Antalya’nın Manavgat ilçesindeki orman yangınında arazöz üzerinde oğluyla yaptığı telefon görüşmesiyle hatırlanan orman işçisi Süleyman Harun Akıncı, çocuklarına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.
Manavgat ilçesinde 28 Temmuz’da çıkan ve çok sayıda mahalle ile geniş bir alanda etkili olan orman yangını, Antalya ve Türkiye’nin çeşitli noktalarından gelen başta orman işçisi ve itfaiye ekipleri olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmalarıyla söndürüldü.
“Alev savaşçıları”nın çoğu zaman uyuma ve dinlenme fırsatı dahi bulamadan alevlerle mücadele ettiği yangın, arkasında küllerin ve yanmış kütüklerin ötesinde, çok sayıda fedakarlık ve kahramanlık hikayesini de bıraktı.
Görev yeri olan Gündoğmuş’tan yangının başladığı ilk gün Manavgat’a sevk edilen orman işçisi Süleyman Harun Akıncı, ailesinin de yaşadığı Gündoğmuş’ta da yangın çıkmasına rağmen, çocuklarını telefonda teselli ederek görevini sürdürdü.
Çardak Mahallesi’nde alevlere müdahale eden bir arazözün üzerinde 9 yaşındaki oğlu Emir ile telefonla görüşen Akıncı, “Aslan oğlum, ben size ne dedim? ‘Korkmanıza gerek yok’, dedim. Helikopterli amcalarınız benim arkadaşım, söndürürler dedim” sözleriyle hafızalarda yer etti.
Bölgede görev yapan Anadolu Ajansı (AA) ekibince görüntülenen bu anlar, izleyenleri duygulandırdı.
Alevlerin söndürülüp soğutma çalışmaları yapılmasının ardından ailesiyle kavuşan Akıncı, bir günlük istirahatinin ardından bu kez Gündoğmuş’taki görev yerine döndü.
“Ormanlar da çocuklarımız gibi geleceğimiz. Onları korumak bizim görevimiz”
Süleyman Harun Akıncı, AA muhabirine, ilk gün Manavgat’a görevlendirildiklerini ve 11 gün boyunca mücadele verdiklerini anlattı.
İlk günden itibaren aklında hep çocuklarının olduğunu dile getiren Akıncı, şöyle konuştu:
“Kendi memleketim, her taraf yanmış. Hep aklım buradaydı. Ama başka yerlerden gelen arkadaşlarım vardı. Ellerine sağlık, çok şükür önlediler. Anne, baba olan beni anlar. 9 yaşındaki oğlum Emir bana bayağı düşkündür. Sürekli arıyor, ‘Niye gelmiyorsun?’ diyordu. Ben de ‘Helikopterci amcalar arkadaşım’ diye oyalamaya çalışıyordum. O gün telefon zor çektiği için arazözün üzerinden konuştum. ‘Baba ateşler kayboldu.’ diye telefonda çığlık atıyordu mutluluktan. Çekim yapıldığını sonradan fark ettim.”
İnsanların orman işçilerinin zor şartlarda çalıştığını görmesine vesile olmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Akıncı, “Ölüm tehlikeleri atlattık ama pişman mıyız? Hayır. Tekrar olsa, aynı fedakarlıkları yapar mıyız? Evet. Yaptığımız işi severek yapıyoruz.” dedi.
Özellikle yangın sonrası dönüş yolunca insanların kendilerine gösterdiği sevgiden çok etkilendiğini anlatan Akıncı, korna çalarak, el sallayarak selam verenlerin kendilerini onurlandırdığını söyledi.
“Dönüş yolunda yemek yedik, ‘Hesabınız ödendi.’ dediler. İnanamadım. Çok farklı bir duygu” diyen Akıncı, Gündoğmuş’a geldikten bir gün sonra tekrar görevlerinin başına döndüklerini kaydetti.
Akıncı, “Yangından geldiğimizden beri hafta izinlerinde görüşüyoruz. Bazen de onlar ziyaretime geliyor. Evlat hasreti bitmez zaten. Her şey bir tarafa, evlat bir tarafa ama ormanlar da bir tarafa. Ormanlar da çocuklarımız gibi geleceğimiz. Onları korumak bizim görevimiz. Onları tekrar yeşerteceğiz de. Biz görmesek de çocuklarımız görecek.” diye konuştu.
Emir Kadir doktor olup yangında yaralananları kurtarmak istiyor
Akıncı’nın 9 yaşındaki oğlu Emir Kadir ise yangında alevlerin yaklaştığını gördüğünde korktuğunu ve her gün babasıyla telefonda görüştüğünü belirtti.
Babasının kendisine hep “Helikopterci amcaların gelip söndürecek” dediğini ve sonunda da yangının söndüğünü aktaran Emir Kadir, babası döndüğünde ilk işinin ona sarılmak ve öpmek olduğunu söyledi.
Emir Kadir, ileride doktor olup yangınlarda yaralananları kurtarmak istediğini ifade etti.
Yangında babasını özlediğini ama korkmadığını söyleyen Ahmet Ali ise “Çok yaklaştığı zaman biraz korktum. Babamla telefonla konuşurken ‘Söndüreceğiz’ diyordu bize.” dedi.