Norveç merkezli NRC’nin internet sitesinde Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin atık su deşarjının çevresel etkilerine ilişkin rapor yayımlandı.
- İsrail’in 170 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze’de can kaybı 32 bin 226’ya çıktı
- Su kuyrukları, Refah’ta çadırlarda yaşayan Filistinlilerin günlük rutini haline geldi
- Avrupa’da Filistin’e destek gösterileri düzenlendi
- BM: İsrail bu hafta ikinci kez Gazze’nin kuzeyine yardım götürülmesini engelledi
- Filistinli kadın esir, “İsrail askerlerinin çıplak arama yaptığını ve paralarını çaldığını” söyledi
Raporda, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinin arıtılmamış veya yetersiz arıtılmış atık suyu yasa dışı deşarj etmesinin çevre için ciddi ve büyüyen bir tehdit olduğu uyarısında bulunuldu.
Bu durumun Filistinlilerin insan hakları üzerinde de derin etkilerinin bulunduğu ifade edilen raporda, yürütülen çalışmanın bu tehdidin doğasını ve boyutunu ortaya koyduğu kaydedildi.
Raporda, Batı Şeria’da sanayi bölgeleri civarındaki tarım alanlarından alınan su numunelerinin, kanalizasyon veya hayvansal atıklardan kaynaklanan önemli kirliliğe işaret eden yüksek seviyede organik partikül içerdiği belirtildi.
Su sistemlerinde yer altı suyunun kirlenmesine yol açma potansiyeli olan yüksek nitrat seviyelerinin gözlendiği bildirilen raporda, toprak örneklerinde de bakır, krom ve nikel gibi ağır metal izlerine rastlandığı ve bu durumun atık su deşarjıyla endüstriyel atık salımına işaret ettiği uyarısında bulunuldu.
“Atık su deşarjı, Filistinlilerin topraklarından sürülmesine hizmet etmektedir”
Raporda, toprakta ayrıca mahsulün büyümesini büyük ölçüde engelleyebilen yüksek seviyede sodyum tespit edildiği, bu tür bir kirlenmenin tarımsal verimlilik, halk sağlığı ve biyoçeşitlilik üzerinde ciddi etkilerinin olabileceği kaydedildi.
Atık su deşarjının sadece çevresel ve ekonomik tehdit oluşturmadığı, aynı zamanda “İsrail’in Batı Şeria topraklarını ilhakına devam etmesine ve Filistinlilerin zorla nakledilmesine” katkıda bulunduğu belirtilen raporda, “Atık su deşarjı, Filistinlilerin topraklarından sürülmesine hizmet etmektedir ve bu konunun ele alınması, uluslararası toplum için öncelikli bir mesele olmalıdır.” ifadesine yer verildi.
Raporda, İsrail’in yasa dışı yerleşim projelerini durdurmasını sağlamak için devletler ve uluslararası örgütler, kınamanın ötesinde acil ve anlamlı çabalar sarf etmeye çağrıldı.