmak üzere diğer alt gruplarda artmıştır. Enerji üretici fiyatları aylık bazda yüzde 27,65 artarken, özellikle doğal gaz fiyatlarındaki yükseliş belirgin olmuştur. İktisadi faaliyet ilk çeyrekte güçlü seyrini sürdürmüştür. Üretim yönünden değerlendirildiğinde, ilk çeyrekte yıllık büyümenin temel belirleyicileri hizmetler ve sanayi sektörü olurken inşaat sektörü büyümeyi sınırlamıştır. Harcama yönünden bakıldığında yıllık büyümenin temel sürükleyicisi özel tüketim öncülüğünde nihai yurt iç talep olurken, net ihracatın yıllık büyümeye katkısı 3,5 puan olmuştur. Yatırımların alt kalemlerinden makine-teçhizat yatırımları ise yıllık bazdaki artış eğilimini sürdürmüştür. Nitekim yılın ilk çeyreği itibarıyla makine-teçhizat yatırımları ile net ihracatın milli gelir içindeki payı son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır.”
“Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi önemli”
Özette, kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergelerin, yılın başındaki güçlü büyümenin dış talebin de olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte sürdüğüne işaret ettiği belirtilerek, imalat sanayi firmalarının gelecek 12 aylık döneme ilişkin yatırım eğilimlerinin de yüksek seyrettiği kaydedildi.
Firmaların kayıtlı iç ve dış piyasa siparişleri ile geleceğe yönelik sipariş beklentilerine bakıldığında, yılın ikinci çeyreğinde dış talebin destekleyici seyrini sürdürdüğüne işaret edilen özette, kartla yapılan harcamaların da nisan-mayıs döneminde yurt içi talepte toparlanma eğilimini teyit ettiği bildirildi.
Özette, iş gücü piyasasındaki gelişmelerin, iktisadi faaliyetle uyumlu bir görünüm sergilediğine de değinilerek, “Anket göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler, istihdamdaki artış eğiliminin korunduğuna işaret etmektedir.” denildi.
Son dönemde enerji ithalatındaki kuvvetli seyrin cari işlemler dengesini etkilemeye devam ettiği belirtilen özette, şunlar kaydedildi:
“Cari işlemler dengesi nisanda 2,7 milyar dolar açık verirken, yıllıklandırılmış cari açık 1,2 milyar dolar artışla 25,7 milyar dolara yükseldi. Geçici dış ticaret verileri mayısta ihracatın gücünü koruduğuna, ithalatın ise enerji fiyatları kaynaklı olarak yüksek seyretmeyi sürdürdüğüne işaret etti. Öte yandan, ihracatçı firmaların dinamik kapasitesi ve pazar çeşitlendirme esnekliği sayesind, diğer ülkelere yapılan ihracattaki artışla sıcak çatışma nedeniyle gözlenen kısa dönemli bölgesel kayıpların telafi edildiği ve bölgesel ihracatın çatışma öncesi dönemdeki seviyesinin üzerine çıktığı gözlenmektedir. Dış ticaret açığında enerji başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki artış kaynaklı gözlenen yükselişe karşın hizmet gelirlerinde süregelen artış eğilimi cari işlemler dengesini desteklemeye devam etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinde turizm kaynaklı iyileşmelerin yanında enerji fiyatlarından kaynaklanan riskler devam etmektedir. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir.”
“Liralaşma odaklı bir yaklaşım sergilenmeye devam edilecek”
PPK Toplantı Özeti’nde, para politikası duruşunun; enflasyon görünümüne yönelik risklerin kaynağına, kalıcılığına ve para politikası ile ne ölçüde kontrol altına alınabileceğine dair değerlendirmeler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği vurgulandı.
Para politikasında sürdürülebilir fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten liralaşma odaklı bir yaklaşımın sergilenmeye devam edileceği aktarılan özette, “Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini kararlılıkla uygulayarak gerekmesi durumunda ilave tedbirleri uygulamaya alacaktır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte küresel barış ortamının yeniden tesis edilmesi ve enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin sabit tutulmasına karar vermiştir.” değerlendirmeleri yapıldı.
Özette, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecinin devam ettiği belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Bu süreçte politika araçlarının Türk lirası mevduat gelişiminin desteklenmesi, APİ fonlamasının teminat yapısında Türk lirası cinsi varlıkların artırılması, para takası (swap) miktarının kademeli şekilde azaltılması ve döviz rezervlerinin güçlendirilmesi istikametinde geliştirilmesine odaklanılacaktır. Değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir. Bu kapsamda atılan adımlar sonrasında uzun vadeli sabit getirili ve Türk lirası cinsi menkul kıymet faizlerinin politika faizine yakınsadığı ve getiri eğrisinin para politikasının etkinliğini artıracak şekilde bütün vadelerde aşağı kaydığı izlenmektedir. Benzer şekilde, Kurul, hedefli alanlarda verimlilik kazanımları sağlayan kredilerin finansman maliyetlerinin parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artıracak yönde gelişiminin önemli olduğunu değerlendirmektedir. Bu çerçevede, Türk lirası likiditesinde ve dağılımında yaşanan gelişmelerin mevduat ve kredi fiyatlamaları üzerindeki etkileri, döviz kurundaki gelişmelerin enflasyon üzerindeki etkileri, kur korumalı mevduat ürünlerine yönelik gelişmelerin ters para ikamesi, döviz piyasalarının derinliği ve istikrarı ve fiyat istikrarı üzerindeki etkileri analiz edilmekte ve gerekli politika tedbirleri oluşturulmaya devam edilmektedir.”
“Kararlar şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede alınmaya devam edilecek”
Özette, TCMB’nin, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edeceği bildirildi.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği belirtilen özette, “Böylelikle yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır.” denildi.
Özette, Kurul’un, fiyat istikrarının sağlanması için güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimi oluşturulmasını desteklediği, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği vurgulandı.