1949’dan bu yana işgal altındaki Batı Şeria’daki Ramallah yakınlarında yer alan Emari Mülteci Kampında ikamet eden Hızır, AA muhabirine verdiği röportajda, “Nekbe’de yaşananları dün olmuş gibi hatırlıyorum.” dedi.
Hızır, yaşadığı mülteci kampının Nekbe’nin canlı tanığı; evlerine yeniden dönene kadar zaman geçirilecek bir durak ve sembol olduğunu söyledi.
Memleketinin 1948’de işgal edilen Filistin’in orta kesiminde yer alan Remle kazasına bağlı Naani köyü olduğunu kaydeden Hızır, “Çocukluğumu 1949’da 8-9 yaşlarında geldiğimiz Emari Mülteci Kampında geçirdim. O zamandan bu zamana buranın dışında yaşamadım.” dedi.
Hızır, “İsrail güçleri, geride kalan eşyalarımızı getirmeye çalışırken 1951’de Kudüs’ün batısındaki Ebu Şuşe köyü yakınlarında 7 arkadaşıyla birlikte babamı öldürdü.” diye konuştu.
Kendi köyünde tarımla geçinildiğini anımsatan Hızır, karpuz ve kavunuyla meşhur olan köyde portakal bahçeleri, artezyen kuyusu, okul ve tren istasyonu olduğunu aktardı.
Hızır, hatıralarında köyüyle ilgili kalan sahneleri şöyle anlattı:
“İnsanlar basit bir hayat yaşıyordu; varlıklı kimseler seviliyordu, ihtiyaç sahiplerine destek olunuyordu. Şu anda yaşadığımız mülteci kampında da hayat bugün bile hala aynı özellikleri taşıyor.”
Filistinli, ailesinin eskiden müstakil bir evde ikamet ettiğini, bugün ise kampta bitişik nizam yapılar arasında yaşadıklarını söyledi.
“Köyümden geriye moloz yığını kaldı”
Hızır, 1967’den sonra köyünü birkaç kere ziyaret ettiğini; ancak köyün moloz yığını haline geldiğini; geride sadece bir ev, bir su kuyusu ve caminin minaresinin kaldığını aktardı.
Filistinli yaşlı adam, memleketinin suyunu içtiğini, meyvesinden yediğini ifade etti.
İşkence ve öldürmeler
Nekbe döneminde Filistinlilere yönelik saldırılara da değinen Hızır, “Siyonist çetelerin baskısından kaçarak evimizi terk ettik. Önce Ramle kentinde ve daha sonra da Ramallah’a gittik.” dedi.
Filistinli 84 yaşındaki Hızır, göç ettikleri o günleri şu sözlerle anlattı:
“Yolda gördüklerimiz anlatılamaz, bu manzaralardan biri de boğazı kesilmiş bir kadın vardı. Siyonist çete devriyesi, göç ettiğimiz yolda bizleri durdurarak 3 genci indirdi, bunlardan ikisini gözlerimizin önünde öldürdü. Ramle kentine yakın Lid (Lod) bölgesinde yer alan Dehmeş Camisinde 40 Filistinli öldürüldü. Tüm bu olaylar dün yaşanmış gibi gözlerimin önünde duruyor.”
“O günlerde yemeden içmeden yürüdük ve çok zor anlar yaşadık. Yolda bir çocuk bulduk, Ramallah’a kadar getirdikten günlerce sonra ailesini bulabildik. Bunların tümü Siyonist çetelerin işkence ve öldürme baskıları altında oluyordu.” diyen Hızır, yerinden edilen Filistinlilerin bir daha geri dönmeyi düşünmesinler diye işkence ve öldürülerek tehcir edildiklerine dikkati çekti.
“Her gün yeni bir Nekbe yaşıyoruz”
Yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin bu günlerde işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te Filistinlere yönelik artarak devam eden saldırılarını 1948 yılında yaşanan Nekbe olaylarına benzeten Hızır, “Nekbe dönemindeki Siyonist çetelerin destekçisi İngiltere’ydi, bugün ise ABD’nin yanı sıra Almanya, Fransa ve İngiltere gibi Avrupa ülkeleridir. Her gün yeni bir Nekbe yaşıyoruz.” diye konuştu.
Zaman ne kadar uzanırsa uzansın bir gün geri döneceklerini dile getiren Hızır, “Doğduğumuz memleketimizden vazgeçmeyeceğiz, bir gün mutlaka döneceğiz. Yahudilerin zalimleri bu topraklarda uzun yaşayamaz, çok fazla zulüm yaptılar.” dedi.
Bir süreden beri İsrail ordusunun tekrarlanan baskınlarına maruz kaldıklarını aktaran Hızır, İsrail askerlerinin baskınlarla evlerin içini dağıttığı ve çocuklarını gözaltına aldığının altını çizdi.
Filistinliler, İsrail’in 14 Mayıs 1948’de, işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan etmesi ve Filistinlileri zorunlu göçe tabi tutması nedeniyle 15 Mayıs’ı “Nekbe” (Büyük Felaket) olarak anıyor.
İsrail güçleri “Nekbe” sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi zorla topraklarından çıkararak sürgün etti. Filistinlilere ait 675 köy ve kasaba yok edildi, binlerce Filistinli ise öldürüldü.
“Nekbe” nedeniyle halihazırda Filistinlilerin yüzde 80’i dünyanın farklı yerlerinde mülteci olarak yaşıyor.