Tokyo’da düzenlenen 32. Yaz Olimpiyat Oyunları’nda takım arkadaşı Mete Gazoz ile karışık takımda 4. olan Yasemin Ecem Anagöz, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Tokyo’da klasik yay bireysel kategorisinde üçüncü tura kadar yükselen milli okçu Yasemin Ecem, altın madalya hedefiyle olimpiyata gittiğini belirterek, “Hem karışık takımda hem de bireyselde hedefim altın madalya idi. Önce karışık takım yarışmalarımız oldu, orada dördüncülüğe kadar geldik. Artık öyle bir seviyedeyiz ki olimpiyat dördüncülüğüne üzülür olduk. Bu da iyi bir dereceydi.” dedi.
Karışık takımda çok az bir farkla bronz madalyayı kaçırmanın üzüntüsünün ardından bireysel maçlara psikolojik olarak hazırlanmaya çalıştıklarını anlatan ay-yıldızlı okçu, şöyle devam etti:
“Bireysel maçlarıma çıktığımda bir kaç gün öncekinden çok daha güçlü bir şekilde sahaya çıktım, 3. tura kadar gelebildim. Daha fazlasını yapabileceğimden emindim, sadece ‘şanssız bir eşleşme oldu’ diye düşünüyorum. Çünkü biz sıralama atışları yapıyoruz ve o atışlara göre bir eşleşme oluyor. Normalde finalde karşılaşmam gereken bir rakiple 3. turda karşılaştım. Puanlarımdan açıkçası memnunum, oradaki performansımdan da memnunum. Turları geçebilmek için attığım puan ortalaması da bunun için aslında yeterliydi. Şanssız bir yarışmaydı sadece ama kazandığım tecrübeleri de cebime koydum.”
“Mete ile karışık takımda dünyanın bir numarasıyız”
Karışık takımda okçuluk adına elde edilen başarının küçümsenemeyeceğine işaret eden milli okçu Yasemin Ecem Anagöz, “Aslında biz Mete ile karışık takımda dünyanın bir numarasıyız. Dünya rekorlarımız, Avrupa rekorlarımız, bir çok madalyamız var. O yüzden olimpiyatlarda bizim altın madalya almamız zaten sürpriz olmayacaktı. Ama ilk kez olimpiyatta karışık takım oldu ve daha önce hiç olimpiyatta madalyamızın olmaması belki bizi birazcık daha heyecanlandırdı. Karışık takımla madalyayı kıl payı kaçırdık. Olimpiyat dördüncülüğüne bir çok kişi sevindi aslında. Biz zaten dünyanın en iyisiyiz ve burada altın madalyayı alabilirdik.” diye konuştu.
Milli sporcu Yasemin, Tokyo’da kazandığı tecrübelerin ilerisi için altın madalya kazanabilme adına çok önemli katkılar sağlayacağını kaydetti.
Son 16 turdaki eşleşmelerde kasıtlı bir durumun olup olmadığına ilişkin de ay-yıldızlı sporcu, “Sıralama atışlarında birinci ile 32. gibi bir baştan bir sondan eşleşmeler oluyor, çok iyi atmanın da sıralama için bir avantajı olmuyor. Çok kötü atmanın da bir dezavantajı olmuyor. Çünkü olimpiyatlar çok üst seviye olduğu için birinci ile yirminci arasında sıralama durumlarında çok büyük fark var diyemiyoruz.” yorumunda bulundu.
Tokyo’da 3. turda Güney Koreli Chaeyoung Kang ile erken bir final maçı yaptığını ifade eden Yasemin Ecem Anagöz, “Sıralama eşleşmelerinde normalde attığım puandan daha düşüğünü atsaydım, grubum tamamıyla başka bir grup olacaktı ve çok daha kolay bir grup olacaktı. Koreli ile maçımda 6-2 mağlup oldum. Fakat puanlarımda gayet iyiydi, kendisi ekstra bir performans gösterdi normalde o turu geçemeyecek bir durumda değildim. Yani elimden gelenin fazlasını yaptım, antrenmanda ne atıyorsam yarışmaya da bunu taşıdım. Hiçbir rakibimin karşısına çıktığımda korkmadım, bunlar bir sporcu psikolojisi için önemli şeyler. O yüzden kazançlarımın bu yönde olduğunu düşünüyorum.” şeklinde görüş belirtti.
Başka bir sporcu ile karşılaşması durumunda neler yapabileceğine ilişkin de Yasemin, “Okların belli bir grup santimetresi var, ne kadar uzağa kaçtığı ve ne kadar birbirine yakınlığı bakımından, benim de rakibimin de oklarının grubu gayet iyiydi. Puanlarımız da gayet iyiydi ama diğer kazanılan maçlara baktığımızda gerçekten çok kötü puanlarla setlerin alındığını gördük. Bizim maçımızda öyle olmadı, daha dişli bir maç oldu. Bu rakibi açıkçası finalde bekliyorduk, öyle bir durumda bitiririz sıralamayı gibi düşünmüştük ama olmadı.” dedi.
“Tribüne geçerken hissettim. ‘Mete bugün madalya alacak’ dedim”
Takım arkadaşı Mete Gazoz’un Tokyo’da şampiyon olduğu anlardaki hislerine ilişkin de Yasemin, “Yarıştan önce Mete antrenmandayken ben de onların yanındaydım. Sonra tribüne geçerken hissettim. ‘Mete bugün madalya alacak’ dedim. Tribüne geçerken bunu biliyordum. Renginin altın olacağını Mete bize sahada gösterdi. Çok güzel anlardı, gerçekten insanın içine dokunan anlardı, çünkü orada bütün Türkiye, bütün dünya bir tarihe tanıklık ettik ve ben buna canlı canlı tanık oldum. Çok gurur verici bir şeydi. Biz 9 yaşından beri birlikte antrenman yapıyoruz. Hani ailemizden çok birbirimizi görüyoruz. Öyle bir insanın asıl bu başarıya imza atmış olması beni daha da derinden etkiledi tabii.” ifadelerini kullandı.
Tokyo’dayken anne ve babasının kendisini izlediğinde neler yaşadıklarıyla ilgili soruya ise milli okçu, “Bir maçımı izlerken video çekmişlerdi çok komik anlarım; güler misin, ağlar mısın. Hedefi kaçırıyorum, suratlar asılıyor, benden daha çok üzülüyorlar. İyi atıyorum herkes mutlu. Bir de benim maçlarım Türkiye saatine göre sabah 4.00 gibiydi. Sürekli insanlardan mesaj alıyorum, ‘Senin maçına kalkıyoruz, izliyoruz’ diye.” şeklinde konuştu.
“13 senedir ok atıyorum, 9 yaşında başladım”
Yasemin Ecem Anagöz, bu spora kaç yıldır emek verdiğine yönelik de şöyle bilgi verdi:
“13 senedir ok atıyorum, 9 yaşında başladım. Bir sporla ilgilenmemi zaten ailem de ben de istiyorduk, sporu seven insanlarız. Bu konuda ailenin desteği çok önemli, ailenin bakış açısı. Bir spor arayışına girdiğimizde okçuluktaki madalyaların kare olduğunu gördüm, benim daha önce başka bir çok branşta madalyalarım vardı ama onlar yuvarlaktı. Okçuluğun madalyasının kare olduğunu görünce dedim, ‘Benim bunu kazanmam lazım’. Başladıktan sonra Türkiye rekoru kırmaya başladım. Sonra istediğim o madalyayı aldım. Tabii bu bana daha da haz verdi, artık profesyonellik dönemine geçtiğimde olimpiyatlara ilgim arttı. Diğer sporların sistemlerinin nasıl olduğunu gördüm ve okçulukta her hangi bir engel bariyerinin bulunmaması benim çok hoşuma gitti.”
Yasemin Ecem, bundan sonraki hedefleri için de “Hedefimiz Paris, ama öncesinde Avrupa ve dünya şampiyonlukları var. Bireysel olarak iyi sporcularız, bir çok kıdemli madalyamız var. Bundan sonra takım halinde de madalya kazanacağımızı düşünüyorum, çünkü Mete’nin kazandığı madalya güzel bir açılış oldu ve herkese bazı şeylerin yapılabileceğinin göstergesi oldu. Bu inançla devam ettiğimiz sürece okçuluk federasyonu ve milli takım olarak çok daha iyi yerlere geleceğimizi düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.