GTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Işıl Kurnaz tarafından hazırlanan “Antisense RNA yaklaşımı ile GBM’lerde CD133+ Beyin Tümör Başlatıcı Hücrelerin Çoğalmasını Engelleyici Elk-1 ASO Yüklü Hedeflenmiş Nanopartiküller ile İntranazal GBM Terapötik Geliştirilmesi” başlıklı proje, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Avrupa merkezli bilim ve teknoloji platformu COST tarafından desteklenmeye hak kazandı.
Prof. Dr. Kurnaz, AA muhabirine, projeyi 31 ülkeden yüzlerce araştırmacının yer aldığı uluslararası platform olan COST aksiyonu çerçevesinde, TÜBİTAK’a sunduklarını belirtti.
Kurnaz, COST Model Sistemler Çalışma Grubu kapsamında desteklenen projede, invazif, tedaviye dirençli ve ölümcül bir primer beyin tümörü hücresi olan glioblastoma multiforme (GBM) için yeni bir RNA terapötik geliştirmeyi ve bu terapötik molekülü nanopartiküller yardımıyla uygulamayı hedeflediklerini kaydetti.
Avrupa çapında yapılan iş birliğine, böyle bir projeyle dahil oldukları için duyduğu memnuniyeti dile getiren Kurnaz, “Biz beyin tümörü hücreleriyle ilgili çalışmalarımızı sunduk. Onlara da ilginç geldi. Beyin tümörü hücreleriyle ilgili çalıştığımız için biz onlara hastalık modelini ve daha önce Hacettepe Üniversitesi ekibi tarafından geliştirilen ve patenti alınan nanopartikül ilaç taşıyıcı platform uzmanlığımızı sağlıyoruz. Onlar da bizlerle RNA terapötikleri hakkındaki uzmanlıklarını paylaşacaklar. Böylece Avrupa çapında gerçek anlamda bilimsel bir iş birliği olacak.” İfadelerini kullandı.
“Şu an en ölümcül tümörlerden bir tanesi”
Yaklaşık 10 yıldır hücre modelleri alanında çalışmalar gerçekleştirdiklerini ve elde ettikleri verileri yayınladıklarını belirten Kurnaz, bu projenin yaklaşık 10 yıllık bir emeğin sonucunda ortaya çıkan önemli bir çalışma olduğunu vurguladı.
Kurnaz, TÜBİTAK tarafından 3 yıl sürmesi planlanan projeye, 720 bin lira civarında bir destek sağlanacağını vurgulayarak, “Avrupa merkezli COST Platformunun sağladığı kısa süreli bir değişim hareketlilikleri de oluyor. Burada bu aksiyona katılmış laboratuvarlar arasında öğrenci veya akademisyen değişimi ile teknolojilerin farklı ülkelere aktarılması, teknolojilerin paylaşılması hedefleniyor. Bu da bizim için büyük bir kar olacak.” diye konuştu.
Beyin tümörü hücrelerinin, ameliyat ya da kemoterapiyle tedavi edilmeye çalışıldığını ancak bir süre sonra tümörlü hücrelerin tekrar çoğalabildiğini vurgulayan Kurnaz, şunları söyledi:
“Dolayısıyla bizim burada hedeflediğimiz geri gelmeyi önleyebilmek için çoğalma kapasitesi olan beyin hücreleri hedefleyip, beyin tümör hücrelerini onları temelli yok etmek. Bununla ilgili hücre modelleriyle yaptığımız çalışmalar vardı fakat bu uluslararası çerçevede bunun terapötikler üzerinden nanoformülasyon uygulamasını yapıp tedaviye yönelik kullanılma kapasitesini incelemeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda da Hacettepe Üniversitesi Tıp ve Eczacılık Fakülteleriyle iş birliği yapıyoruz. Amacımız Türkiye’de ilk önce ilk ayağını oturtup birtakım sonuçlar elde edip, ondan sonra bunları yurt dışında sunmak ve oradaki kişilerle de iş birliğiyle bunu patente doğru götürmek olacak. Onlar da ekibimize güç katacak. Glioblastoma multiforme, şu an en ölümcül beyin tümörlerden bir tanesi. Tedavisi kısıtlı olup, ameliyatla kemoterapiyle veya radyoterapiyle gerçekleşmekte, ama uzun vadede önüne geçilemiyor ve teşhisten sonra sağ kalım oldukça kısıtlı. Bizim geliştirmeye çalıştığımız strateji ile belki yaşam süresini biraz daha uzatabilecek ve beyin tümörünün tedaviden sonra geri gelmesini önlemek veya yavaşlatmak mümkün olabilir.”
“Beyin tümörünün çoğalmasının yavaşladığını tespit ettik”
Dünyada şu anda beyin tümörü hücresinin çoğalmasını engelleyen bir molekülün bulunmadığını belirten Kurnaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizimki biraz daha farklı ve orijinal özgün bir molekül olduğu için patentleme ve ticari ürüne dönüşme ihtimali olacağını umuyoruz. Laboratuvarımızda çalıştığımız bu proteinin gen hedeflerini tespit etmeye çalışırken beyin tümörünün çoğalmasına yönelik epey bir geni regüle ettiğini ve bu proteinin miktarını azalttığımızda da beyin tümörünün çoğalmasının yavaşladığını tespit ettik hücre kültürü deneylerinde. İşte bu projeyle in vivo uygulamalarda da benzer bir sonuç elde etme ve kliniğe dönüşme potansiyelini araştıracağız. Böyle çalışmaların adım adım gittiğini ve hemen insana uygulanamadığını hatırlatmak gerekir. ‘Evet umut var’ demek isterim ama bu ‘umut var’ lafı ‘hemen bize uygulanacak bir molekül çıktı’ gibi algılanmasın. Bu süreçler uzundur ama tabii ki de biz umutluyuz.”
Kurnaz, projeye Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Melike Mut Aşkun, Eczacılık Fakültesinden Prof. Dr. Sibel Bozdağ Pehlivan ve ekibinin de destek verdiğini sözlerine ekledi.