Ordu’da tarımsal üretimin canlandırılması amacıyla 3 yıldır yürütülen proje kapsamında, 17 bin 500 dönüm atıl arazi tarıma kazandırıldı.
Büyükşehir Belediyesi ile Ordu Tarım ve Orman Müdürlüğü iş birliğinde yürütülen, “Atıl Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi Projesi” çerçevesinde 14 ilçede üreticilere siyez buğdayı, patates, nohut, yeşil mercimek, mısır, soya fasulyesi, bal kabağı tohumu ve karma yem bitkisi desteği verildi.
Atıl tarım arazilerinin değerlendirilerek hayvancılığın geliştirilmesi amacıyla da Akkuş ve Mesudiye ilçelerinde korunga, yonca, yem, Macar fiğ tohumu, arpa ve yulaf dağıtıldı.
Proje sayesinde yeniden işlenmeye başlanan 17 bin 500 dönüm araziye 300 ton tohum ekildi.
“Kendine yeterli bir şehir olabilmek için çalışmalar yapıyoruz”
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Hilmi Güler, AA muhabirine, gıda ve tarımın dünyanın temel konularından biri olduğunu söyledi.
Atıl Tarım Arazilerinin Değerlendirilmesi Projesi’ni 3 yıl önce başlattıklarını belirten Güler, “Proje sayesinde 17 bin 500 dönümlük atıl araziyi tarıma kazandırdık. Bu önemli bir rakam. Aynı zamanda da değişik ürünlerden 300 ton tohum yardımı yaptık.” dedi.
Güler, tohum yardımı yapılan ürünlerden bazılarının siyez buğdayı, soya fasulyesi, mısır, arpa, mercimek olduğunu ifade ederek “Karma yemlerle de destekledik. Dolayısıyla burada hem tarım hem hayvancılık için atıl tarım arazilerini devreye almış olduk.” diye konuştu.
Projenin önemine dikkati çeken Güler, şöyle devam etti:
“Şimdi hemşehrilerimiz tekrar topraklarına geri dönüyorlar. Gurbet türküleri söylemeden, şimdi artık kendi memleketlerine dönüyorlar. Bu hem tarımı hem aynı zamanda gıda sektörünü değerlendirmiş oluyor. Buna bağlı olarak da turizmi, hayvancılığı geliştiriyoruz. Tam bir entegrasyon içerisinde sulama yatırımlarıyla birlikte Ordu’muz gerçekten ilgiyle izlenen bir il durumunda. Burada yapmak istediğimiz öncelikle, doğduğu yerde doymak. İkincisi de kendi kendine yeterli bir şehir olabilmek için çalışmalar yapıyoruz.”
Güler, ekonomik olarak da gelir getirici çalışmalar olduğu için yatırımların bu alana yönlendirildiğine dikkati çekerek bu çalışmalarla hem zenginlik hem de gıda güvenliğinin sağlandığını söyledi.
Soğuk hava depolarını faaliyete geçirerek çalışmaları sürdürülebilir hale getirmeye gayret gösterdiklerini de dile getiren Güler, “Topyekun bir çalışma var. Klasik belediyeciliğin dışında olan bu çalışma halkımızı hem mutlu ediyor hem de unutulan kaynaklara tekrar dönmelerini sağlıyor.” dedi.
Gelir getirici ürünler yetiştiriliyor
Güler, bu alandaki çalışmalar sayesinde, bölgede 10 bin yıllık geçmişi olan buğdaya tekrar sahip çıkıldığını, gelir getirici ürünler arasında yer alan salep ve mavi yemişin üretiminin de canlandırıldığını söyledi.
Biyoinovasyon Merkezinde doku kültürüyle kendi fide ve fidanlarını yetiştirdiklerini belirten Güler, böylece kendi içinde bir döngü oluşturduklarını anlattı.
Güler, hem boş arazilerin tarıma kazandırmasını hem de yeni ürün denemelerini çok önemsediklerini vurgulayarak bunların tamamının klasik belediyeciliğin dışındaki uygulamalar olduğunu dile getirdi.
Tarımsal çalışmaların istihdama katkısı olduğuna işaret eden Güler, “Mesela üniversite öğrencileri ilginç uygulamalara girdiler, bıldırcın üretimine geçtiler. Mantar, arı sütü üretimlerimiz, önder kadın çiftçi çalışmalarımız var.” diye konuştu.
Güler, gelir kaynaklarının artması, kooperatifçiliğin gelişmesi ve kadınların ekonomiye katılmasının çok önemli olduğunu ifade ederek şu değerlendirmede bulundu.
“Nüfusumuzun yarısı kadın, dolayısıyla kadınları devreye sokuyoruz. Yüzde 60’ı genç, gençler devreye giriyor. Üretici pozisyonunda olmaları da aynı zamanda sosyal güvenlikleri ve gelecekleri açısından önemli. Dolayısıyla aynı zamanda mutlu bir toplum oluşuyor çünkü fındık bir ay, 11 ay boş kalıyorlardı. Şimdi 11 ayı da değerlendiriyoruz.”