AA muhabirinin, 8 Haziran Dünya Okyanus Günü dolayısıyla derlediği bilgilere göre, Birleşmiş Milletler (BM) bu yıl “Gelgitler Değişiyor” mesajıyla küresel ısınmanın okyanuslar ve deniz kenarında yaşayan topluluklar üzerindeki yıkıcı etkilerine dikkati çekiyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) verilerine göre, küresel sıcaklık artışı 2022’de sanayi öncesi döneme göre 1,15 dereceye ulaştı ve son 8 yıl dünyadaki en sıcak yıllar olarak kayıtlara geçti.
Küresel ısınma nedeniyle su ısındıkça yükseliyor ve artan okyanus sıcaklığı dünya çapında deniz seviyesinin de yükselmesine yol açıyor. Okyanuslardaki ısınmanın yanı sıra eriyen buz tabakaları ve buzullar deniz seviyesindeki artışa etki ediyor.
WMO verilerine göre, dünya çapında deniz seviyesindeki artış geçen yıl da artmaya devam etti ve son 30 yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Küresel deniz seviyesindeki yükselme 1993-2002 arasındaki 10 yıllık dönemde yıllık ortalama 2,27 milimetre, 2003-2012 arasındaki 10 yıllık dönemde ise ortalama yıllık 3,3 milimetre olarak hesaplandı.
Ağırlıklı olarak insan faaliyetlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarındaki artışın yol açtığı küresel ısınma nedeniyle deniz seviyesi 2013-2022 arasındaki 10 yıllık dönemde yıllık ortalama 4,62 milimetre yükseldi.
Böylece, kayıtların tutulduğu son 30 yılda deniz seviyesindeki yükseliş ilk 10 yıllık döneme göre üçüncü 10 yıllık dönemde iki katına çıktı.
Mevcut hızda devam etmesiyle deniz seviyesindeki toplam yükselmenin 2100’e kadar 1 ila 1,6 metreye ulaşacağı tahmin ediliyor.
Artan karbon emisyonları okyanuslardaki asit miktarını çoğaltıyor
Okyanuslar, dünyada insan faaliyetlerinden kaynaklanan karbon emisyonlarının yüzde 30’una yakınını absorbe edebiliyor ancak artan karbon emisyonları okyanuslardaki asit miktarını çoğaltıyor. Artan asitlik denizlerde yaşayan organizma ve ekosistemlerin yanı sıra gıda güvenliğini tehlikeye atıyor.
Artan asitlik okyanuslardaki pH değerlerini azalttığından, okyanusların karbon emisyonu absorbe edebilme kapasitesi de azalıyor. WMO, küresel okyanus pH değerlerinin son 26 bin yıldır görülmemiş hızda ve sürekli azaldığını tahmin ediyor.
Hükümetler Arası İklim Değişikliği Panelini oluşturan bilim insanları, deniz seviyesinin yükselmesinin kıyı ekosistemlerinin kaybına, yer altı sularının tuzlanmasına, sellere ve kıyı altyapısının zarar görmesine yol açarak insanların geçim kaynakları, sağlıkları, refahları, gıda bulunabilirliği, su kaynakları ve kültürleri için risk oluşturacağı yönünde uyarıyor.
– Her 10 kişiden biri yükselen deniz seviyesi nedeniyle riskte
BM verilerine göre, dünyada kıyı bölgelerinde yaşayan 900 milyon kişi yükselen deniz seviyesine karşı kırılgan konumda bulunuyor. Neredeyse her 10 kişiden biri yükselen deniz seviyesi nedeniyle ciddi tehlike altında.
Ayrıca, artan deniz seviyeleri büyük balık popülasyonunun yüzde 90’ının yok olmasına yol açarken, mercan resiflerinin de yüzde 50’sini tahrip etti.
Yükselen deniz seviyesinin, küresel GDP’nin en az yüzde 4’üne mal olacağı ancak karbon emisyonlarının hızla azaltılması ve sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için atılacak adımlarla bu oranın yüzde 0,5’e kadar indirilebileceği hesaplanıyor.
“İnsan faaliyetleri okyanus sağlığı için en büyük tehdit”
The Ocean Foundation (Okyanus Vakfı) Başkanı Mark J. Spalding, 8 Haziran Dünya Okyanus Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, insan faaliyetlerinden kaynaklanan iklim değişikliğinin okyanus sağlığı için en büyük tehdit olduğunu dile getirdi.
Okyanusların sağlığının tam fonksiyonlu olmaması durumunda “okyanus gıda ağı ve oksijen üretiminin” doğrudan tehlike altında olduğunu söyleyen Spalding, “En basit haliyle anlamamız gereken şu ki okyanuslar ısındıkça daha az oksijen üretecek ve daha asidik olacak. Bu ısınma deniz seviyesinde daha fazla yükselme demek. Yükselen denizler bizi kıyı şehirlerimizden taşınmaya veya şehirlerimizi yeniden inşa etmeye zorlayabilir. Yükselen deniz seviyesi, yağmur ve kuraklık eğilimlerindeki değişikliklerle birleşerek daha tehlikeli selleri ve aşırı sıcaklıkları getirebilir.” diye konuştu.
Spalding, gelecek 5 yıl için küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyi geçme riski olduğunu anımsatarak, tüm politika yapıcıları, hükümetleri, şirketleri ve toplulukları okyanusları korumaya çağırdı.
Sıcaklık artışının 1,5 dereceyi geçici şekilde de olsa aşmasının etkilerinin büyük olacağına işaret eden Spalding, “Bu demek oluyor ki biz küresel ısınmaya karşı yeterince hızlı ve güçlü şekilde hareket etmiyoruz. Çok hızlı ve adil bir şekilde fosil yakıtları hayatımızdan çıkararak karbon emisyonlarını azaltmamız gerekiyor. Bunu yaparken, metan emisyonları göz ardı etmemeliyiz ve aynı şekilde metan emisyonlarını da hızla düşürmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Bunları biliyor muyduk?
Gezegenin yüzde 71’ini kaplayan ve dünyanın suyunun yüzde 97’sini tutan okyanuslar, gezegendeki oksijenin en az yüzde 50’sini üretiyor.
Okyanuslar, insan faaliyetleri nedeniyle ortaya çıkan karbon emisyonlarının yüzde 30’unu absorbe edebilirken, küresel ısınmaya karşı tampon görevi görüyor.
Dünyada 2030’a kadar 40 milyon insanın küresel ekonomi için kritik olan okyanus temelli sektörlerde istihdam edileceği öngörülüyor.