MÜSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan, AA muhabirinin salgın dönemi ve Türk ekonomisinin geleceğine dair sorularını yanıtladı.
Kaan, krizin en ağır etkisini yılın ikinci çeyreğinde yüzde 9,9 küçülerek tecrübe eden Türkiye ekonomisinin, normalleşme süreciyle birlikte ivme kazandığını ve küresel çapta en hızlı toparlanma kaydeden ülkelerin başında geldiğini söyledi.
Türkiye ekonomisinin tahminlerin çok üzerinde güçlü bir şekilde büyümesinin, 2021 yılına dair umutları artırdığını ifade eden Kaan, “MÜSİAD olarak, ekonomik büyüme ve istihdam için Türkiye’nin birinci önceliğinin fiyat istikrarı olduğuna inanıyoruz. Zira fiyat istikrarı sağlanmadan ekonomide başlayan her canlanma, maalesef kısa süreli olmakta ve iş insanlarımızın yatırım ufkunu daraltmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde başlatılan yeni ekonomik reform gündemi kapsamında enflasyonla mücadelenin öncelikli hedef olmasını destekliyoruz.” dedi.
Kaan, “Ocak 2021 dönemi itibarıyla yüzde 15 seviyesine yakınsayan yıllık enflasyon oranının yüzde 5 seviyesinde istikrar kazanmasına yönelik çalışmalar önemlidir. Ancak enflasyondaki kalıcı düşüşün anahtarının sağlıklı bir üretim planlama ve yatırım iştahı olduğunun altını çizmek isterim. Sürdürülebilir bir kalkınma üretim-yatırım-ticaret üçgenindeki senkronizasyonun yakalanması ile elde edilecektir. Yerli, milli yatırımların teşvik edilmesi, planlı ve ithalatı azaltacak üretim sistemine geçme ve ihracatın artması zaten ekonomideki iç dinamikleri de olumlu şekilde yönlendirecektir.” yorumunu yaptı.
İhracatta artışta tek belirleyici kur değil
Kurda yaşanan artışların ihracatçı adına rekabet koşullarını iyileştirdiğini ve küresel ticarette ciddi bir avantaj sağladığını kaydeden Kaan, “Fakat geniş anlamda rekabet kavramının fiyat avantajından çok daha karmaşık bir yapısı olduğunu ifade etmeliyiz. Bilhassa konuya Kovid-19 sebebiyle içinden geçtiğimiz zor dönem itibariyle yaklaştığımızda, 2020 yılında TL’nin dolar karşısında yaşadığı yüzde 25’lik değer kaybının dış ticaret ve turizm gelirlerimizi artırma noktasında çok etkili olduğunu söyleyemeyiz.
Nitekim ithal girdi oranımızın yüksek olması da kurun fiyat rekabeti üzerinden etkisini sınırlandırmakta, enflasyonu yukarı yönlü baskı altında tutarak alım gücünü olumsuz etkilemektedir. Bu kapsamda son dönemde kurda yaşanan düşüşünün de ihracatçımız üzerinde olağandışı bir olumsuz etki oluşturacağını düşünmüyoruz. Burada bir diğer husus ise ihracattaki artışta tek belirleyici unsurun kur olmayacağıdır. İhracat yapılan ülkedeki gelir esnekliği, ihracata konu ürünün talep esnekliği ve elbette kurdaki düşüş ve artışlarla oranlandığında ihracatın uzun dönemde nasıl tepki verdiğidir. Yani ihracatçının yaptığı orta ve uzun vadeli planlamaların nasıl değiştiğine de dikkat etmek gerekir.” dedi.
Yeniden güçlü büyüme dönemine gireceğiz
Kovid-19 salgını sona erse bile, küresel ekonomi üzerinde kısa, orta ve uzun vadedeki sonuçlarının süreceğini aktaran Kaan sözlerini şöyle tamamladı:
“Ülkemizi; mevcut imalat potansiyeli, esnek üretim kapasitesi, ucuz iş gücü ve büyük piyasalara yakınlığı sayesinde, çevre ülkelerle kıyaslandığında, büyük bir üretim üssü olmaya aday olarak görüyoruz. Nitekim yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 8 oranında genişleyen sanayi sektörü içerisinde yüzde 9,3 oranında genişleyen imalat sanayiindeki mevcut üretiminin ölçeği, Kovid-19 sonrası dönem için bir rekabet avantajı olacaktır. MÜSİAD olarak, 2021 yılı ve sonrasını kapsayan dönemde, birbiriyle uyumlu para ve maliye politikalarının da etkisiyle, ekonominin yeniden güçlü büyüme dönemine gireceğine inanıyoruz.”