Etlik Şehir Hastanesi Obezite Cerrahisi Sorumlusu ve Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Harun Karabacak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, obezitenin bir halk sağlığı sorunu olduğunu belirterek, vücut kitle endeksinin 30’un üzerinde hesaplanan kişilerin obezite hastası olarak tanımlandığını söyledi.
Obezite gelişiminde etkili olan beslenmenin, değiştirilebilir bir davranış şekli olduğunu vurgulayan Karabacak, tanı konulan kişilerin yaşam boyu beslenme alışkanlıklarına dikkat etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Karabacak, beslenme şeklinin değiştirilmesinde uzman desteğinin önemine işaret ederek, “Vücut kitle endeksi 30’un üzerinde olan hastalarımızı, obezite merkezimizde diyetisyen, psikolog ve fizyoterapist tarafından, yaşam şeklinin ve beslenme alışkanlığının değiştirilerek farkındalık oluşturulması amacıyla öncelikle eğitime alıyoruz. Burada hastamızın bilinç altını değiştiriyoruz. Bunun ardından konsey toplanıyor ve ameliyat kararı çıkan hastalarımızı cerrahiye alıyoruz.” bilgisini verdi.
Kilo kaybında yardımcı olan çeşitli obezite operasyonlarının “Bariatrik cerrahi” olarak isimlendirildiğini dile getiren Karabacak, bu kapsamda “tüp mide” ya da “Gastrik Bypass” ameliyatlarının gerçekleştirildiğini söyledi.
“İlk 24 ay içinde oruç tutulmasını önermiyoruz”
Karabacak, obezitesi bulunanlarda sağlığın korunması ve sürdürülebilirliğin sağlanması için uzmanlarca önerilen beslenme şeklinden taviz verilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Cerrahi sonrasında beslenme biçiminin de farklı olduğunu anlatan Karabacak, özellikle ramazan ayında oruç tutmak isteyenlerin mutlaka hekimini bilgilendirmesi gerektiğini ifade etti.
Karabacak, obezite cerrahisi olanlara özellikle erken dönemde sık sık ara öğün planlaması yapıldığını aktararak, sözlerine şöyle devam etti:
“Oruç tutmak isteyen obezite cerrahisi gören hastalar, bu dönemde sık beslenemeyeceği ve su içemeyeceğinden sorun yaşayabilirler. Susuzluğa bağlı böbrek bozuklukları geçirebilir, beslenme eksikliğine bağlı protein, vitamin ile ilgili sorun yaşayabilir. Bu nedenle, obezite cerrahisi görenlerde erken dönem olarak belirtilen ilk 24 ay içinde oruç tutulmasını önermiyoruz.
Obezite cerrahisi geçirmiş ve üzerinden 24 ay geçen hastalar ise operasyonu yapan cerrah ve diyetisyen ile görüşüldükten, genel tahlilleri yapıldıktan sonra oruç tutabilir.”
İftar ve sahurda beslenme
Cerrahin üzerinden 2 yıl geçmiş olan obezite hastalarında beslenme alışkanlığının oturduğunu belirten Karabacak, “Oruç tutacak olan hastalar için iftar ve sahur arasında beslenme planlaması yapılmalı.” dedi.
Karabacak, oruç tutan bu hasta grubunun iftar ve sahurda nasıl beslenmesi gerektiğine ilişkin şu önerilerde bulundu:
“İftar ilk başlangıçta su ile açılmalı ve tedavide esas olan katı sıvı ayrımına dikkat edilmeli. Bu kapsamda, iftara sıvıyla başlandıysa katı gıda 30-45 dakika sonra tüketilmeli. Aynı şekilde katıyla başlandıysa sıvı da yine 30-45 dakika sonra alınmalı. Genel olarak iftar su ile açıldıktan 30-45 dakika sonra ana menü ile tamamlanmalı. Aynı şey, sahur için de geçerli.
İftar ile sahur arasında mutlaka 2-3 kez ara öğün yapılmalı. İftar ve sahurda protein ağırlıklı beslenmeye uyulmalı. Çünkü, iki ana öğünde karbonhidrattan zengin beslenilirse, hızlı şeker alımından kaynaklı bulantı ve kusma gelişebilir. Bu nedenle iftar ve sahurda protein ağırlıklı beslenme olmalı. Bunlar, kırmızı, beyaz et ya da yumurta olabilir. Et tüketilecekse, bu haşlama ya da ızgara şeklinde tercih edilmeli.”
Tatlı olarak ise sütlü tatlıların tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Karabacak, bunun da haftada bir ya da iki kez yenilmesinin uygun olduğunu söyledi. Karabacak, tatlı tüketen obezite hastasının, mutlaka aldığı kaloriyi aynı gün yakması gerektiğini vurgulayarak, “Alınan kalorinin yakılması için 30-45 dakika yürüyüş yapılmalı.” dedi.