Netanyahu’nun ortaklarıyla imzaladığı koalisyon anlaşmalarının hayata geçirilmesi için bir süredir İsrail Meclisinde bazı tasarıların yasalaştırılmasına yönelik yoğun bir maraton yaşanıyor.
Ultra Ortodoks partilerin kendi cemaatlerinin isteklerini öne çıkaran talepleri ve bu unsurların koalisyon anlaşmalarında yer alması İsrail kamuoyunda geniş biçimde tartışılıyor.
Filistinlilere karşı ırkçı ve ayrımcı söylemleriyle öne çıkan aşırı sağcı İsrailli siyasetçilerin, güvenlik güçleri ve işgal altındaki Batı Şeria’da geniş yetkilerle donatılması güvenlik otoritelerince eleştiriyle karşılanıyor.
Ülkede Anayasa Mahkemesi statüsündeki “İsrail Yüksek Mahkemesi’nin yetkilerinin kısıtlanmasına” yönelik çağrılar, “yargıya müdahale” olarak değerlendiriliyor. Ultra Ortodoks ve aşırı sağcı partilerin “Yahudi inancının gerekliliklerinin yasalaştırılarak uygulanması” çağrıları da İsrail’de muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarınca tepkiyle karşılanıyor.
İsrail’de Cumhurbaşkanı, Başsavcı, Genelkurmay Başkanı ve Polis Şefi’nin; Netanyahu’nun koalisyon ortaklarıyla yaptığı anlaşmalara ve bu anlaşmaları hayata geçirebilmek için Mecliste çıkarılan yeni yasalara yönelik itirazları dikkati çekiyor.
Aşırı sağcı Smotrich’e “Batı Şeria’nın anahtarı” veriliyor
İsrail siyasetinde ırkçı ve ayrımcı söylemleri, yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerine yönelik desteğiyle tanınan Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel Smotrich, Netanyahu ile yaptığı koalisyon görüşmelerinde Maliye Bakanlığı koltuğu için anlaştı.
Smotrich’in İsrail ordusuna bağlı “Sivil İşleri İdaresi” ile “Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi”nde (COGAT) söz sahibi olma talebi de karşılandı. Kamuoyunda “Smotrich yasası” olarak da bilinen COGAT ve Sivil İşler İdaresinde Smotrich’e önemli yetkiler tanıyacak tasarı dün İsrail Meclisinden geçerek yasalaştı.
İsrail ordusuna bağlı bu iki birim, işgal altındaki Batı Şeria’da yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinden, Filistinlilerin inşa faaliyetlerinden ve çalışma ile seyahat izinlerinden sorumlu.
Smotrich, Batı Şeria’daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimlerinin genişletilmesi, İsrail nezdinde de yasa dışı kabul edilen gecekondu yerleşim yerlerine yasal statü verilmesi, Filistinli nüfusa yönelik ayrımcı ve “şahin” tavırlarıyla tanınıyor.
Ben-Gvir, geniş yetkilerle Ulusal Güvenlik Bakanı oluyor
İsrail’deki seçim sürecinde tahrik edici eylemleri ve ırkçı söylemleri nedeniyle yakından izlenen bir diğer isim de Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir. Güvenlik güçlerinden sorumlu Ulusal Güvenlik Bakanlığı için Netanyahu ile anlaşan Ben-Gvir’in polis üzerindeki yetkileri de genişletilecek.
Ben-Gvir ayrıca İsrail ordusuna bağlı kolluk gücü “Sınır Polisi” konusunda da söz sahibi olacak. Bu nedenle, işgal altındaki Batı Şeria’da da görev yapan bu kolluk kuvvetinde İsrail ordusu ile bakanlık arasında yetki çatışması doğacağı değerlendiriliyor.
Ben Gvir’in, İsrail’in güneyindeki Bedevi nüfusun yaşadığı Necef Çölü ile kuzeyindeki Tiberya Gölü yakınlarında Celile bölgesinden sorumlu bakanlığı da partisi bünyesine dahil edeceği aktarılıyor. İsrail basınına sızan koalisyon anlaşmalarına göre, Ben Gvir, bu bölgeleri Yahudileştirme çabaları kapsamında ek bütçe, vergi imtiyazları ve teşvikler gibi birtakım uygulamaları hayata geçirmeye hazırlanıyor.
İsrail Polis Şefi Kobi Şabtai, Ulusal Güvenlik Bakanlığının polis üzerindeki yetkilerinin artırılacağı yasa tasarısının görüşüldüğü Meclis komitesinde yaptığı konuşmada, söz konusu yasanın sonuçlarını hafife almanın zor olduğunu belirterek, bu yeni durumun “sadece polisin faaliyetleri için değil aynı zamanda kamu önündeki güvenirliği noktasında da dramatik sonuçları olacağı” uyarısında bulundu.
Smotrich ile ordu karşı karşıya geldi
İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı ve halihazırdaki Savunma Bakanı Benny Gantz da Smotrich ile Ben-Gvir’in geniş yetkililerle güvenlikle ilgili alanlara atanmasının olası sonuçları hakkında uyarıda bulundu.
Gantz, basına yaptığı açıklamada, “emir komuta zincirinin çözüleceği ve güvenlik sisteminin zarar göreceğine” işaret ederek, “Bu değişim sadece sistemde bir iç huzursuzluğa yol açmayacak aynı zamanda buradaki hayatımızın ve güvenliğin kötüleşmesine neden olacak. Ben, İsrail ordusunu çoktan gerilimin tırmanmasına ilişkin uyardım.” ifadelerini kullandı.
Gantz ayrıca, Netanyahu’nun İsrail Genelkurmay Başkanlarından gelen uyarıları dikkate almadığını söyledi.
İsrail basınındaki haberlere göre, Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi, Netanyahu ile görüşerek “güvenlik otoritelerine bağlı yetkilerin Smotrich ile Ben-Gvir’e verilmesinden duyduğu endişeyi” aktardı. Kohavi, Netanyahu’ya “koalisyon ortaklarıyla yaptığı anlaşmaların İsrail ordusunun veçhesini değiştireceğini” söyleyerek Likud liderinden bu değişiklikleri güvenlik birimleriyle istişare etmesini istedi.
Bunun üzerine Smotrich, basına verdiği demeçte, Genelkurmay Başkanı’nın Netanyahu’yu aramasını eleştirerek, ordu yöneticilerinin siyasete girmesi için bir yıl olan bekleme süresinin 10 yıla çıkartılması çağrısı yaptı. Aşırı sağcı siyasetçi Smotrich, “bu sayede ordunun birlik ve uzlaşı içinde kalacağını ve siyasete karışmayacağını” savundu.
Ultra Ortodoksların askerlik muafiyeti tartışmaları
İsrail’de hükümet müzakerelerinde öne çıkan diğer unsur Netanyahu ile ittifak yapan Ultra Ortodoks Şas ve Birleşik Tevrat Yahudilik partilerinin talepleri oldu.
Kadınları da kapsayan zorunlu askerliğin 3 yıl olduğu İsrail’de, Ultra Ortodoks cemaatinin askerlikten fiili muafiyeti uzunca bir süredir tartışma konusu. İsrail basınına göre, Ultra Ortodoks partiler, Netanyahu ile Ultra Ortodoks genç erkeklerin askere gitmemesi uygulamasının devamı konusunda anlaştı.
Yahudi inancına ait esasların gündelik hayata uygulanması
Netanyahu’nun kabinesinde yer alacak Smotrich, Yahudiler için kutsal şabat (cumartesi) gününde “futbol maçlarının yasaklanmasına” ilişkin yasa teklifinde bulunacağını açıkladı.
Bunun yanı sıra basına yansıyan bilgilere göre Ultra Ortodoks Birleşik Tevrat Partisi de Yahudi inancına aykırı olduğu gerekçesiyle, şabat gününde elektrik üretilmesinin engellenmesi ve kadın-erkek ayrı kumsalların sayısının artırılması talebinde bulundu.
Aşırı sağcı ve Ultra Ortodoks partilerin savunduğu; bir işletme ya da sağlık çalışanının Yahudi inancını gerekçe göstererek bir kişiye hizmet vermeyi reddetmesinin önünü açacak “ayrımcılık yasası” tartışması da koalisyon anlaşmalarıyla gündeme geldi. Netanyahu, “ayrımcılığa izin verilmeyeceğini” belirtmesine rağmen Haaretz gazetesine konuşan bir Likud kaynağı “yasanın bu aşamada geçmeyeceğini ancak koalisyon anlaşmalarında yer alacağını” söyledi.
Muhalefet ve sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da söz konusu yasa tasarısına ilişkin “İsrail’in toplum yapısının ve demokratik değerlerinin altını oyacağı” uyarısı yaptı.
Söz konusu yasa tasarısına göre, işletmeler veya sağlık çalışanları “inancına uygun olmadığı” gerekçesiyle bir kişiye hizmet vermeyi reddedebilecek. İsrail basını, bu yasa tasarısına göre hizmetin başka bir kişi tarafından da sağlanabilecek olması durumunda Yahudi sağlık çalışanlarının eşcinsel hastayı muayene etmeyi reddedebileceğini veya işletmelerin kıyafetlerini Yahudi inanışına uygun bulmadığı takdirde kadın müşterileri geri çevirebileceğini aktardı.
Hükümlü siyasetçinin kabineye girmesinin önü açıldı
Netanyahu’nun Ultra Ortodoks koalisyon ortaklarından Şas Partisi lideri Arya Deri’nin vergi usulsüzlüğü nedeniyle hakkında verilen bir hüküm bulunuyor. İsrail’deki yasalara göre hükümlü bir kişi çıkar çatışması gerekçesiyle kabinede yer alamıyor.
Ancak Mecliste çoğunluğu elde eden Netanyahu bloku, Deri’nin bakan olmasını engelleyen yasayı değiştirdi. Aryeh Deri’nin, koalisyonun ilk 2 yılında İçişleri Bakanı, Sağlık Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapması bekleniyor.
Lapid ile İsrail Başsavcısı’ndan yeni yönetime eleştiri
Anayasanın bulunmadığı ülkede, İsrail Yüksek Mahkemesi, bir tür “Anayasa Mahkemesi” görevi yapıyor. Yüksek Mahkeme, Meclisten geçen yasaları “temel haklara aykırı olduğu” gerekçesiyle iptal yetkisine sahip.
Netanyahu hükümetinin gündemindeki “İsrail Yüksek Mahkemesinin, Meclisin çıkardığı yasaları iptal yetkisine son verilmesi” konusu da ülkede yoğun biçimde tartışılıyor.
Yakında muhalefet saflarına geçecek Başbakan Yair Lapid de kısa süre önce yaptığı bir konuşmasında, “Bunu kamuoyuna anlatmayı bir görev olarak biliyorum. (Netanyahu tarafından) Kurulan hükümet, tehlikeli, fanatik ve sorumsuz. Bu, kötü bitecek.” dedi.
Yeni hükümetin, İsrail toplumunun ve kurumlarının temelini zayıflatacağını dile getiren Lapid, Netanyahu’nun kabinesinin “ordu, polis, Eğitim Bakanlığı, İsrail’in uluslararası duruşu, ekonomisi ve dünya Yahudileriyle ilişkilerine” zarar vereceğini söyledi.
İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara da yeni hükümetin Meclisten geçirdiği yasaların “iktidar üzerindeki tüm denetimi kaldırmayı amaçladığını” söyleyerek, bunun çoğunluğun azınlık üzerinde hüküm sağlayacağı “totaliter bir rejim doğuracağı” uyarısında bulundu.
Baharav-Miara, “Yasal denetim, bağımsız yasal istişare olmaksızın İsrail sadece çoğunluğun hükmettiği bir düzenle baş başa kalacak. Esasta değil sadece sözde bir demokrasi.” ifadesini kullandı.