Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin büyümesini sürdürdüğünü ifade ederek, Türkiye’nin bir büyüme sürecinde olduğunu ve üretim, imalat sanayine baktıkları zaman çarkların çok hızlı döndüğünü rakamların ortaya koyduğunu söyledi.
Satınalma Müdürleri Bileşik Endeksi’nin (SAMEKS) 100. ayında olduğunu hatırlatan Kaan, devamla şunları kaydetti:
“2014’ten sonra resmi rakamlarımızı açıklamıştık. Türkiye’ye aslında çok ciddi bir veri sağlıyoruz. Reel piyasa verisi… Eğer iş dünyası onlara baksa 2 ay öncesinden gelecekle ilgili veriyi almış olur. Genel itibarıyla Türkiye’yi her zaman yüzde 5 büyüyebilecek bir ülke olarak görüyoruz. Açıkladığımız veriler her zaman Türkiye yüzde 5’i yakalar şeklinde. Birinci çeyrekte, özellikle hizmet sektörünün kapalı olması nedeniyle piyasada bir miktar sıkıntı yaşadık ama yüzde 2 büyüme beklentimiz var. İç piyasadaki daralma nedeniyle imalat sanayimiz ve ticaret yapan birçok esnafımız ihracata yöneldi. Bu belki de bizim için gelecek açısından çok iyi olur.”
“Aşıların yaygınlaşması Türkiye’nin daha sağlıklı bir büyüme süreci sürdürmesine katkı sağlayacak”
Abdurrahman Kaan, hizmet sektöründe bu yaz döneminde bir miktar rahatlama olabileceğini ifade ederek, “Özellikle burada en kritik konu hizmet sektörü. Sosyal yaşamda bir açılma, herkesin, yani restoranların, kafelerin hepsinin açıldığı bir dönemi düşünürseniz ki şu anda Avrupa’da, Amerika’da, İngiltere’de görüyoruz, bunlar yavaş yavaş başladı. Bu sayede bir kere normalleşmeye adım atmış oluyoruz. Bu bakımdan bu sürecin önümüzdeki yaz döneminde bir miktar rahatlayacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin aşı konusunda yaptığı çalışmaların önemini vurgulayan Kaan, şöyle devam etti:
“Aşılama; hem ticaretin devamlılığı hem tabii ilk başta insan sağlığı açısından en büyük öneme haiz konu. Vücudun bağışıklık sistemi ve enfeksiyonlara karşı koruyuculuğu sağlamada şu ana kadar yapılan tedavilerde sonuç bu çıktı. Tabii burada Sayın Cumhurbaşkanımızın özellikle üzerinde durduğu, Sağlık Bakanlığımızla birlikte şu anda dünyada aktif ve kabul edilen aşıların Türkiye’ye getirilmesi konusunda ciddi çalışmalar yapıldı.
Aşılamanın Türkiye’de yaygınlaşmasının, insan sağlığını da koruduğumuz takdirde hem turizmden tutun hem de üretim imalat sanayinin devamlılığının sağlanması açısından çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. Salgın döneminde hastalığa yakalanan, istihdam sağlayan, yani emekçi kardeşlerimizin üretimden ayrılmaları, ona bağlı kontaminasyon geçiren diğer personelin de karantinaya alınması tabii üretimde, imalat sanayinde de çok büyük sıkıntılar meydana getirdi. Aşıların yaygınlaşması ve aynı zamanda da sosyal açıdan toplumsal bağışıklığın kazanılması, önümüzdeki aylarda Türkiye’nin daha sağlıklı bir şekilde büyüme süreci, kalkınma süreci sürdürmesine katkı sağlayacak.”
“Yeni dünya düzenine hazır güçlü sivil toplum kuruluşlarına ihtiyaç var”
MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, salgın sürecinin başından itibaren MÜSİAD’ın önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini aktararak, MÜSİAD’ın; 31’inci yılında da geçmişten gelen o kadim geleneği hiçbir zaman unutmadan Türkiye için, vatan için, her sahada, her koşulda yurt içinde veya dışında bir sıkıntı ya da kalkınma söz konusu olduğunda her zaman elini, hatta gövdesini taşın altına koyan bir kurum olduğunu söyledi.
Kaan, “O bakımdan burada salgın hastalığın çıktığı ilk gün olan 11 Mart 2020’den hemen sonra hızlı bir şekilde salgının önümüzdeki sürecine yönelik hızlı adımlar atılması gerektiğini düşünerek Korona Kriz Yönetim Merkezi’ni kurduk. Yaklaşık 14 kişilik bir ekip 7/24 çalıştı. Bu kriz merkeziyle birlikte aynı zamanda MÜSİAD’ın çağrı merkezini de işin içine katarak üyelerimizin anlık, bölgesel, sektörel ve firma bazında yaşadıkları sorunları hemen yetkili mercilere iletme imkanı bulduk. Buradaki amacımız şu; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın uygulamaya koyduğu Ekonomik İstikrar Kalkanı paketinin sahadaki faydasının ne olduğu, eksikleri konusunda hemen sahadan bilgi alıp yine bakanlıklara iletilmesi konusunda ülkeye çok büyük katkı sunduğumuzu da ifade etmek istiyorum. İstihdamın korunması, üretim dengesinin bozulmamasının en önemli konu olarak altını çizdik.” ifadelerini kullandı.
MÜSİAD’da üyelere, iş dünyasına yönelik devamlı çalışmalar yapıldığını ve projeler geliştirildiğini anlatan Kaan, “Yeni dünya düzenine hazır güçlü sivil toplum kuruluşları, güçlü başkanlar ve sermaye platformlarına ihtiyaç var.” dedi.
“Kredi maliyetlerinin yüksek olması imalat sanayinde çok büyük sıkıntı meydana getiriyor”
Abdurrahman Kaan, kredi maliyetlerinin yüksek olmasının imalat sanayinde çok büyük sıkıntılar meydana getirdiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
“Aynı zamanda yatırımların önünü kesiyor. Bu bakımdan bizim her zaman ifade ettiğimiz konu şu; bir ülkede paranın gücünü, o ülkenin yatırım ve üretim gücü belirler. Onun için faizin bundan sonra yükselmemesi ve düşürülebilmesi için enflasyonla mücadelenin çok iyi yapılması lazım. Onun için enflasyonla mücadeleyi Türkiye’de üretimin artırılmasını sağlamakla yapacağız.
Aynı şekilde, dışa bağımlılık kısmı var. Dışa bağımlılık kısmında bizim tüm komite yapılanmamız, tazelenmemiz, yerli milli üretim komitemizin ve diğer ithalata bağlı olarak birleşmeler, devralmalar, yani özellikle finans sıkıntısı yaşayan firmalarımızın toparlanması konusu dahil tüm çalışmaları yapıyoruz. Burada yatırım ortamının iyileştirilmesi konusuna MÜSİAD olarak çok büyük katkımız var.”
Ham madde üretiminin Türkiye’de yapılmasının istihdam ve enflasyonla mücadele açısından önemli olduğunu vurgulayan Kaan, “Yaklaşık 175 milyar dolarlık ara malı ithalatımız var. Bunların ne kadarının üretimini Türkiye’de yaparsak istihdam sağlamış oluruz? Yerli kaynaklarımızı kullanarak yaptığımız takdirde enflasyonla mücadelemizin daha iyi olacağını düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
“Filistin’e yönelik olarak bir yardım kampanyası başlatacağız”
MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, Filistin ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin Filistinlilerin bir başarısı olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“İktisaden Filistin’i güçlendirecek, oradaki iş hayatını güçlendirecek sürdürülebilir bir çalışma yapmak istiyoruz. Biliyorsunuz Kudüs, 3 semavi dinin birleştiği bir yer. Kudüs üzerinde İsrail’in, özellikle arzuladığı şeylerin hiçbirisini gerçekleştirmesi mümkün değil. O mücadelesini veriyor ama dünyanın da, özellikle bizlerin de, İslam camiasının, Müslüman ülkelerin ve sermaye gruplarının da buna göre hareket etmesi lazım. Nasip olursa Filistin’e yönelik olarak bir yardım kampanyası başlatacağız. Devamında da Türkiye’nin güçlü markalarını ön plana çıkartma çalışmamız olacak ve bunu sürdürülebilir yapacağız. Amacımız, burada sermayelerin birbiriyle çatışması değil. Burada onlar bir mücadele yapıyorsa biz de bu mücadeleyi yapacağız ve bunun neticesinde artık Yahudi sermayesinin burada güçlülüğünü, yani dünya piyasasındaki gücünü bir miktar kırma niyetimiz var. Bunu kendi ülkemizde yapacağız. Saha herkese açık ama biz güçlü olursak, güçlü firmalarımızla dünyada söz sahibi olursak oraların da imarını sağlamış oluruz. Yani gücünüzü ortaya koyduğunuz zaman aynı zamanda onlara da, bu tür yanlışların yapılmasına da etki olur. Yani siyonizme karşı olarak mücadeleyi nasıl yapacaksınız? Ancak ticari hayatta yaptığınız çalışmalarla, onlarla çalışmanızı durdurarak yapabilirsiniz. Başka türlü bunu yapamazsınız. Biz bunu kısa vadeli, günlük değil, uzun vadeli bir şekilde yapmaya çalışacağız.”