Nijerya, İngiltere’nin 18 Şubat 1897’de ülkenin güneyindeki dönemin Benin Krallığı’na düzenlediği istilanın 125. yılında, yağmalanan Benin bronzlarının “ana vatanı”na iade edilmesini istiyor.
Nijerya’nın sömürge döneminde kaçırılan tarihi ve kültürel değeri Benin bronzları, ABD ve Avrupa ülkelerindeki çeşitli müze, üniversite ve kiliselerde sergileniyor.
Çoğunluğu pirinç ve bronzdan yapılmış dönemin Benin Krallığı’na ait plak ve heykellerden oluşan 900’den fazla eser, İngiltere’nin en ünlü müzesi British Museum’da yer alıyor. Ancak, Benin bronzlarının büyük çoğunluğunu elinde bulunduran müze, bu eserlerin iade edilmesi fikrine sıcak bakmıyor.
Nijerya ise sömürge döneminde kaçırılan tarihi eserlerin ait olduğu ülkeye geri gönderilmesi konusundaki ısrarını sürdürüyor.
Almanya ve Fransa, bazı eserleri iade edeceğini duyurdu
Almanya, Benin Krallığı dönemine ait 1030 bronz heykeli ekimde Nijerya’ya iade edeceğini açıklarken, Fransa ise bronz heykellerin Nijerya’ya iadesi için iş birliği içinde olacağını bildirdi.
İngiltere’deki Aberdeen Üniversitesi de geçen yıl Benin Krallığı dönemine ait bronzdan Oba (kral) heykelini Nijerya’ya iade edeceğini açıkladı. Canterbury Kilisesi ise iki bronz heykeli Nijerya’ya geri vereceğini duyurdu.
AA muhabirleri, ülkeler arasında tartışma konusu olan Benin bronzlarının tarihini, yağmalanma sürecini ve Nijerya’ya iade aşamalarına ilişkin uzmanlarla görüştü.
“Sana ait olan bir şey, senden başka kimde daha iyi durabilir?”
Nijeryalı Sanatçılar Topluluğu Ulusal Başkanı Muhammed Süleyman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nijerya’ya gelen sömürgecilerin Benin bronzları gibi tarihi eserlerin değerinin farkında olduğunu ve bu nedenle eserleri kaçırdıklarını belirtti.
Süleyman, 125 yıl önce İngiliz sömürgeciler tarafından yağmalanıp kaçırılan Nijerya’ya ait Benin bronzlarının ana vatanına iade edilmesinin zamanının geldiğini dile getirdi.
İngiltere’ye kaçırılan eserlerin iadesi konusunun tartışılamaz olduğunu vurgulayan Süleyman, “İngilizler, bu eserleri iade etmemek için bizim koyacağımız güvenli bir yerimiz olmadığı bahanesini öne sürüyor. Gerçek şu ki senin olan bir şey senindir ve kimsenin bunu senin elinden alma hakkı yoktur. Sana ait olan bir şey, senden başka kimde daha iyi durabilir?” ifadelerini kullandı.
Süleyman, İngilizlerin bu eserlerden çok şey kazandığının altını çizerek, İngiltere’den, Nijerya’nın bu eserleri saklayamayacağını düşünüyorsa, o zaman eserlerden kazandıkları paraların bir kısmını Nijerya’da müzeler inşa etmek için kullanmalarını talep etti.
“Bu eserler ganimet değil, çalıntı”
Süleyman, sömürgecilik döneminde İngilizlerin büyük suçlar işlediklerini anlatarak, “Bir yere gittiniz, insanları öldürdünüz ve zorla onlara ait eşyaları çaldınız ve buna ganimet diyorsunuz. Aslında buna ganimet değil, çalıntı eser denir.” diye konuştu.
Bugün kaçırılan eserlerin İngiliz müzesinde sergilendiğini ifade eden Süleyman, “Bu eserlerin İngiliz müzesinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Yıllardır bu eserlerden para kazanıyorlardı ama eserlerin asıl sahibi olan Nijerya’ya hiçbir şey vermiyorlar.” dedi.
Süleyman, İngilizlerin Nijerya’da yaptıklarının “kabul edilmez” olduğunun ve o dönemde hayatını kaybedenler adına bunun hesabını vermeleri gerektiğinin altını çizdi.
“İngiliz hükümeti, yağmalanmış eşyaların iadesi fikrine sıcak bakmıyor”
Afrika siyaseti ve ekonomisi alanında çalışmalar yapan, “Yağma-Britanya ve Benin Bronzları” kitabının yazarı Barnaby Phillips de Nijerya’ya ait olan bu tarihi eserlerin İngiltere’ye getiriliş hikayesini ve iade süreciyle ilgili son durumu anlattı.
Phillips, Benin seferine katılan İngiliz askerlerinin, yağmaladıkları tarihi eserleri “kazandıkları zaferin hatırası” olarak gördüğünü ve bir kısmının da maddi kazanç amacıyla bu eserleri Londra’daki müzayedelerde sattığını anlattı.
Nijerya, Mozambik, Angola ve Güney Afrika’da 25 yıl muhabirlik yapan Phillips, Benin Krallığı’ndan yağmalanarak kaçırılan eserlerin sayısının tam olarak bilinmediğine işaret ederek, “Binlerce olduğu kesin ama kaç tane olduğunu bilmiyoruz ve bu bir bakıma, kaç tane olduğunu bilmememiz, oldukça kaotik olan bu sürecin doğasının bir yansıması.” değerlendirmesinde bulundu.
Phillips, İngiltere’de Aberdeen ve Cambridge gibi bazı üniversiteler ile müzelerin, Benin bronzlarını Nijerya’ya iade edeceğini açıkladığını fakat en fazla Benin bronzunu sergileyen British Museum’un eserleri iade etmesinin kanunla sınırlandırılması nedeniyle bu sürece sıcak bakmadığını anlattı.
Barnaby Phillips, sözlerini şöyle sürdürdü:
“1963 tarihli British Museum Yasası diye bir şey var. Bu da British Museum’un birkaç özel istisna dışında koleksiyonundaki hazineleri iade etmesini yasaklayan bir yasa. Başka bir deyişle, British Museum kalıcı olarak bronzları geri verecek olsaydı, yasanın değişmesi gerekecekti. Bu nedenle British Museum’daki bazı küratörler, Benin bronzlarını Nijerya’ya belirli bir süre için ödünç olarak vermek istiyor. Kişisel olarak, fikrimi sorarsanız, British Museum’un geçmişte bu yasayı, bu konuda hiçbir şey yapmamak için bir bahane olarak kullandığının doğru olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte nihayetinde bunun İngiliz hükümeti tarafından siyasi bir karar olması gerektiği de doğru ve şu anki İngiliz hükümeti, sömürgeci yağmalanmış eşyaların iadesi fikrine sempati duymuyor.”
İngiliz hükümetinin, eserleri bir kısmını iade edeceğini açıklayan Alman ve Fransız hükümetinden bu konuda daha az anlayışlı olduğunu söyleyen Phillips, “Bence, British Museum’da bu konuda daha ilerici olmak isteyen bazı kişiler var, ancak bu değişiklikleri uygulayacak güçleri yok.” dedi.
“Benin bronzları ülkeme geri verilmeli”
Nijerya’da yaşayan ve tatil için geldiği İngiltere’de ülkesine ait Benin bronzlarını görmek için British Museum’u ziyaret eden Bisola Adesope de bu eserlerin ülkesine iade edilmesi gerektiği görüşünü paylaştı.
Adesope, İngiltere’nin Benin seferi sırasında bu tarihi eserlerin bir kısmının çalındığını, bir kısmının ise İngiltere’ye hediye edildiğini belirterek, şunları söyledi:
“(Benin bronzlarının iadesi) Bu önemli çünkü bize o günlerde İngilizlerin ve hatta beyazların algıladığı gibi barbar olmadığımızı dünyaya anlatma fırsatı veriyor. Beyazlarla aynı hızda gelişmesek de kendi kültürümüz, kendi teknolojimiz var ve gelişiyorduk. Bu hırsızlıkların bir kısmı olmasaydı sonunda kendi sahnemize gelebileceğimize inanıyoruz.”