Al Jazeera ekranlarına yansıyan ilk isimlerden biri olan Ebu Akile, Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskınların yanı sıra İsrail güçlerinin Filistin’de Müslüman ve Hristiyanların kutsallarına yönelik ihlallerini izleyicilere aktarmak için yaptığı uzun süreli canlı yayınlar ve saha haberleriyle bir ömür geçirdi.
- Al-Jazeera’nin kadın muhabiri İsrail askerleri tarafından açılan ateşte öldürüldü
- İsrail şiddetinin son kurbanı: ‘Kudüs’ün kızı’ Şirin Ebu Akile kimdir?
Kudüs’te 1971 yılında dünyaya gelen Ebu Akile, kuruluşundan hemen sonra Al Jazeera televizyonunda çalışmaya başlayan ilk muhabirler arasında yerini aldı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, 11 Mayıs sabahı yaptığı açıklamada, Al Jazeera’nın deneyimli muhabiri Kudüslü Şirin Ebu Akile’nin Cenin’de İsrail askerlerinin kurşunuyla 51 yaşında can verdiğini duyurdu.
Al Jazeera ve Filistin yönetimi, İsrail’i, Ebu Akile’yi görevini yaptığı sırada ateş açarak kasten öldürmekle suçladı. İsrail ordusu ise Ebu Akile’in “ilk tahminlere göre Filistinli silahlı kişilerin kurşunuyla öldüğüne ilişkin işaretler bulunduğunu” iddia etti.
– Kudüs’te “Müslümanlar ile Hristiyanların birliğini canlandıran” bir isim
AA muhabirine konuşan Filistinli Müslüman ve Hristiyan din adamları, işgal altındaki topraklarda uzun yıllar boyunca gazetecilik yapan Şirin Ebu Akile’yi anlattı.
Filistinli din adamları ve kanaat önderleri, Ebu Akile’yi, işgal altındaki Filistin topraklarında ve özellikle de Kudüs’te “Müslümanlar ile Hristiyanların birliğini canlandıran” bir isim olarak tanıdıklarını söyledi.
“Olayları kendisine özgü ve inandırıcı şekilde aktarabiliyordu”
Kudüs ve Filistin Müftüsü Şeyh Muhammed Hüseyin, Ebu Akile’nin üstün yetenekli bir gazeteci olarak başta Kudüs ve Mescid-i Aksa olmak üzere Filistin topraklarındaki gelişmeleri sıkı şekilde takip ettiğini söyledi.
Ebu Akile’nin Mescid-i Aksa ile ilgili pek çok haber yaptığına işaret eden Şeyh Hüseyin, şöyle konuştu:
“Şirin, gazetecilik mesleğini dürüstçe ve profesyonelce yapıyor, Filistinlilerin mesajını dünyaya ulaştırabiliyordu. O, İsrail’in Mesicid-i Aksa ve diğer kutsallara yönelik ihlallerine dair çok sayıda haber yaptı. Olayları kendisine özgü ve inandırıcı bir şekilde aktarabiliyordu.”
“Kudüs’teki Müslüman ve Hristiyanlar, Hazreti Ömer’in emannamesinin atmosferinde birlikte yaşarlar”
Kudüs ve Filistin topraklarındaki Müslüman-Hristiyan birlikteliğinin Hazreti Ömer’in 638 yılında Kudüs’te yaşayan Hristiyanlara “emanname” verdiği döneme dayandığını hatırlatan Şeyh Hüseyin, “Hazret-i Ömer’in emannamesi, buradaki birlikte yaşamın temelini oluşturuyor. Bu da tüm dünyada birlikte yaşam için baz alınacak bir örnektir.” dedi.
Şeyh Hüseyin, “Kudüs, Filistin’in olduğu gibi Arap ve Müslümanlarındır. Kudüs’teki Müslüman ve Hristiyanlar, Hazreti Ömer’in emannamesinin atmosferinde birlikte yaşarlar.” diye konuştu.
“Birçok insan Şirin Ebu Akile’nin Hristiyan olduğunu bilmiyordu”
“Barış İçin Dinler Vakfı” fahri Başkanı Piskopos Munib Younan, “Birçok insan Şirin Ebu Akile’nin Hristiyan olduğunu bilmiyordu.” dedi.
Pek çok kişinin Ebu Akile’nin Hristiyan olduğunu ölümünden sonra öğrendiğine işaret eden Younan, şunları kaydetti:
“Filistin’de Müslümanlar ile Hristiyanların birlikte yaşamı tartışmaya açılmayacak bir konudur. Bizler Müslümanlar ile Hristiyanları ayırmadan bir halk olduğumuza bakarız. Acımız ve kaderimiz bir olduğu gibi hepimizin olacak bir devletin kurulması hedefimiz de birdir.”
“Kudüs, bizlere Müslüman-Hristiyan olarak birlikte yaşamayı öğretti”
Ne yazık ki Filistinlileri hedeflerinden saptırmaya çalışan birilerinin olduğunu söyleyen Younan, “Ama bizler ısrarla Filistinliler olarak bir halk olduğumuzu dillendiriyoruz. Bizim bir tek davamız var, intifadamız da birdir. Bizler, işgali sonlandıracak ve özgürlük getirecek bir devlet istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Piskopos Younan, “Kudüs kenti, bizlere çoğulculuğu öğretti, Müslüman-Hristiyan olarak birlikte yaşamayı öğretti.” dedi.
“Filistinli herkes Ebu Akile’yi hayatının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor”
Filistin Yasama Konseyinin eski Hristiyan milletvekili Barnadir Sabila da İsrail güçlerince öldürülen Filistinli gazeteci Ebu Akile’nin, işgal altındaki topraklarda yaşanan olayları dürüstçe ve profesyonelce aktaran bir muhabir olduğunu söyledi.
İsrail’in 14 Mayıs 1948’de işgal ettiği Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından yaşanan göç nedeniyle Filistinli Hristiyanların da tıpkı Müslümanlar gibi çok çile çektiğini dile getiren Sabila, 700 bin civarında Müslüman Filistinlinin yanı sıra o dönemde 50-60 bin Hristiyan Filistinlinin de mülteci durumuna düştüğünü ifade etti.
Sabila, Ebu Akile’ye ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Filistinli herkes Ebu Akile’yi hayatının ayrılmaz bir parçası olarak görüyor. Şirin Ebu Akile, yaptığı gazetecilikle Filistin halkının acılarını aktarmanın yanı sıra Filistinli Hristiyanların bu acılı gerçeğe olan bağlılığını da yansıttı. Ebu Akile, Arap Filistin halkının meşru haklarına kavuşması için çalıştı. Dolayısıyla bizler Kudüs’te Müslüman ile Hristiyan’ı ayırmayız. Çünkü bizler acılarda eşit olduğumuzun ötesinde Müslümanlar ile Hristiyanların birlikte tehcir edildiği ortak bir tarihe sahibiz.”
İnsanları ayırma girişiminde bulunan bazılarını gördükçe üzüldüğünü dile getiren Sabila, “Bazılarının, insanları bölme ve Filistin’in işgal altındaki toprakları ile Kudüs’te her gün yaşananlara karşı hedef saptırma girişimleri karşısında üzülüyorum.” dedi.
Filistinli Hristiyan Sabila, gazeteci Ebu Akile’nin “bir Filistinli” olarak herkes tarafından saygıyla anılmayı hak ettiğini vurguladı.
Al Jazeera muhabiri Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesi
Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun deneyimli saha muhabiri Şirin Ebu Akile (51), İsrail güçlerinin 11 Mayıs Çarşamba günü işgal altındaki Batı Şeria’da bulunan Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği baskını takip ettiği sırada, İsrail askerlerinin açtığı ateşle başından ağır yaralanmıştı.
Görevini yaptığı sırada ve üzerinde “basın” yazılı çelik yelek giydiği halde, İsrail askerleri tarafından gerçek mermiyle vurulan Ebu Akile daha sonra yaşamını yitirmişti.
Ebu Akile’nin hayatını kaybettiği olayda yanında bulunan gazeteci Ali es-Sumudi de sırtından yaralanmıştı.