Malezya ve Endonezya’da mültecilere yardım amaçlı faaliyet gösteren Geutanyoe Vakfının Kurucusu ve Uluslararası Direktörü Lilianne Fan, Myanmar’daki askeri darbe ve sonrasında yaşanan gelişmelere dair AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Askeri darbeyi etkileyen faktörlere işaret eden Fan, “Myanmar ordusu, demokratikleşme sürecini başlatan unsur olarak seçimlerin yapılacağı ve bu seçimlerde kendi destekledikleri partinin kazanamayacağı gerçeğini kabul etmişti. Aung San Suu Çii’nin partisi Ulusal Demokrasi Birliğinin (NLD) kazanacağı belliydi ama bu kadar büyük bir oy oranı beklenmiyordu. NLD’nin bu kadar yüksek oy alması ordu için bir tehdit oluşturdu çünkü sivil hükümet, ciddi bir anayasa reformu hazırlığındaydı.” ifadesini kullandı.
Fan, Myanmar’ın 2008 Anayasası’nın, parlamentodaki sandalyelerin yüzde 25’inin orduya tahsis edilmesi ve kabinede orduya üç bakanlık verilmesi şartını koştuğunu hatırlatarak “Genelkurmay Başkanı General Min Aung Hlaing, kendisini ve orduyu siyasetten dışlamayı planlayan faaliyetler yapıldığını gördü ve asıl gücün orduda olduğunu göstermek için yönetime el koydu.” dedi.
Son yıllarda Suu Çii ve Myanmar ordusunun arasının giderek açıldığını vurgulayan Fan, “Eğer ordunun desteklediği parti, Mecliste biraz daha sandalye kazanmış ve hükümette biraz daha etki sahibi olsaydı, bu darbe olmayabilirdi. Fakat her iki taraf da birbirine karşı çok tavizsiz davrandı.” değerlendirmesinde bulundu.
“Kamu çalışanlarının yüzde 75’i darbeyi protesto ediyor”
Fan, 6 Şubat’tan bu yana ülke genelinde süren darbe karşıtı protestolara ilişkin şunları söyledi:
“Cunta, halktan bu kadar sert tepki beklemiyordu. Özellikle sivil itaatsizlik hareketi, bugün ülkede çok geniş bir hale bürünerek adeta ülkenin sitemini felç etti. İşlerini bırakıp dışarıdaki eylemlere katılanların yanı sıra evlerinde oturup sivil itaatsizlik yapan çok sayıda kişi var. Bölgeden edindiğimiz bilgilere göre, kamu çalışanlarının yüzde 75’i darbeyi protesto ederek iş bırakmış durumda. Protestoların belirli bir yaş, meslek, etnik veya inanç grubuna has olmaması cuntanın işini bir hayli zorlaştırıyor.”
Etnik grupların tavrının da Myanmar’daki krizde belirleyici rol oynadığına dikkati çeken Fan, “Darbeden sonra cunta, etnik grupları yanına almaya çalıştı. Bunun gerekçesi olarak da Suu Çii hükümetinde barış görüşmelerinin ilerlememiş olmasını gösterdi. Fakat şu an özellikle etnik silahlı grupların bir kısmı, darbeye karşı tavır almış durumda.” diye konuştu.
“31 Mart’a kadar hükümet kurulmazsa darbe meşru sayılacak”
Karen ve Kachin etnik gruplarının protestoculara açık destek verdiğini ve Myanmar’a sivil hükümeti geri getirmek için kurulan Ulusal Meclisi Temsil Komitesi (CRPH) ile müzakerelerde bulunduğunu aktaran Fan, “CRPH, şu an bu tür etnik gruplarla görüşerek cuntaya karşı geçici bir hükümet kurmaya çalışıyor. Son genel seçimlerin ardından 31 Mart’a kadar bir hükümet kurulmazsa darbe, kanun gereği meşru sayılacak.” ifadesini kullandı.
Fan, CRPH’nin kurması beklenen federal hükümetin arkasındaki silahlı destek ve halk gücünün, Myanmar krizinin bundan sonraki gidişatını belirleyeceğinin altını çizdi.
Darbenin ardından devrik hükümet yetkililerinin, Arakanlılara daha fazla yakınlaştığının altını çizen Fan, şöyle devam etti:
“Bu hafta içinde CRPH liderleri, Arakan etnik grubundan önemli liderlerle internet üzerinden görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, CRPH yetkilileri, Suu Çii hükümetinin Arakanlıların sorunlarına gereken önemi vermediğini itiraf ederek Arakanlılarla daha sıkı birlik çağrısı yaptı. Darbenin ardından Suu Çii yanlıları, yeniden düşünme sürecinde. Cuntaya karşı koyabilmek için birçok etnik grup gibi Arakanlılara da ihtiyaçları olduklarını çok iyi biliyorlar.”
Fan, ülkedeki darbe karşıtı hareketlerin yanı sıra uluslararası tepkiler ve yaptırımların da cuntaya geri adım attırmak için önem taşıdığını vurgulayarak “Bu konuda Batı ülkelerinin yapabileceği hamleler sınırlı. Myanmar ordusuna karşı ekonomik yaptırımlar önemlidir fakat Myanmar’ın komşu ülkelerle diplomatik çabaları artırmadığı sürece bu yaptırımlar değişiklik getirmeyecektir.” ifadesini kullandı.
“ASEAN, birlikte hareket edip gerekli hazırlıkları yapmalıdır”
Myanmar’daki krizin Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) ve Myanmar’a komşu ülkelere yönelik büyük bir göç krizi doğuracağı uyarısında bulunan Fan, şunları kaydetti:
“Gözlemlerimize göre, Myanmar krizi, komşu ülkelere göç dalgası yaratacak. Halihazırda ülkesini terk etmek isteyen veya çoktan terk etmiş birçok Myanmarlı bulunuyor. Malezya başta olmak üzere, bölge ülkelerine sığınmak üzere olan sivillerin sayısının artacağı öngörülüyor. İnsani yardım gruplarından edindiğimiz tahminlere göre, Myanmar’dan göçmek üzere olanların sayısı 5 bin ile 10 bin küsur arasında ve bu seferki mülteci akını, bundan önceki yıllarda gördüğümüzden daha farklı olacak.”
Fan, Myanmar’ın Güneydoğu Asya’daki insan ve mal kaçakçılığı faaliyetlerinde önemli bir merkez teşkil ettiğini hatırlatarak çok sayıda çetenin, darbenin ardından yaşanan krizi fırsat bilerek kaçakçılığı artırdığını söyledi.
Gelecek haftalarda daha da artması beklenen göç sorununun ciddiye alınması gerektiğine işaret eden Fan, “Özellikle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele eden ASEAN, bu sorunu daha fazla görmezden gelmek yerine birlikte hareket edip gerekli hazırlıkları yapmalıdır.” dedi.