Türkiye’de, 23 Şubat 1994’te, dönemin Başbakanı olan Tansu Çiller’in dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aramasıyla gerçekleşen ilk cep telefonu görüşmesinin üzerinden 27 yıl geçti. Geçen zaman içinde hem dünyada hem de Türkiye’de telekomünikasyon sektörü büyük değişimlere sahne oldu.
Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal, sürece ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, mobil iletişim geçmişinin 19’uncu yüzyılın ilk çeyreğine dayandığını ancak bunun dünya geneline yayılmış bir teknolojiye dönüşmesinin 1990’ları bulduğunu hatırlattı.
Haberleşmede sınırları ortadan kaldıran GSM teknolojisiyle dünyanın ilk kez 1991 yılında tanıştığını ifade eden Önal, şunları kaydetti:
“Türkiye’de ise ilk mobil altyapı 1994 yılında Türk Telekom tarafından kuruldu. Mobil şebekelerin hizmet vermeye başladığı günden itibaren akıllı telefonlar ile ilgili çalışmalar da başlamıştı. İlk akıllı telefon, IBM tarafından 1993 yılında piyasaya sürülen, telefon, mini bilgisayar, çağrı cihazı ve faks makinesi özelliklerini kısmen bünyesinde barındıran Simon’dı. Ardından pek çok farklı marka ve model piyasada yer aldı. Bunlar daha çok iş dünyasına yönelik ve günlük kullanım için fazla lüks sayılacak modellerdi. 2000’lerin başında cep telefonlarının internet erişimine kavuşmasıyla birlikte bugünkü manada akıllı telefonların dönemi de başladı.
Daha hızlı veri ihtiyacı sonucunda ses, data, görüntü aktarmakla kalmayıp görüntülü konuşmayı da sağlayan 3G teknolojisi hayata geçti. 2007’de Apple, iPhone ile yazılım ve donanım olarak akıllı telefon standartlarını kökünden değiştirecek birçok yeniliğe imza attı. Ardından mobil cihazların internet hızını 3G’ye göre ciddi manada artıran 4G ve sonrasında 4.5G-LTE teknolojisi görücüye çıktı. Bugün akıllı cihazların birbiriyle iletişim kuracakları 5G teknolojisinin arifesindeyiz.”
“Akıllı mobil cihaz teknolojisi, sayısız girişimin ortaya çıkmasına da vesile oldu”
Ümit Önal, en büyük kırılma noktasının, mobil cihazların internet erişimine kavuşması ile yaşandığını, bu teknoloji öncesinde cep telefonlarının boyut olarak küçüğü makbul olan, sadece konuşmaya, kısa mesaj gönderme ve almaya yarayan mobil cihazlar olduğunu söyledi.
Bu kavramın, cep telefonlarında web benzeri bir dil olan WAP erişiminin aktif olmasıyla birlikte yavaş yavaş değişmeye başladığını ifade eden Önal, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu gelişme, interneti cep telefonlarımıza sokarken, kısa sürede iş hayatından ticaretin akışına ve günlük yaşantımıza kadar neredeyse tüm alışkanlıklarımızı kökünden değiştirdi. Hızlı veri transferine olanak sağlayan 3G’nin de gelişimiyle bu teknoloji, yeni üretici ve markaların sektöre girmesini sağladı. Geniş ekranlı, yüksek hafızalı, kameralı ve nihayet dokunmatik ekranlı cep telefonu modelleri ortaya çıktı. 2007’de piyasaya sunulan iPhone, sektörde taşları yerinden oynatırken, dünya mobil telefon pazarına ‘inovasyon’ kavramını da getirdi.
Akıllı cep telefonlarının fiyat açısından erişilebilir olması ve yaygınlaşmasıyla cep telefonları kişisel birçok ihtiyacı karşılamak için kullanılır hale geldi. Akıllı mobil cihaz teknolojisi, aynı zamanda bu alanda sayısız girişimin ortaya çıkmasına da vesile oldu. Yenilikçi çözümleriyle hayatımızı kolaylaştıran dijital servisler ve mobil uygulamalar, ilk çıktıkları günden bu yana gelişerek ve çoğalarak bizlere yepyeni deneyimler yaşatmaya devam ediyor.”
Önal, dijital servislerin de etkisiyle bugün dünyada ve Türkiye’de kişi başı mobil veri kullanımının hızlı yükselişini sürdürdüğünü kaydetti.
“Türk Telekom olarak 5G’ye şimdiden hazırız”
Türk Telekom CEO’su Önal, 180 yıllık geçmişleri boyunca birçok ilke imza atarak Türkiye’yi çağın en yeni iletişim teknolojileriyle buluşturduklarını, teknoloji gibi dünyayı geleceğe taşıyan bir alanın liderliğini yaptıklarını, bu topraklarda yaşayan herkesi “değerli hissettirmek” gibi bir misyonları bulunduğunu, bunun bilinciyle her koşulda kesintisiz iletişimi sağlamak için “merkeze değil herkese” hizmet anlayışıyla çalıştıklarını anlattı.
Türk Telekom’un mobil yolculuğuna da değinen Önal, tüm süreç boyunca mobil yatırımları kararlı ve kademeli olarak artırarak bugünlere geldiklerini söyledi. Önal, devamla şu değerlendirmelerde bulundu:
“Köklü geçmişimizden elde ettiğimiz deneyim ve yüksek teknoloji alanındaki yatırımlarımızla bugün Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik ediyoruz. Bunu yaparken de odağımıza insanı alıyoruz. Çünkü teknolojinin insana fayda sağlaması gerektiğine inanıyoruz. Yakın döneme ilişkin öncelikli konularımız ise 5G ve sonrasındaki yeni nesil teknolojilerin ihtiyaç duyduğu altyapının inşası. Son 10 yılda 10 katına çıkardığımız fiber altyapımızla Türkiye’yi fiberleştirip 5G’ye hazır hale getiriyoruz. 5G yatırımlarımızı ve 5G şebeke testlerimizi sürdürüyoruz. Mevcut LTE baz istasyonlarımızın yaklaşık yüzde 50’sini şimdiden fibere bağladık. 5G’ye geçişin aşama aşama olacağı ve hizmet verilecek öncelikli sahaların halihazırda fiber şebeke ile kapsandığı düşünüldüğünde, Türk Telekom olarak 5G’ye şimdiden hazırız, bu yolculukta da Türkiye’yi öncü yapmaya kararlıyız.”
“5G, bugüne göre milyonlarca kat daha büyük verinin üretilmesi ve işlenmesini vadediyor”
Ümit Önal, değişen ve gelişen teknolojilere ilişkin bilgi verirken, dünyada 1980’li yıllarda boy göstermeye başlayan ilk mobil telefonların, adına “cep telefonu” denemeyecek kadar büyük, hantal ve analog cihazlar olduğunu, 1990’larda GSM protokolünün önce Avrupa, sonra da tüm dünyada kabulü ile mobil şebekede ilk dünya standardının sağlandığını hatırlatarak, önceleri hem cihaz hem de hizmet olarak pahalı olan bu teknolojinin; baz istasyonlarının yaygınlaşması, çekim alanlarının geliştirilmesi, ürün ve hat maliyetlerinin düşmesiyle birlikte lüks olmaktan çıkarak herkesin cebine girmeye başladığını aktardı.
Mobil şebeke teknolojilerinin ilki olan 1G’de sadece sesin taşınmasının mümkün olduğunu anımsatan Önal, bugünkü GSM sisteminin temeli sayılabilecek 2G’nin ise SMS denilen yazılı mesajların da iletilmesini sağlayan, sayısal haberleşmeye dayalı bir sistem olduğunu söyledi.
Önal, “3G’nin sağladığı hız ile görüntülü görüşme deneyimi yaşadık. 4G/4.5G ile HD kalitede görüşme ve sese olanak tanıyan yüksek hızda mobil veri transferi sağlandı. Yakın dönemde hayatımıza girecek 5G ve beraberindeki yeni teknolojiler ise iletişimde gecikmeyi azaltmayı, daha fazla cihazın birbirine bağlanmasını, daha yüksek hız sayesinde bugüne göre milyonlarca kat daha büyük verinin üretilmesini ve işlenmesini vadediyor.” diye konuştu.
“eSIM teknolojisi, mobil teknolojilere hareket katacak gibi görünüyor”
Türk Telekom CEO’su Önal, 3G, akıllı telefonların çıkışı, ardından mobil veri hızını önemli ölçüde artıran 4.5G’ye geçişin, sektörün önemli dönüm noktaları olduğunu vurgulayarak, “Ancak sanayi, üretim, sağlık başta olmak üzere sektörlere sağlayacağı fayda ve fırsatları düşündüğümüzde, en büyük sıçrama 5G ile yaşanacak.” dedi.
5G’den beklentilerin yüksek olduğunu belirten Önal, 5G’nin, her şeyden önce “hız” anlamına geldiğini söyledi. İletişimde yaşanacak bu hızlanma ile yaşamı kolaylaştıracak pek çok fırsata da kapı açılacağını aktaran Önal, şöyle devam etti:
“5G, akıllı bağlantı çağının, ekonomik büyümeyi destekleme, işletmeleri dönüştürme ve yenilikçi hizmetler sunma döneminin temel direği olacak. Nihayetinde üretkenliği, sürdürülebilirliği, verimliliği ve genel refah düzeyini artırarak sosyoekonomik dönüşümleri güçlendirmede öncü bir rol oynayacak. Burada öne çıkan önemli bir husus ise karadaki fiber bağlantı ile desteklenmeden gerçek 5G seviyesi hızlara ulaşmanın mümkün olamayacağı…
Türk Telekom olarak, 1994’ten bu yana ülkenin dört bir yanında fiber altyapıya yaptığımız yatırımlar ve fiber ile bağladığımız baz istasyonlarımızla Türkiye’yi dijitalleştirirken bir yandan da mobil altyapısını önemli ölçüde iyileştirmiş bulunuyoruz. Özellikle son dönemde mobil teknolojilerin bizlere kazandırdığı önemli faydalardan biri alışverişten ödeme hizmetlerine, eğlenceden sağlığa kadar pek çok alanda hayatımızı kolaylaştıran dijital servisler oldu. Ayrıca, fiziki SIM kart kullanımına son veren eSIM teknolojisi de mobil teknolojilere hareket katacak gibi görünüyor.”
“Türk mühendislerin geliştirdiği milli teknolojiler, stratejik açıdan önemli sektörlerde kullanılıyor”
Ümit Önal, Türkiye’nin, teknoloji geliştirme ve içinde bulunduğu çağın gereklerini yerine getirme konusunda dünyanın gelişmiş ülkeleriyle başa baş bir ilerleme sergilediğini ifade ederek, Türk mühendislerin yerli kaynaklar kullanarak geliştirdiği milli teknolojilerin savunmadan sağlığa, eğitimden haberleşmeye kadar stratejik açıdan önemli tüm sektörlerde kullanıldığını anlattı.
Bu yaklaşımın iletişim teknolojileri ve 5G alanı için de geçerli olduğunu belirten Önal, şunları kaydetti:
“Ülkemizin teknolojik anlamda dışa bağımlılığı günden güne azalıyor ve Türkiye, bir yandan vatandaşının yaşam kalitesini artıran her türlü hizmeti sağlarken dünyada güçlü bir oyuncu olarak yerini sağlamlaştırıyor.
Ülkemizin sahip olduğu dijital varlıkların kurucusu ve geliştiricisi olarak, önceliğimiz teknoloji şirketi olmanın ötesinde, bulunduğumuz her alanda, dokunduğumuz herkesi değerli hissettirmek. Yüksek teknoloji alanındaki bilgi birikimimiz ve toplumsal sorumluluk bilincimizle milli teknoloji dönüşümünün her adımında var olmayı sürdürecek ve Türkiye ekonomisi için itici güç olmaya devam edeceğiz.”