Basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Michel, AB’nin “refah ve ekonomik kalkınmanın eksik olduğu istikrarsız komşulara sahip olmasının tehlikeli olacağı” değerlendirmesini yaptı.
Michel, “Genişleme AB’nin geleceği için hayati önem taşıyor çünkü genişleme olmadan yeni bir ‘Demir Perde’ riski var.” ifadesini kullandı.
Bu yıl, AB’nin en büyük genişlemesinin 20. yıl dönümünün kutlandığına işaret eden Michel, “bu tarihi genişleme olmasaydı, AB’nin bugünkü haliyle fiili bir ‘Demir Perde’ ile bölünmüş olacağını ve doğu kanadındaki ülkelerin ‘Kremlin’in işgal etmeye yönelik siyasi ve ideolojik girişimlerinin’ hedefi olacağını” savundu.
Michel, temmuz ayından itibaren 6 ay boyunca AB’nin dönem başkanlığını yürütecek Macaristan’ın “veto yetkisini kullanarak genişlemenin önünü kapayabileceği” iddialarına ilişkin, “Bir sonraki dönem başkanlığının, genişlemeye ilişkin ortak siyasi irademizi yeniden teyit etme fırsatı olacağına inanıyorum.” dedi.
Ukrayna için “özel bir geçiş süreci” gerekiyor
Macaristan’ın genişleme konusunu Konsey’in gündeminden çıkararak Ukrayna’nın katılımını geciktirme ihtimali olup olmadığı sorusuna Michel, “Hiç endişeli değilim. Kendime güveniyorum çünkü liderlerin çoğunluğunun bunun gelecek için önemli olduğuna inandıklarını düşünüyorum.” yanıtını verdi.
Michel, Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın, Ukrayna’nın AB katılım müzakerelerinin başlaması onaylanırken toplantı salonunu terk etmesiyle meşhur olan “yapıcı çekimserlik” yönteminin gelecekte benzer kararlar için kullanılabileceğini aktararak, “Yapıcı çekimserlik yöntemini kullandık. Bu yöntemle bir ülkeye, ‘Bakın, ben bu karardan hoşlanmıyorum, içime sinmiyor ve görüşümü kamuoyuna açıklıyorum ama üye ülkelerin büyük çoğunluğunu engellemek istemiyorum’ deme imkanı veriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
Ukrayna’nın katılımının AB ekonomisi üzerinde yaratabileceği potansiyel etkileri hafifletmek için daha önce kullanılmamış olan “özel bir geçiş modeline” ihtiyaç olacağını aktaran Michel, bu model hakkında detaylı bilgi vermedi.
Birliğe, Ukrayna’nın katılımından korkmamaları çağrısı yapan Michel, bu ülkenin yatırım yapmak için “cazip bir yer olacağını” öne sürdü.
AB, 2004’te, Macaristan, Polonya, Çekya, Slovakya, Slovenya, Letonya, Litvanya, Estonya, Malta, Güney Kıbrıs Rum Yönetimini (GKRY) kabul etmesiyle, tarihindeki en büyük genişlemeyi yaşamıştı.
AB’nin aday ülkeleri arasında Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Gürcistan, Moldova, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Türkiye ve Ukrayna olmak üzere 9 ülke bulunuyor.