Bursa’da Uludağ’dan başlayıp, Bursa Ovası’ndaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleşerek, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülen Nilüfer Çayı, katı atık ve sanayi atıkları nedeniyle siyaha büründü. Bursa Ovası’nda tarım arazilerinde sulamada kullanılan Nilüfer Çayı’nın son hali endişe yarattı.
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi ve Bursa Ziraat Odası İkinci Başkanı Doç. Dr. Barış Bülent Aşık, suyun en temiz olması gereken Mart ayında 5 farklı bölgeden alınan numunelerin analize gönderildiğini söyledi. Analiz sonuçlarının 4’üncü derece, yani, en kötü derece ve kullanılması zararlı olarak çıktığını dile getiren Aşık, bölgedeki özellikle kimyasal boya üzerine çalışan sanayi tesislerinden çaya bırakılan atıkların iyi derecede temizlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Nilüfer Çayı’nın kirli akan birkaç farklı noktası ise, dronla havadan görüntülendi.
‘Maalesef Nilüfer Çayı temizlenemiyor’
Yapılan eylem planlarına rağmen Nilüfer Çayı’nın temizlenemediğini belirten Doç. Dr. Aşık, “Nilüfer Çayı Uludağ’ın 2 bin metre rakımından doğup Bursa’ya batı bölümünden girdikten sonra Bursa Ovası’ndan geçip Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülüyor. Bu esnada yaklaşık 200 kilometrelik yol katediyor. Doğduğu yerle döküldüğü yeri kıyasladığımızda, doğduğu yerde birinci sınıf, içme kalitesinde bir su olduğunu görebiliyoruz. Ama bir saatlik yol katettiğinde Nilüfer Çayı’nın tarım alanlarını gezdiği gölgelerde dördüncü sınıf, en kalitesiz su olarak tanımladığımız su seviyesine kadar kirlendiğini görebiliyoruz. Bu kirliliğin neden kaynaklandığı tüm Bursa halkı tarafından biliniyor. Temizlenmesiyle ilgili eylem planları hayata geçiriliyor. 2012-2013 yıllarında hayata geçirilen eylem planlarına baktığımızda, tüm eylemlerin gerçekleştiğini görüyoruz ama Nilüfer Çayı’nın hala kirli aktığını da görebiliyoruz. Maalesef Nilüfer Çayı temizlenemiyor” dedi.
‘Üreticilerimiz bu suyu mecburen sulama suyu olarak kullanıyor’
Kimyasal atıklar karışan Nilüfer Çayı ile tarım arazilerinin sulandığını belirten Doç. Dr. Aşık, şöyle konuştu:
’30-40 yıllık kirli akma sürecinde oluşan dip çamurunun da temizlenmesi gerekiyor’
Boya imalatı yapan sanayi tesislerinden bırakılan atık suların, Nilüfer Çayı’nın rengini sürekli değiştirdiğini belirten Doç. Dr. Aşık, “Nilüfer Çayı’nın temizlenmesi için, arıtılmış veya arıtılmadan deşarj edilen tüm suların ciddi bir şekilde kontrol edilip, ileri derecede arıtılarak deşarj edilmesi gerekiyor. Bunu yaptığımızda akan su temiz olacak ama 3. Bunun da büyük bir maliyet olduğunu söyleyebilirim. Nilüfer Çayı’nın arıtma sorununu çözüp, temiz akıttığımızda sürekli temiz akar. Geçmiş yıllardaki gibi yarım metrelik balıkların yaşadığı, kuşların çevresinde uçtuğu, kaplumbağaların yaşadığı, etrafında pikniklerin yapıldığı bir su kaynağı olarak görebilmemiz, uzun bir zaman alacaktır. Keşke ömrümüz yetse de görsek. Meyve bahçelerinin arasında farklı renklerde akan su kaynakları olduğunu gördük” dedi.
Nilüfer Çayı’nın sanayi tesisleri ve boya imalatı üzerine çalışan fabrikaların arasından geçtiğini hatırlatan Doç. Dr. Aşık, “O senenin moda rengi neyse, Nilüfer Çayı da o renk akıyor” diye konuştu.
‘Tüm kurumların girişimlerde bulunması gerekiyor, çünkü bu kent hepimizin’
Nilüfer Belediyesi olarak 5 farklı noktadan numune aldıklarını belirten Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Zafer Yıldız, sonuçların son derece kötü olduğunu, çayın temiz akması için tüm kurumların ortak bir çalışma yapması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: