MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “İnsanın içinde doğduğu çevre yine insanın hayat boyu ayrılmaz bir parçası, koruyup gözetmesi mecburi olan ortak bir hazinesidir. Çevresiz insan, insansız çevre yalnızca fantastik masalların konusudur. Yaşadığımız hayat masal değildir, nitekim insan-çevre ilişkisinin rasyonel temelde birbirinden soyutlanması imkansızdır.” diye konuştu.
Hem insanın hem de çevrenin ihtiyaçlarını aynı anda merkezine koyan fikri ve siyasi arayışların bir noktadan sonra gerçekçi öneri ve önermelerin cümle kapısını araladığını ifade eden Bahçeli, çevre sorunlarının sadece çevre kirliliği veya çevrenin bilinçsizce kullanımı olarak değil, toplumsal, siyasal, ekonomik, kültürel ve ahlaki boyutları olan karmaşık sorunlar yumağı haline geldiğini vurguladı.
Marmara Denizi’nde Mart ayından itibaren baş gösteren deniz salyası istilasının çevre üzerinde bir kez daha fakat daha kararlı, daha dürüst, daha derinlikli düşünmeye yol açtığını kaydeden Bahçeli, bir çevre felaketiyle karşı karşıya olunduğunu söyledi.
MHP’nin parti programında çevre konusuna ayrı bir ehemmiyet verildiğine işaret eden Bahçeli, “Bu kapsamda temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın her insanın temel haklarından birisi olarak gördüğümüzü özellikle vurgulamak isterim. Bizim düşüncemize göre, çevre sorunlarını, kalkınma-çevre ikilemi yerine, akılcı bir koruma, kullanma ve geliştirmeyi öngören sürdürülebilir kalkınma modeliyle aşmak mümkündür.” değerlendirmesinde bulundu.
Çevre politikasının esasının da, gelecek nesillere temiz, yaşanabilir doğal ve kültürel değerleri korunmuş bir çevrenin intikalinin oluşturduğunu belirten Bahçeli şöyle devam etti:
“Ülkemizin bütüncül bir çevre politikasıyla maruz kaldığı risk ve tehditleri en aza çekeceği inancındayız. Kıyı, deniz, akarsu, göl, yapay göl ve diğer sulak alanların çevresi ile eko sistemlerin tamamını bütünlük içinde ele alan kıyı planlaması ve yönetim sistemi uygulanmalıdır. Su, hava, toprak ve denizi birlikte değerlendiren entegre çevre politikaları geliştirilmelidir. Ayrıca biogüvenlik ve genetiği değiştirilmiş organizmalar konusundaki tehlikeleri bertaraf etmek maksadıyla tarım, çevre ve teknoloji politikaları eşzamanlı uygulanmalıdır. Bizlere düşen asıl görevlerden birisi de çevre duyarlılığını tesis etmektir. Yatırım projelerinin yer seçiminde çevre duyarlılığıyla birlikte, çevre dostu teknoloji kullanımı özendirilmeli, hukuki çerçeveye kavuşturulmalıdır. Bilhassa Marmara Denizi’ne akan derelerin ıslahını yapmakla birlikte, Orta Avrupa ülkelerinden gelen atıkların nehirler üzerinden Karadeniz’e taşınmasını önlemek amacıyla muhatap ülkelerle mutabakat sağlanmalıdır.
Şu gerçeğin altını çizmenin yanında, mutlak surette de kabul etmek zorundayız; kirli bir denizin çevresinde sağlıklı bir hayat kurulamayacaktır. Bir zihniyet değişikliğine refakat eden çevreyle uyumlu bir hayat şartlarını da inşa etmek durumundayız.”
Kalıcı ve kuşatıcı bir çevre bilinci yerleştirmenin herkesin sorumluluğu olduğunu vurgulayan Bahçeli, “Tahrip olmuş bir doğa, talan edilmiş bir medeniyete, talih kuşuna hasret kalmış bir insanlığa davetiyedir. Sürdürülebilir bir hayat ve ekonomik gelişme hedefi çevrenin yıkımıyla değil, imarı ve ihyasıyla gerçekleşmelidir. Çevreyi dikkate almayan her atılımın, her adımın, her çabanın sonuç itibarıyla faturası ağır olacak, kazandırdığından çok daha fazlasını kaybettirecektir.” yorumunu yaptı.
Ekolojik hassasiyet ve çevre etiğinin ilkelerine azami ölçülerde uymanın hem bugüne değer yükleyeceğini hem de gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakılmasına destek vereceğini kaydeden Bahçeli, “İnsanın kendisi ve içinde yaşadığı toplum ve doğayla kurduğu ilişkileri düzenleyen, bu suretle insanın çevreye bakışını belirleyen kurallar manzumesi olan çevre etiğinin saygı ve sorumluluk kavramlarını pekiştirmesi güvenli ve sağlıklı bir hayatın bize göre formülüdür. Bizim milliyetçilik anlayışımızda çevrecilik ana eksenlerden birisidir. Çevre demek insanlığın çehresi, medeni olmanın çağrısı demektir. Çevre demek aynı zamanda vatan demektir.” ifadelerini kullandı.
Çevreye hürmetin çağın şifrelerini çözmenin, huzurlu ve mutlu bir hayatın ilk şartı olduğunun altını çizen Bahçeli, “Sahillerimizi işgal eden deniz salyasıyla mücadele konusunda alınacak tedbirlere, uygulanacak politikalara samimiyetle destek vereceğimizi, bu ağır sorundan ülkemizin ve deniz canlılarının kurtarılması hususunda yapılan ve yapılacak her çalışmanın yanında duracağımızı kararlılıkla ifade ediyorum. Geçtiğimiz pazar günü Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından açıklanan ve 21 başlıktan oluşan eylem planını, bugünden itibaren 7/24 esasıyla Marmara Denizi’ndeki deniz salyasını temizleme seferberliğini yürekten destekliyoruz. Geldiğimiz bu aşamada, siyasi partilere düşen öncelikli görev bu meseleyi istismar etmemektir. Siyasi rant hesabına tevessül gibi bir yanlışa da hiç kimse düşmemelidir. Çünkü deniz salyası belasını yenmek için sabır ve sağduyunun rehberliğinin yanı sıra, el birliğine, güç birliğine ve hedef birliğine ileri düzeyde ihtiyaç olduğu da asla unutulmamalıdır.” diye konuştu.