İstanbul’da düzenlenen Dünya Boks Şampiyonası’nda +81 kiloda altın madalya elde eden Şennur Demir, AA Spor Sohbetleri’nin konuğu oldu.
Uluslararası Boks Birliğinin yaş sınırını hatırlatan Şennur, “IBA’nın koyduğu yaş sınırlaması var bizde. Yaşım 39, bırakma yaşım 40. Son dünya şampiyonasıydı benim için ve kazandım. Şimdi Avrupa Şampiyonası son olacak. Menüsküs yırtığım var ama katılabilirim. Başka bir şey olmazsa katılmak istiyorum. Dünya Şampiyonası öncesinde de her sabah dizimi öptüm ‘Ne olur beni yarı yolda bırakma.’ diye. Maçtan sonra da dizime teşekkür ettim. Avrupa Şampiyonası’nda da umarım beni yarı yolda bırakmayacaktır.” diye konuştu.
Aktif sporculuk hayatının biteceği için üzgün olduğunu dile getiren milli boksör, “Bu sporu çok geç buldum. Ben bazı sporcuların sporu bıraktığı yaşta boksa başladım. Her şeyde bir hayır vardır. Benim spor yapma yılıma göre erken bırakıyorum ama mecburuz. Kurala uyacağız. Az süre kaldı Avrupa şampiyonu olarak bitirmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.
Hikayesini Benjamin Button’a benzetiyor
Şennur Demir, spor yaşamını Benjamin Button filmine benzetiyor.
Boksun hayatını tamamen değiştirdiğini dile getiren Şennur, hikayesini şöyle anlattı:
“Benjamin Button filmini izlemiştim, hayatımı ona benzetmiştim. Hayatım onun gibi sondan başa doğru döndü. Boksla hayatımda birçok şey değişti. Bartın’ın Amasra ilçesine bağlı bir köyde doğdum. Ufkumuz çok dardı, rol model yoktu. En büyük hayalim okulu bitirip İstanbul’da akrabalarımın yanına gidip çalışmaktı. Lise bittikten sonra İstanbul’da tekstilde çalıştım, güvenlik görevlisi olarak çalıştım. 5 yıl sonra Bartın’da Kredi Yurtlar Kurumunda güvenlikte çalışmaya başladım. Boks 25 yaşında hayatıma girdi. Özel bir salonda kick boksa yazıldım. Spora başlayınca çevremdeki insanlar değişti. Yeni fikirler oluştu kafamda. Orada Ferhat diye bir arkadaşımla çalıştım. ‘Boks olimpik spor, oradan gidelim.’ dedi. Bana çok güzel bir yol çizdi. Hedefleri tek tek başardık. Boksta uluslararası alanda başarılı oldum, üniversiteye girdim.”
Çok fazla sakatlık yaşadığını aktaran milli boksör, sözlerine şöyle devam etti:
“Antalya’daki bir şampiyonada ikinci rauntta el bileğim kırıldı. Bartın’da antrenör olarak işe girdim. Annem ‘artık bırak, işin de var.’ dedi. Ben bırakmadım. 2016’da Çeşme’ye sporcu götürdüm. Arkadaşıma ‘Bana bir ellik tut, elim acıyor mu, bakayım.’ dedim. Sporcu götürdüğüm şampiyonaya katıldım. Bu sefer de yarı finalde el baş parmağım kırıldı ama kazandım. Sabaha kadar buz yaptım, final öncesi şişlikten eldiven elime zor girdi. Finali de kazandım. Sonra parmağımdan ameliyat oldum, Kazakistan’daki Dünya Şampiyonası’na 2-3 ay vardı. Son eleme kampına çağırdılar, oraya gittim seçmeleri kazandım. Dünya üçüncüsü oldum. Aldığım o madalyanın forması hala televizyonumun yanında asılıdır. O formada kan, ter, emek, sevinç, gözyaşı ve sakatlıklar var. Spor benim hayatımı olumlu yönde değiştirdi. Başarı çiçekli yollardan olmaz, engeller olabilir. Sakatlıklardan dolayı ‘kaderim bu.’ deyip bırakabilirdim. Boks antrenörü olarak devam ederdim ama o zaman asla dünya şampiyonu olamazdım.”
“Dünya şampiyonu olunca şuurumu kaybettim”
İstanbul’da dünya şampiyonu olduğu anları da anlatan Şennur, “Dünya ikinciliği ve üçüncülüğü tattım. İkisi arasında bir fark yok. Ama şampiyon olunca farkı hissettim. Ringde ne yapacağımı kararlaştırmıştım aslında. Şampiyon olduktan sonra şuurumu kaybettim. Çok farklı bir duygu. Dünyayı versen bir insana, bu mutluluğu yaşatamazsın. O gece bir başka şampiyon, oda arkadaşım Busenaz Sürmeneli’yle sabaha kadar uyuyamadık. Yataktan kalkıp ‘Dünya şampiyonuyuz.’ diye birbirimize sarıldık. Sabaha kadar sohbet ettik.” ifadelerini kullandı.
Ankara’da beden eğitimi öğretmenliği de yapan Şennur, “Öğretmenlik çok kutsal bir meslek. Spora başlamadan yoktu böyle bir hayalim ama spor hayatımda olduktan sonra hayalim bu oldu. Küçük bir köyde bana yol gösterme olmadı. Ben okulda, bir öğrenci bile spora kazandırabiliyorsam bana büyük bir ödül olur. Şimdi veliler geliyor ‘Çocuğumuzu boksa yazdırabilir miyiz?’ diye. Aileleri sadece boksa değil, diğer branşlara da yönlendiriyorum. Şampiyonlar çıkartabileceğimiz tesislerimiz var. Ben her zaman nereden geldiğimi biliyorum. Nerede olduğumu da nereye geleceğimi de biliyorum. Hayatıma böyle yön veriyorum. Ülkemi çok seviyorum. Kıyıda köşede kalmış, sporla tanışmış çocuklarla ulaşmak istiyorum. Ben şampiyon olunca ilk yaptığım okuluma gitmek oldu. Kendi hayatını anlattım. Beni örnek alarak spor yapsınlar istedim.” değerlendirmesinde bulundu.
Kendisinde emeği geçen herkese teşekkür eden Şennur, sözlerini şöyle tamamladı:
“Her bayramda benim yokluğuma katlanan, benim her halime katlanan aileme çok teşekkür ediyorum. Her zaman yanımdaydılar. Madalya alamadığımda da hep karşılamaya geldiler. Allah onlardan razı olsun. Antrenörlerimizin emeği çok büyük. Şampiyonluğu tek başımıza almıyorum. Arkamızda başta devletimiz olmak üzere büyük bir destek var. Bakanlığımız Dünya Şampiyonası’nda bizi çok destekledi. Başarı için desteğe ihtiyaç var ve amatör sporlara en büyük desteği veren kulüp de Fenerbahçe. Bu da herkesin gördüğü bildiği bir şey. Fenerbahçe’ye, başkanımız Ali Koç’a, şube sorumlumuz Selahattin Atasever’e çok teşekkür ediyorum.”