NATO’nun yeni Genel Sekreteri Hollanda Başbakanı Mark Rutte, ülkesinde 14 yıl boyunca koalisyon hükümetleri liderliğinden getirdiği kriz yönetimi becerileriyle bilinirken deneyimli siyasetçinin bunları görevi devralacağı konjonktürde nasıl değerlendirileceği merak ediliyor.
Hollandalı siyasetçi, 7 çocuklu ailenin en küçük üyesi olarak 14 Şubat 1967’de Lahey kentinde doğdu.
Üniversite yıllarında, sonrasında liderlik edeceği Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisinin (VVD) Gençlik Kolları Başkanlığını yaptı.
Yüksek öğrenimini Leiden Üniversitesinde Hollanda tarihi üzerine tamamlayan Rutte, 10 yıl kadar özel sektörde insan kaynakları alanında çalıştı.
Rutte’nin siyasi kariyeri 2002’de başladı.
2002-2004’de Çalışma ve Sosyal İşler Devlet Bakanlığı, 2004-2006’da Eğitim Kültür ve Bilimden Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlerini yürüttü. 2006’da Jan Peter Balkenende’den parti başkanlığı görevini devralan Rutte, 2010’a kadar bu görevi sürdürdü.
Haziran 2010 seçimlerinin ardından VVD ve Hristiyan Demokratlar Birliğinden (CDA) oluşan koalisyona liderlik etti. Böylece Rutte’nin Başbakanlık kariyeri, 14 Ekim 2010’da başlamış oldu.
Rutte’nin başkanlık ettiği ilk hükümet 23 Nisan 2012’ye kadar görevde kaldı.
Rutte, 12 Eylül 2012’deki seçimlerin ardından VVD ve İşçi Partisinden (PvdA) oluşan kabineye 26 Ekim 2017’ye kadar liderlik etti.
VVD 2017’deki seçimlerde oy kaybı yaşasa da Rutte, Hristiyan Demokratlar Birliği (CDA), Demokrat 66 (D66) ve Hristiyan Birlik Partisinden (CU) oluşan dört partili koalisyon hükümetinin başına geçmeyi başardı. Bu hükümet, 15 Ocak 2021’de sonlandı.
Rutte, yeni hükümet kurulana kadar 299 gün boyunca geçici olarak başbakanlık yaptı.
15-17 Mart 2021’de düzenlenen genel seçimde bir önceki koalisyon ortaklarıyla yeniden anlaşan Rutte, 10 Ocak 2022’de 4. kez hükümeti kurdu.
Kurduğu hükümetler çeşitli iç meseleler nedeniyle düşse de Rutte, Hollanda’nın en uzun süre görev yapan başbakanı oldu.
Rutte AB içerisinde de Macaristan Başbakanı Viktor Orban’dan sonra bu sıfatı elinde tutuyor.
NATO Genel Sekreterliğine giden yol
Rutte, Hollanda’da koalisyon hükümetinin göç politikasıyla ilgili ihtilaflar nedeniyle bozulması üzerine 7 Temmuz 2023’te istifa etti.
Yeni hükümet kurulana kadar başbakanlık görevini sürdürüp ardından aktif siyaseti bırakacağını duyurdu.
Rutte’yi NATO Genel Sekreterliğine götüren en büyük etken Ukrayna savaşıyla ilgili tutumu oldu.
2022’de başlayan savaşta Avrupa’nın Ukrayna’ya desteğinin arkasındaki itici güçlerden olan Rutte, NATO görevi için niyetini, bu ülkeye F16 savaş uçakları ve pilot eğitimleri sağlanması için oluşturulan uluslararası koalisyona eş başkanlık ettiği sırada belli etmişti.
Daha sonraki açıklamalarında NATO liderliğine talip olmasının nedeni olarak yine Ukrayna’daki savaşı göstermişti.
Rutte’nin liderliğinde Hollanda, savunma harcamalarını NATO’nun gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYH) en az yüzde 2’sini savunmaya ayırma hedefinin üstüne taşıdı, Ukrayna’ya önemli miktarda askeri yardımda bulundu.
Rutte aktif başbakanlığının son aylarında aşırı sağcı rakiplerine rağmen Ukrayna ile 10 yıllık güvenlik anlaşması da imzaladı.
Rutte’nin hem ülkesi hem de Avrupa siyasetindeki itibarı, NATO Genel Sekreterliği için kısa süre içinde müttefiklerin çocuğunun desteğini sağlamasında önemli rol oynadı.
Hollanda’daki siyasi kriz ve çalkantılardan kurtularak 14 yıl aralıksız başbakanlık yapması dolayısıyla “Teflon Mark” olarak nitelendirilen Rutte, koalisyon ortakları arasındaki farklılıkları aşarak uzlaşı sağlayabilme özelliğiyle adından söz ettirdi.
Rutte, AB’nin de göç, ekonomi ve Kovid-19 krizleriyle ilgili de sergilediği pragmatik ve yapıcı yaklaşımlarla yıllar içerisinde övgü aldı.
Rutte’yi bekleyen zorlu konular
Mark Rutte, transatlantik ittifak için oldukça kritik bir dönemde görevi devralıyor.
Görevi devralmasından yalnızca bir ay sonra yapılacak ABD seçimlerinde eski Başkan Donald Trump’ın yeniden seçilmesi ihtimali, NATO’nun geleceği için birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Trump’ın geçen aylarda savunmaya yatırım yapmayan müttefikleri korumayacağı, Ukrayna’ya desteği keseceği yönündeki söylemleri, NATO’nun Avrupalı üyeleri arasında endişelere yol açmıştı.
Rutte’nin önündeki en önemli konu, elbette ki Ukrayna’da devam eden savaş olacak.
Son iki yılda olduğu gibi Rutte’nin görevi devralacağı ekim ayı, kışa girerken Ukrayna’nın askeri ihtiyaçlarının da arttığı bir döneme denk geleceği için bu ülkeye verilecek desteğin artırılması yeni Genel Sekreteri zorlayacak muhtemel konular arasında olacak.
Rutte’yi bekleyen bir diğer zorlu konu, son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde görüldüğü üzere, müttefik ülkelerde yükselen aşırı sağcı, milliyetçi akımların, özellikle Rusya ile ilişkiler ve Ukrayna’ya destek konularında NATO’nun bütünlüğünü zora sokma ihtimali olarak göze çarpıyor.
Zira Rutte kısa sürede birçok müttefiğin desteğini kazanmış ancak Macaristan engeliyle karşılaşmıştı.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban ancak ülkesinin NATO’nun Ukrayna planlarına katılmaması konusunda güvence talebi karşılık bulduktan sonra, Hollandalı siyasetçinin adaylığını desteklediğini duyurmuştu.